Hikaye, sana ithafen güzelliğim; EceeC_BDL
Bölüme şimdiden oy verebilir misiniz? Bitirdiğinizde eğer beğenmemiş olursanız geri çekersiniz :')
🥀
Çabalamadığınız takdirde sevmenizin bir anlamı olmazdı, daha doğrusu seviyor olduğunuzu kabullenmezlerdi.
O zaman sevgi; insanın, kendini ve etrafındaki her şeyi yok sayıp körü körüne ateşe atlaması mıydı?
Böyle aptalca bir duygu olamazdı. Olmamlıydı.
Kendi çabamla bir şeyleri algılayıp, olayları kıyaslamaya kapalı ve alışkın olmayan zihnim belirsiz sorularla uğraşıyordu ve zorlandığımı kimseye anlatamıyordum.
Sevdiğimi bile kabullenemeyen biriydim ben, sadece hissetmem yetmez miydi?
Mesela tam şu an; bakışlarım benlerle çevreli boynunda ve güzel çehresi görüş açımdayken bir şeyleri kabullenmek ya da sorgulamak istemeyeceğim kadar karmaşık ve zahmetli gözüküyordu.
Tüm ilgi alanlarımla, dikkatimi çeken şeylerle uğraşma hevesim bile birkaç dakikayı geçmezken, saatlerce, günlerce hatta yıllarca sıkılmadan izleyebileceğim kadar kusursuz biri vardı karşımdı ve ne yapacağım hakkında en ufak bir fikre sahip değildim.
Sol elimi kaldırarak arsız kalbimin yerinden çıkmasına sebep bile olsa, yüzüne yerleştirdim. Parmaklarımın yeni çıkmaya başlayan sakallarıyla teması bile canımı acıtırken istemsizce niye bu kadar içime işlediğini sorgulamaya başlamıştım. Ben onsuz yaşayabiliyorken, neden dünden razı olduğum anıların zihnimi işgal etmesine izin veriyordu? Canımı yakacaktı. Canımı, can koparırmışçasına yakacaktı ve buna rağmen engellemek için hiçbir atakta bulunmadan öylece kör kurşuna hedef olmanın gerçeğiyle kıvranıyordum.
Dudaklarının yanında, tepkisizken bile belli olan kıvrımlarda dolaştırdım parmaklarımı. Uyanmazdı, ama uyansa bile anın güzelliğiyle sarhoş olan kalbim bunu umursayacak reddeyi geçmişti.
Çok güzeldi.
Eskiden seyrek olan tüyleri yüzünden fazla dalga geçilmesi ve bunu kafayı takarak evden çıkmaması aklıma gelirken gülümsedim. Saçma dahi olsa bir şeyi kafasına takarsa sonuna kadar öyle ilerlerdi. Sevilmediğine dair olan inancı ise o denli kuvvetliydi ki, büyüdükçe bunu normal karşılamaya başlamış hayatına böyle yön vermeye devam etmişti. İnsanlar onu beğenmez ve sevmezlerdi ama o, bunu aşmak için hiçbir zaman göze batma çabasına girmemiş, içine kapanmaya başlamıştı. Ergenliğe geçit devriyse canımın derinden yandığını hissettiğim ilk anılara ev sahipliği yapıyordu.
Lisede popülaritesinin ani yükselişiyle kendine güveni de aynı hızda arşa ermiş, pabucumun dama atılma zamanı gelmişti. O zamanlar bile bir gün beni bırakacağının bilincindeydim ama buna rağmen bencilce tüm çocukluğunu sevilmediğine dair olan hissin kalbini çürütmesine izin vererek geçirtmiştim.
Seviliyordu.
Rikke'nin daha fazla dikkat ve ilgi çekiyor olması, onunla tanışan herkesin anında etkisi alanına girdiklerini gerçeğini değiştirmiyordu ama inatla bu gerçeği görmezden gelmişti ve ben, sırf sadece benimle beraber olması için böyle düşünmesine engel olacak hiçbir yardımda bulunmamıştım.
Pişmandım ama yine olsa yine yapacak kadar bencil bir ruha sahiptim.
Mümkünmüşçesine biraz daha vücuduna sokulduğumda zaten sonunda mutsuzluktan kafayı yiyeceğim bir hayata sahipken şu anımı da ziyan etmeyeceğime dair söz vermiştim kendime.