(5)

116 11 8
                                    




BÖLÜM ADI ; Üzülme sen dışın da asla başka birinin olmadım , hiç

BÖLÜM (5) ✔️

📍 Mültimedyadaki şarkımız kitabın şarkısıdır. Kurguyu bu şarkıyı dinlerken ölçüp , biçtim diyebilirim 🙃 Okuduktan sonra yorumlarınızı eksik etmeyin. Dinleyerekte okuyabilirsiniz. Tercih sizin.

Şuraya siyah kalp bıraksanıza 🖤



"Sen-" sinirle dilimi ısırdığımda ne diyeceğimi bilemediğimden öfkeyle gözlerimi açıp kapattım.

" Ben ne ?" Dedi alayla. Sesine dağılan o alaycıl ton iyice delirmeme sebep olsada , yüzündeki ifadeye baktım kısa bir süre. Günün sıkıntısını benden çıkarmaya çalışan zavallının tekiydi. Pasif biriydi ve bunu ondan güçsüz gördüğü biriyle unutmaya çalışıyordu. Burdaki güçsüzde ben oluyordum tabi ki...

" Çok aşağılık bir adamsın."

Yüzündeki alaycıl ifade dahada büyüdü. " Daha beterlerini duyduğum olmuştu." Sakin olmam gerekiyordu. Neydi bu laflar ? Havalı olduğunu falan mı düşünüyordu. Ya da ona aşık olmam falan mı gerekiyordu tam şu anda ? Neydi amacı ? Yeterince gergin saatler geçirmiştim ve gecenin bu vakti bu sapıkla hiç uğraşmak istemiyordum.


" Bak , eğer beş dakika içinde kendi odana def olup gitmezsen beni taciz ettiğini bağırarak bütün otele duyururum. İftiraya kurban gitmiş olursun." Dedim. Yalancı olmamak için gayet kararlı bir pozisyon aldım. Beni ciddiye alıp , uzaklaşmalıydı. Böylelikle bende odama çıkıp güneş doğana kadar ağlıyabileyim. Hoş güneşin doğmasına az kalmıştı.


" İftira mı ? Seni taciz ediyorum zaten. Bu bir iftira sayılmaz." Dedi umursamazca. Sanki +18 muhabbetlerine izin vermediğimden gelişen diyalog onu sıkmış gibiydi. Haspam adam. " Ayrıca şöyle bir etrafa bak." Diye ekledi.

Ne varmış etrafta der gibi kaş kaldırıp meydan okuduktan sonra , gözlerimi otelin içinde gezdirdim. Telaştan ve üzüntüden alamadığım koku şimdi içime sinmişti. Pahalı parfümler birbirine karışmıştı. Çalan ince , klasik bir müzik vardı. Bu saatte uyuması gereken insanlar öylece girişteki masalara oturmuş kahvelerini içiyorlardı. Çoğunun ise gözleri bizdeydi. İkimizdeydi yani. Görevliler sanki virüslü biriymişim gibi bana , sosyete kadınlar ise karşımdaki adamla ne gibi bir işim olabilir diye kıyafetlerime bakıyorlardı.
Aptal adamın korumaları ise her an gerizekalıya bomba atacakmışım gibi tetikte , beni süzüyorlardı.

Gözlerimi adamın gözleriyle denk getirdiğim an hemen geri çekip ayakkabılarıma baktım. Oldukça ait olmadığım bir yerde kendimden emin konuşmak aptal cesaretiydi. Üzerimdeki eşofman takımı ve sırtımdaki adidas çantamla pekte zengin durmuyordum. Ya da ilgi çekici.


" Buraya bile benim sayemde girebildin. Belki ben olmasam sokakta kalacaktın ?" Diye sordu alayla. Sanki içime kaçmış halimle dahada çok eğlenmiş gibiydi. Haklıydı. Girişinde bile hiçe sayıldığım otelde , içindeki kimse tarafından takılmazdım. Adam beni taciz mi ediyormuş ? Öldürse dahi sesi çıkmazdı burdakilerin. Öyle ölmüşlerdi. İnsanlıkları can vereli çok olmuştu.


Sonunda gecenin verdiği duygusallıkla bakışlarımı yerden kaldırdım ve dik dik suratına baktım. Sağ elimi havaya kaldırıp parmağımda ki yüzüğü ona vurgularcasına konuştum. Duygusallıktan sesim titriyordu.
" Ben evliyim. Bir eşim , ailem var. Kimsesiz değilim." Gözleriyle yüzüğüme saliselik baktıktan sonra yüzü ciddileşti. Sanki kratının düşük , fakir işi olduğunu anladığından pek üstünde durmamıştı. Şerefsiz.


Ben seni sevmek istemiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin