~1~

357 11 1
                                    

Soğuk ellerimi birbirine sürterek okuldan içeri girdim. Hava bu mevsimde oldukça soğuk olurdu. Sıcaktan nefret eden birine gore soğuktan da fazla şikayetçiydim.

Başımı hava kaldırıp gözlerimi kıstım. Yağan tanecikler  belli belirsiz konarken yüzümde de  kocaman bi gülümseme oluştu.

"Sahra" sesin geldiği yere hareket etmeye başladım. Fatih! Benim açımdan iyi bir arkadaşken onun gözünde hoşlandığı kızdım bunu da kızlardan öğrenmiştim. Yinede ona bunu hatırlatıp üzmek utandırmak istemezdim.
"Günaydın. Burada ne arıyorsunuz ?" Ellerimi masanın üzerine koyarak ayaklarımı boşluktan geçirdim.
"Donacaksınız" diye yüzümü buruşturdum.
Fatih kızarmış burnunu kırıştırıp omuz silkti.
"Kantin tıklım tıklım dolu ne yapalım ? " Birkaç onay homurtusu da eklendi buna.

Ceren şapkasını çekeleyip yanklarını şişirdi.
"Ailemin yanına dönmek zorundayım.   "
Evet okullar tatile giriyordu. Ve o Ankara'ya okumak için gelmişti. Güzel kızdı. Sarı saçları ve bakır rengi gözlere sahipti. Simdi bu karların, beyazların içinde daha çok belli oluyordu.
"Üzülme birkaç hafta sonra gene geleceksin ya" Dert ettiğin şeye bak der gibi ukalaca sırıttı.
Ben onun yerinde olsam koşa koşa aileme giderdim. O derece bağlı değil herkes gibiydim ama o evin sıcaklığı hissettirdikleri  her zaman farklıydı işte.
Parmağını sallayarak" Bana bakın bensiz  gezip tozmak yok duydunuz mu!"dedi. Gülümseyip tabi der gibi başımı salladım.
Kenan kolundaki pahalı saate bakıp "Ders başlayacak koşun " dedi. Masanın üzerine bıraktığım kitapları kolumun altına kıstırdım.

"Konularımız neredeyse bitti sayılır. Bu gün bos bırakıyorum. " diyen hocaya sınıf munzurca sırıttı. İşime gelmişti.
Ondan nefret ediyordum. Sevimsiz şişman ve çirkin bi kadındı. Dış görünüşüyle yargılamak istemem ama güzel olan kadınlara hatta öğrencilerine karşı kin yüklüydü. Bunun sebebi açıkça ortadaydı zaten. Arkamı dönüp bizimkilere baktım. "Çıkışta biyerlere gidelim mi "

Kenan kafasını kaşıdı. "Şey beni bügün manzur görün."
Ceren kurt gibi kulaklarını açarak dinlemeye koyuldu. Onun bu haline kahkaha atıp "Neden ? " dedim.
"Bi arkadaşım gelecek onunla buluşacağım"
Ceren'nin yüzü düştü. Yıllardır Kenan'ı seven ve açılamayan bi arkadaşa sahiptim. Her kız grubunda vardı böyleleri ve bende teselli edemeyen boş boş duran kızlardandım. Bu benim içinde sorundu. Onu boyle görmek hem içimi sızlatıyor hem de Kenan'a karşı sinirimi bozuyordu.
"Tamam canım başka sefere gideriz madem" dedim.
"Olur mu öyle benim için eglencenizi bozmayın siz. "
Boğazını temizledi.
"Hem belki de işim bitince uğrarım yanınıza"

"Tamam kardeşim sorun değil. "
Ceren bana tek kasını kaldırıp indirdi.
Tamam. Bunun anlamı onu takip edeceğiz demekti.
Göz kırpıp gülümsedim.  Çok eğlenceli olacak.

Dersin bitimiyle beraber ayaklanıp okuldan çıktık. Etrafta beyazın üzerinde yürüyen kıyafetler var gibiydi.
Ceren kahkaha atıp koluma girdi.
"Yürüyen zombi gibiler"
Yanımızda ilerleyen Fatih ile Kenan'a bakıp Ceren'e yaklaştım.
"Bunu yaomamız doğru mu ?"

