Adama çarpmamak için direksiyonu kırdım. Araba duvara çarparak durdu. Her şey kaşla göz arasında olmuştu. Benim yaralarım çok ağır değildi.
Ama Jisung...
Onun durumu çok kötüydü. Bilinci kapalıydı ve her yeri kan içindeydi. Ağlamaya başladım. Ona bişey olursa yaşayamazdım. Ambulansı aramalıydım. Şükür ki telefonum çalışıyordu. Ambulans en kısa zamanda gelecekmiş. Aradıktan sonrasını hatırlamıyorum.
Uyandığımda hastanedeydim. Yanımda tanımadığım bir adam oturuyordu. Elimi tuttu.
Mh: Kimsiniz?
Adamın gözleri doldu. Neden bilmiyorum ama bana yabancı gelmiyordu.
... : Beni hatırlamıyor musun? Doktor hafızanı kaybettiğini söyledi. Ben senin kuzenin Felix. Lee Felix.
O doğru mu söylüyordu bilmiyorum ama hiçbirşey hatırlamıyordum. İnanmayı seçtim. Hafifçe kafa salladım.
Mh: Hala hatırlamıyorum.
Flx: Hatırlayacaksın merak etme hyung.
Ardından içeri bir adam daha girdi. Oldukça yakışıklıydı.
??? : Hyung? Uyanmışsın iyi misin?
Felix'e göz ucuyla baktığımda ne demek istediğimi anlayıp cevap verdi.
Flx: Bu Hyunjin. En yakın arkadaşın. Hyunjin, Minho hyung hafızasını kaybetmiş. Hatırlamasına yardım etmeliyiz.
Hj: Jisung'u bile unuttun mu?
Mh: Jisung? Yabancı gelmiyor.
Flx: Jisung senin sevgilin hyung. Şuan yoğun bakımda. Kaza geçirdiğinizde yanındaymış.
Mh: Durumu benimkinden daha mı kötü?
Hj: Onu görmeye gidebiliriz.
Hatırlamasam bile görmek istiyordum. Madem benim sevgilimdi onu görmeliydim.
Beni Jisung'un odasına götürdüler. 5 dakikalığına onu görebilirmişim. İçeri girdim ve yanındaki sandalyeye oturdum. Niye ağlıyordum ki? Neden kalbim bu kadar acıyordu? Neden onu böyle görmeye dayanamıyordum? Elini tutup konuşmaya başladım.
Mh: Seni hatırlamıyorum Jisung. Ama kalbim çok acıyor. Sana gerçekten aşık olmuş olmalıyım değil mi? Uyandığında bana herşeyi hatırlat olur mu? Biliyor musun? Bana yabancı gelmiyorsun. Ne yüzün ne de adın yabancı değil. Seni özlediğimi hissediyorum. Çabuk iyileşmen gerek. Sanırım seni seviyorum Jisung.
Yavaşça oksijen maskesini indirip dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum ama huzurlu hissetmiştim. Maskeyi geri yerleştirip odadan çıktım. Onu öptüğümde bir an ait olduğum yer orasıymış gibi hissettim.
Dışarı çıktığımda hala ağlıyordum. Felix ve Hyunjin yanıma geldi.
Hj: Minmin hyung hadi seni evine götürelim olur mu? Belki birşeyler hatırlatır.
Mh: Ta-tamam.
Beni bir arabaya bindirdiler ve tanımadığım yollardan geçirdiler. Sonunda büyük bir villanın önünde durduk.
Flx: Burası senin evin hyung. Bu eve hap özenmişimdir. Changbin'le beraber böyle bir ev alacağız.
Mh: Changbin kim?
Flx: Sevgilim.
Mh: Anladım.
Hj : Siz ikiniz arabadan yarın çıkar mısınız?
Kıkırdadıktan (anırdıktan) sonra arabadan çıktık ve eve girdik.
Ev gerçekten büyüktü. Sade düzenlenmişti ama çok hoştu. Bir masada sadece iki tane sandalye vardı. Banyoda iki diş fırçası, yatak odasında ise iki tane gardolap vardı. Felix'e nedenini sordum.
Mh: Felix, evdeki herşeyi neden iki tane?
Flx: Jisung'la aynı evde kalıyorsunuz hyung.
Mh: Anladım. Sanırım aynı yatakta yatıyormuşuz?
Flx: Evet. Birbirinizi çok seviyorsunuz. Umarım hatırlarsın hyung.
Mh: Umarım.
_____
M.I.A MV'si efsane değilmiydi yaaaa?
Selam!!!
Bölümler kısa ama bol bol gelecek çünkü ilham kıtlığı yaşıyorum.
Ara shipler diğer kitapla aynı olmayacak.
Neysem bayunuzzzz... 💛💛💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunu -MinSung-
Teen Fiction"Benim yüzümden kalbin acıyor değil mi? Peki öpücükler kalpteki yaraları da iyileştirir mi?"