İki hafta. Okulda Ladin olmadan geçirdiğim iki haftanın ardından delirmek üzereydim. İnsanlar ciddi ciddi midemi bulandırıyorlardı ve ben kendimi iyice soyutlamıştım. Elimde yaşamak için tutunduğum iki sebepten birisi daha gidince iyice güçsüzleşip zayıflamıştım. Yangın merdivenlerinden kalkıp bahçeye çıktım.
Etrafımdakiler bana vebalıymışım gibi bakıyorlardı ve bu durum beni öldürüyordu. 1 ay öncesine kadar en azından aralarındayken gülebiliyordum, şimdi etrafımda insan görünce sinirleniyordum. Arka bahçeye geçip banklardan birine oturdum. Hava sıcak olmadığından pek kimse de yoktu burada. Bankın altından gelen miyavlama sesiyle kafamı eğip baktım. Evet bir kaç hafta daha dayanabilirdim sanırım.
Ellerimle kediyi kaçmadan tutup kucağıma koydum. Elimle tüylerini okşarken aklıma nedensizce Ladin'in saçını çekişim düşmüştü. Sadece 2 ay İris, sonra bitecek.
"Sence bitecek mi lan gavat?" diye mırıldandım tüylerini okşamaya devam ederken. Bana karşılık olarak miyavladı.
"Bak anlaşalım, bir miyavlama evet iki miyavlama hayır. Tamam mı?" tekrar miyavladı. Tamam, evet diyordu bana. Akıllı kedi.
"Sence gitmeli miyim?" Bir miyavlama.
"Pekâlâ bence de gitmeliyim. Burada boğuluyorum zaten." Kediyi tutup bankın üstüne bıraktıktan sonra matematik dersini kaçırmamak için okula girdim. Zilin çalmasına az kalmıştı. 4. katıda nihayetinde çıktığımda merdivenlere yakın olan sınıfa girdim. Bu okula hiç gelmemeli ve evden eğitimimi almalıydım. Kimseyle göz teması kurmadan yerime oturacaktım ama sıramda oturan Ladin'İ görünce duraksadım. Umursamayabilirdim sanırım.
"Merhaba." Sesi iyi gelmiyordu. Cevap vermedim ve yerime oturmasını umursamadan boş kalan yere oturdum.
"Yerine oturdum diye bana kızmayacak mısın?" Çantamdan test kitabını ve kalemimi çıkarıp sıranın üstüne bıraktım. Pencere kenarı benim yerimdi, dersten bunalınca dışarıyı seyrederdim.
"Seninle konuşmaya ihtiyacım var." Kitabı açıp soruya odaklanmaya çalıştım. 2 haftadır ne yaşadığımdan haberi var mıydı? O da bıraktı sanmıştım.
"Küs müyüz?" Kırık bir şekilde gülüp ona baktım. Küs mü? Cidden mi?
"Çocuk muyuz Ladin? Bu küslük değil, her ne boksa umrumda değilsin. Seninle konuşmaya ihtiyacım yok. Bilirsin ben egolu biriyim ve insanlardan nefret ederim. Oturup biriyle konuşmaya ihtiyacım olduğunu sanmıyorum." Dediği gibi ben fazlasıyla kırık bir kızdım. Küçük kırgınlıkları umursamazdım.
"Seni seviyorum. Ne halde olduğumu görmüyor musun? Bir bak bana. Ne zaman bu halde gördün beni Vera? İhtiyaç veya değil. İstiyorum. Seninle uğraşmayı, seni sinirlendirmeyi, seninle konuşmayı istiyorum. Seni sadece ben kırayım istiyorum anlamıyor musun? Bu çok bencilce ama öyle. Lütfen aramıza mesafe koyma tekrar."
"İhtiyacım var mı?"
"Evet, seninde bana ihtiyacın var. Hem unuttun mu? Ben doktorum. Sen ise o doktorun ilk hastasısın. Ve ben sadece senin doktorunum"
***
Yazacak bir şeyim yok mutsuzum ok bb.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gördüğüm En Kırgın Kıza,
القصة القصيرة|~Tamamlandı°| 0541*******: Gördüğüm en kırgın kıza, İris: ? 0541*******: Gizemli bir giriş yapmak istemiştim sadece. 0541*******: Sen gördüğüm en kırgın kızsın.