"Bu nedir?"
Tom , karşısında duran patronunun önüne itelediği kağıdı göz ucuyla inceledi. Kendisinin imza atması için ayrılan bölüme , ardından kağıdın hemen yanında duran pilot kaleme baktıktan sonra yeniden patronuna döndü.
"Riskli bir işe giriyorsunuz." dedi , gömleğinin yakasına bulaşan hardal lekesini fark eden Tom bir süre orayla bakıştı. Tabii ki de bunu ona söylemeyecekti.
"Başınıza gelecek şeylerden ajansımızın sorumlu olmasını istemem." Ellerini birbirine kenetleyerek Tom'a sahte olduğu her halinden belli olan bir gülümseme yolladı. Kısacası geberip giderlerse başına kalmalarını istemiyordu.
Tom yanda duran pilot kalemi aldı ve patronunun gözüne bakıyorken kapağını çıkarıp imzayı düşünmeden attı.
"Artık çıkabilir miyim?" Göbeği yüzünden kağıda zar zor ulaşan adam başıyla onay verdikten sonra Tom kendini neredeyse dışarı attı.
Bu adamdan nefret ediyordu.
"Thomas!" arkasından gelen ses ile irkilen Tom , hızlı adımlarla yanına gelip karşısına dikilen kadına gülümsedi.
"Gidiyorsun ve bana haber vermiyor musun?" Tom ellerini kadının beline dolayıp ona sıkıca sarıldı. Bu sıkıcı yeri güzel yapan tek şey kuşkusuz Bret'di.
"Seni özleyeceğim Bret , bir yere kaybolma." Kadından ayrıldıktan sonra birbirlerine en içten gülümsemeleriyle baktılar.
"Doğal yaşamına dönmen beni sevindirdi." Tom gözlerini devirdi. "Maymunlar ha?"
"Dalga geçme Bret , hem maymun değil bir insan için gidiyoruz."
"Archie'nin aklına uyacak kadar zor durumda olman beni üzüyor." Başını sağ tarafa çevirdiğinde biraz uzakta bozulmuş kahve makinesının tepesine vurarak onu çalıştırmaya çalışan Archie'ye baktı.
"Yapma , o kadar kötü değil." Archie'nin kahve makinesine bir darbe daha indirmesiyle kahve makinesinin bütün deliklerinden kahve fışkırmaya başlamıştı. Tom ve Bret bu manzarayı utanç içinde izledikten sonra Tom omuz silkti. "Sonuçta çalıştı."
"Oraya nasıl gideceksiniz?"
"Helikopterle." Bret gözlerini kıstı , Tom bunun ne demek olduğunu anlamıştı.
"Evet Archie kullanacak." Bret dudaklarını büzdükten sonra Tom'un omzuna veda eder gibi vurdu. "Seni severdim Thomas."
"Ah Bret!"
Tom onunla kalıp daha fazla konuşmayı isterdi ama Archie'nin onu çağırmasıyla kadının yanağına bir öpücük kondurdu. Bu masum öpücüğün kadında neler uyandırdığından haberi olsaydı belki de bunu yapmamayı seçerdi. Kendini öpmesini beklemeyen Bret'in bununla beraber vücudu alev almaya başlayınca Tom'un sık sık yolculuğa çıkmasını diledi.
"Kendine dikkat et." sesinin titremesine engel olamamıştı.
"Ederim." Geri geri yürürken patronun odasını göstererek birbirlerine hep yaptıkları o hareketi yaptı. Kalçasını gösterdi ardından havaya bir tekme savurdu.
Onun kıçını tekmele.
Bret kıkırdamasına engel olamazken Tom'un gidişini seyretti. Ardından arkasından gelen kalın ve tanıdık ses ile birlikte korkup irkilmişti.
"Bret , neye gülüyorsun?"
━
Tom kulaklıklarını biraz daha aşağıya çekiştirdi. Neredeyse bir kaç saattir havada süzülüyorlardı ve yolculuk başladığından beri kulaklıkta bir tuhaflık vardı , canını yakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARZAN | Hiddlesworth
Fanfiction❛Birbirlerine öğretecek çok şeyi olan iki adamın hikayesi.❜