"Neden yanlış olsun ki!" Hafifçe ona doğru bakıp önüne döndü.
"Ya karıya kıza gidiyor yada farklı işler içersinde"

"Nereden anladın bunu ?"
Sola doğru dönüp arabaya bindik. Onlar dışarda sigara yakmış bizde arabada bekliyorduk. Camdan uzanıp dışarı bakınıyor gibi yaptı.
"Yıllardır tanırım onu.  Hiç böyle görmedim. "

İç çekerek okuldan çıkanlara baktım. "Şunlardan birini hamile bırakmış olmasın! "
İlerdeki 'bu havada bile etek giyen kızlar' gösterdim.
"Kuzulara karşı  daima aç bir kurt "
Ağzımdan bi anla çıkan kelimelerden sonra gözlerimi irice açarak yavaşta Ceren'e döndüm.
Gözlerini kısmış köşede erkeklerle sarmaş dolaş olan az önceki kızları süzdü.
Alınmış yada incinmiş gibi durmuyor hatta durumu değerlendiriyordu.
"Adının lekelenmesini istemez buradakilere talim edeceğini düşünmüyorum" dedi iç geçirerek.
"Dur bakalım öğreniriz akşama"

Çocuklar abırakamazdım.p müziği açtı. Birbirimize bakıp önümüze döndük.
Yarım saatlik yolun sonunda eve varabilmiştim. Evde kimse yoktu hala işte olduklarını düşündüm. Çoğu zaman böyleydi. Alışmıştım artık. Yukarı çıkıp odanın kapısını araladım. Sıcaklık yüzümü yalayıp arkama geçti. Büyük ihtimalle abim evden çıkmadan klimayı açmıştı.
Çantamı yatağa atıp havlumu aldım.
Aşağıdan gelen tıkırtıyla yürüdüğüm banyo kapısından geri çıktım.
Merdivenlerden hızlıca inip mutfağa girdim. Kimse yoktu, olmaması da gerekirdi. Bu saate kimse evde olmazdı tabi benden başka.
Açık perdeden bahçeye göz atıp arkamı döndüm.

Korkunç bir çığlık atıp kalbimin üzerine ekimi koydum.
"Ne bağırıyorsun kızım beni de korkuttun!" Abim kulaklarında olan ellerini indirdi.
Sinir kat sayım oldukça artmıştı.
"Abi manyak mısın ne duruyorsun arkamda ses etsene haber versene"

Arkasını donup masaya dayandı.
Saçlarımı terlemis ensemden kurtadığımda saniyelik gözlerimi kapattım.
"Hem ne işin var evde?"

"Sana mı sorucam?" Sessizce söylenip sandalyeye oturdu. Kaslı kollarını başının arasına aldı.
"Genelde bu saate evde olmazsın. İşte olman gerekirdi?"
Hesap sorar bir tınıyla cevap bekledim. Her hareketini izliyordum ve bugün onun için zordu diye düşündüm. Abim bir mimardı hem de en iyilerinden. Asla işlerini aksatmaz ve disiplindir.
"Basım agriyor biraz. " Omuz silkti "Hepsi bu kadar"
"Seni tanırım ve ilk defa böyle görüyorum. Farklı bi şeyler mi var?"

Kaşlarını çattı. Hem de çok büyük birşey vardı.
"Hayır Sahra abartma birşey olduğu da yok "
Ellerini masanın üzerine koydu. Gri kazağından beliren kaslarına baktım.
"Senin nasıl geçti günün?"

Dolapta yiyecek birşeyler çıkartıp tezgahın üzerine koydum.
"İyiydi. Aksam da bizimkilerle bulusacagim. Anneme de haber verirsin değil mi?" Omuzumun üzerinden ona baktım. Yüzü farklı bir haldeydi.Daha çok içinden çıkamadığı işi var gibi.
Elimdeki boşları bulaşık makinesine yerleştirip yukarı çıktım.
Kısa bi duştan sonra siyah kazağımı ve lacivert pantolonumu giydim. Saçlarıma su dalgası yüzüme de sadece rimel surdum. Uzun siyaha yakın saçlarım ve parlak yeşil gözlerim vardı. Begenirdim yinede kendimi. Yüzüm zaten beyazdı ve porselen gibi olduklarını söylerlerdi.
Hızlıca montumu giyip aşağı indim.

Ceren kapıyı kırar şekilde çalıyordu ve bu abimin uyanmasına neden olursa yıkardı burayı. Kıkırdayıp kapıyı açtım. Telaşla etrafa bakınıp içeri itti.
"Ben Fatih'e hazirlanmamiz uzun sürer sen bizi bekleme git dedim. "

Mavi montuyla sarı saçları acayip bi uyum içerisindeydi. O koca kafalı Kenan yanındakinden bu derece habersiz olduğunu kas kafasına bağladım.
"İyi demişsin. Simdi Kenan'in evine gidiyoruz değil mi ?"
Çantamı alarak dışarıya sürükledi.
"evet evet çıkmadan yakalayım."
Taksiye binip basımı omuzuna yasladım.

Ne zaman içimdeki kötü his oluşsa o gün başıma gelmeyen kalmazdı. Aynı his şuanda da içimde yer alıyor ve insanı daraltıyordu. Yinede bundan vazgecemezdin. Böyle bi günde böyle bir konuda arkadaşımı yalnız bırakamazdım.

🔱O Bir Katil🔱Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin