şimdiden oy verebilir misiniz? :') beğenmediğiniz taktirde bölüm sonunda geri çekersiniz!
🥀
"Gerçekten salaksın," diye homurdandığında dünyanın bir diğer ucunda bile olsa göz devirdiğini hissettmiştim. "Çocuk sana değer verdiğini daha nasıl belli etsin?"
"Jonas, sen benim arkadaşımsın! Neden 3 saattir onu koruyorsun ya?"
Sitemli sesimi umursamadan, "Neden erkekleri kafanda kadınlar gibi derin düşünen varlıklar olarak biçimlendiriyorsun ki ?" diyerek sözelci ruhunu ortaya seren bir cümle kurmuş, hiçbir duraksama yaşamadan devam etmişti. "Bir erkek, hele bir de saniye başı kız değiştiren bir erkek aranıza giren bunca yıla rağmen daha ilk günden kollarını açıp seni herkesten ayrı yere koyuyorsa hayvan gibi değer veriyordur." Bilge konuşmasını noktalayıp yutkunduğunda, sesindeki aşağılayıcı tını yine ortaya çıkmıştı. "Bunu anlamayacak kadar kıt mısın sen? Bir de insan sarrafıyım diye gezinirsin ortalıkta."
Başını iki yana sallayarak benden bıktığını haykıran yüz ifadesi gözümün önünde canlandığında kıkırdama isteğimi bastırarak ciddileştim. "Yine de bu, beni gömmen gerektiği anlamına gelmez. Ne yaparsam yapayım benim tarafımda olman lazım!"
"E ama duble yanlışsın."
"Iy, erkek dayanışması da hiç çekilmiyor." İçime çöreklenen sıkıntıyı def etmek için konuyu saptırdığımda yine göz devirdiğini hissettiğim bir soluk bıraktı.
"Göstermemekte ısrar ettiğin sevgini iyi sakla." Kelimeler kalbime saplandığında bir başkasına bu gerçeği itiraf etmiş olmamı hâlâ kabullenemiyordum. "Mezarda götüne filan sokarsın artık."
"Şerefsize bak ya," diye söylendiğimde kaşlarım çatılmıştı. "Seni döverim ha, beni deli etme!"
"Boyun kadar atarlan yavrum ya." Kahkaha attı. "Aa dur o zaman bu eylemi hayatından çıkarman gerekir."
"Kes be sesini!" Sinirle homurdanıp içten küfürlerimle kulaklarını çınlatmama neden olacak kadar sinirlerim bozulduğunda yüzümü sertçe ovaladım. İçimdeki sıkıntıyı bölüşmek için aradığım kişi daha fazla sinirlenmeme sebep oluyordu. Gerçekten arkadaşlarım konusunda bu kadar mükemmel seçimler yapmış olmam, ne kadar eşsiz biri olduğumu bir kez daha onaylamış olmalıydı.
"Sizinle konuşmaktan büyük zevk duyuyorum hanım efendi ama maalesef ki uğraşmam gereken küçük bir kardeşim var." Bıkkınca soluk bıraktığında, kız kardeşinin ağlaması kulaklarımı çınlatmıştı. Yüzümü buruşturduğumda bir küfür mırıldanarak, "Daha sonra konuşuruz güzelim, dikkat et kendine," deyip cevap vermemi beklemeden telefonu kapattı.
İnsanlar yakın arkadaşlarını kendilerine destek vermesi için arar ve konuşmayı bitirdikten sonra rahatlarlardı, değil mi?
En azından ben öyle duymuş ve görmüştüm. Benimkisi ağzıma ederek, tüm şerefsizlikleri benim yaptığımı, Chris'in adeta bir altın melek olduğunu iddia ederek keyfimin iyice intihara teşebbüs etmesine neden oluyordu.