Uykusunun en tatlı yerindeyken yanı başında aniden çalmaya başlayan alarmı duyunca elleriyle kulaklarını kapattı. Uykusu çoktan açılmıştı , gözleri hala kapalıyken sinirli bir biçimde elini komodin tarafına götürdü ve telefonun güç tuşuna basarak alarmı susturdu. Ardından hala gözleri kapalıyken kolunu yatağın diğer tarafına attı. Elini karşılayan soğuk çarşafı beklemediğinden gözlerini irice açarak sol tarafına baktı. Yanında olması gereken kişiyi göremeyince doğruldu ve ellerini saçlarından geçirerek komodinde duran telefonunu aldı. Saat daha yediydi ve o bu saatte uyurdu. Ayağını sıcak yorgandan çıkararak soğuk zemine bastı. Telefonu yatağa doğru fırlattıktan sonra yatak odasından dışarı çıktı. Hafif loş koridorda etrafına bakınıyorken arkasında hissettiği bedenle gözlerini yumdu ve rahatlamışlık hissi her bir yanını kapladı. Büyük kollar onu esir alırken boyun girintisine kondurulan bir öpücükle gününün iyi geçeceğini hissetti.
"Günaydın." Kalın ses tellerine rağmen neşe dolu çıkan sesin sahibine gülümsemeden edemedi.
"Sana da , neredeydin?" Önünü döndü ve Chris'i baştan aşağıya süzdü. Daha yeni internetten sipariş ettikleri siyah takımı giymişti. Ona çok yakışacağını düşünmüştü ama bundan daha fazlası gözler önündeydi. Gömleğinin düğmeleri açıktı , muhtemelen kapatmayı becerememişti ama Tom şikayet etmedi.
"Neden takımını giydin? Fantezi için biraz erken gibi."
Chris güldü , "Sen uyurken telefon çaldı." Bir yandan açık düğmeleri kapatmak için mücadele vermeye başlamıştı. "Johanna aradı , şirkete gelmemi istedi. Seni uyandırmayı denedim ama kalkmadın. Of beceremiyorum şunu bir türlü!" Gömleğini sinirle bıraktı.
Tom kaşlarını çattı. Gömleğinin iki yana açılmış yakalarını bir araya getirip düğmelerini iliklemeye başlarken düşünceli bir yüz ifadesiyle sordu.
"Neden gelmeni istiyor?"
Chris işaret parmağını Tom'un çatık kaşlarına koydu ve yukarıya doğru kaldırdı. "Öyle bakma kötü bir şey değil. Bana iş verecekmiş."
Bu sefer Tom tek kaşını havaya kaldırdı. Düğmeleri ilikleyen elleri de durmuş doğruca Chris'e bakıyordu. Chris bu sefer kalkık kaşını aşağı doğru itti. "Endişelenme.."
Chris sanki hep bu anı beklemiş gibi kıpır kıpır yerinde duramıyordu. Haklı da sayılırdı , neredeyse üç yıldır Tom ile birlikte bu evdeydi ve artık gerçek dünyayı tatmak istiyordu. Tom'dan çok şey öğrenmişti ama yinede bu Tom için yeterli gelmiyordu. Sanki çıkarsa onu kaybedecekmiş gibi hissetmesi işleri zorlaştırırken düşüncelerini Chris'le paylaşamıyordu.
"Senin önemli biri olduğundan bahsetmiştik değil mi?" diye sordu Tom. Chris başını yukarı aşağı salladı.
"Bu yüzden senin fotoğraflarını çekmek isteyecekler , hatta bunu yaparken sana sormayacaklar bile. Sonra bütün bunlara hazır olduğunu düşünüyor musun? Çünkü daha geçen gün başım çatlıyor dediğimde 911'i aramaya kalktın ve-" Chris motora bağlamış Tom'u avuç içini ağzına bastırarak susturdu. Yüzünü onun yüzüne yaklaştırdı.
"Sen yanımdayken hiçbir şeyden korkmuyorum." Elini Tom'un ağzından çekti ve bir şey söylemesine fırsat vermeden dudaklarına küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. Onu nasıl yola getireceğini öğrenmişti , bu hep işe yarıyordu.
Ama bu seferki pek istediği gibi gitmemişti. Tom onun öpücüğüne karşılık açlıkla dudaklarına yapışınca gerileyip sırtı duvarla buluşmuştu. Ona karşı çıkmayıp üstüne üstlük alt dudağına dişleriyle ezmesiyle Tom'dan bir inleme geldi. Dudaklarını hala ayırmamışken gülümseyerek konuştu. "Bu takımın sana yakışacağını biliyordum." Ardından yeniden Chris'e açlıkla karşılık verdi. Sırtını duvardan ayırıp hemen bitişiğindeki kapıdan içeriye soktuktan sonra geri geri giden Chris arkasındaki yatağı fark etmeyince birlikte düşmeleri kaçınılmaz olmuştu. Tom daha demin iliklediği düğmeleri yeniden açarken konsantre olabilmek için dudaklarını ayırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARZAN | Hiddlesworth
Fanfiction❛Birbirlerine öğretecek çok şeyi olan iki adamın hikayesi.❜