HASTALIK

116 8 2
                                    

ÇAĞDAŞ

Çok kötüydü. Beni görünce içinde biriktirdiği gözyaşlarını boşaltmaya başlamıştı. Onun üzerinde nasıl bir etki bırakıyorsam onun davranışlarının tavırlarının değişimine neden oluyordum. Onu bu durumda bırakamazdım. Fazlasıyla savunmasız ve üzgündü. Kardeşlik duygusunu hiç tatmamış biri olarak bile ne kadar acı çektiğini anlayabiliyordum. Bu kız beni altüst ediyordu. Duygusuz Çağdaş hiç bilmediği duygular hakkında konuşmaya bile başlamıştı. Bu normal değildi. Beni değiştiriyordu. Saçlarını okşadıkça o mükemmel kokusu burun deliklerimi fazlasıyla dolduruyordu. İçime hapsetmek istiyordum bu kokuyu..  bana huzur veriyordu, rahatlatıyordu. Saçlarına dokunup onu kendime daha çok yaklaştırdım yaklaşık on dakikadır falan bu pozisyonda duruyorduk. Yorulduğumdan değil de onun içindi bu şekilde düşünmem…  onu daha çok sarmaladıktan sonra en yakın oturulacak bir yere geçip onunla beraber oturduk. Sesi kesilmişti. Yavaş yavaş iç çekişlere bırakmıştı ağlamasını. Böyle daha iyiydi. Kafamı eğip ona baktığımda uykuya daldığını anladım.. sürekli kardeşinin adını mırıldanıyordu. Sesi iyicene kesilmişti. Saçlarını toparlayıp sağ omuzuna attım. Başının üzerinden onu görebiliyordum. Dudakları hafifçe bükülmüştü. Fazlasıyla masum bir şekilde uyuyordu. Elim birden onun uzun saçlarına gitti, aynı anneminkiler gibiydi. Anemin saçlarıyla oynadığım zamanlar birden geldi aklıma. Bebekliğimden beri hep annemin saçlarıyla oynarmışım annem hep öyle derdi. Onun saçları beni kötülüklere karşı korur zannederdim hep. Defalarca korkulu rüyalarımdan uyanıp onu saçlarıyla uykularıma devam etmiştim. Ama artık yoktu. Kabuslarımı sonlandıracak o ipek saçlar yoktu. Yanımdaki masum kıza gözüm tekrar kaydı. Kaşlarını çatmıştı gene.. kabus görüyordu kesinlikle.. onu uyandırmam lazımdı..  hafifçe kolunu dürttüğümde hiçbir tepki vermemişti.. sadece gitme diyordu.. kardeşini büyük bir ihtimal rüyasında görüyordu. Hafifçe onu sarstığımda bağırarak GİTME!!! Diyip uyandı. Çok korkmuştu. Bu sefer daha çok ağlamaya bağırarak kardeşi için ağlamaya başlamıştı. Onu susturmam lazımdı. Kaba kuvvet kullanamazdım, bağıramazdım da. Bu tavrına sinir olmaya başlamıştım. Sürekli bağırarak ağlayarak bir şeyler söylüyordu. Artık biraz susması lazımdı, ona baktığımda aklıma gelen ilk şeyi yaptım. Dudaklarımı onunkine bastırdım. Bu hareketime karşı sadece gözlerini gözlerime dikip öylece bakmıştı. Birkaç dakika öylece durduktan sonra onun kızarmasıyla bunun biteceğini anlamıştım. Yavaşça ondan uzaklaşıp önüme döndüm. Susmuştu.. hadi yapma ama sadece öptüm bu kadar kızarmasına gerek yoktu.  Benden ayrıldıktan sonra  o da önüne dönüp karşıyı izlemeye başladı. Çok basit bir öpücüktü benimki. Ama fazlasıyla iyiydi. Dudakları dolgundu çok güzellerdi tadı. O dudaklar üzerinde daha mantıklı şeyler yapabilirdim ama şimdi zaman değildi.  Durumlar belliydi. Açılan yoğun bakım odasının sesiyle ikimizde oraya gitmek için ayağa kalktık. Göz göze geldiğimizde ne var dercesine ona baktığımda oda hiç dercesine omuz silkti. Bu nasıl bir durumdu böyle vücut diliyle konuşuyorduk normal insanlar gibi konuşur bir duruma sahipken. Açıkçası beni de kendi bilinmezliğine sürüklemeye başlamıştı bu küçük kız.  Kapının önündeki doktorla konuşmak için ben öne atıldım.

‘’durumu nasıl?’’

‘yoğun bakımdan çıkarıp normal odaya alınacak. Yetiştirilmeseydi nefes darlığından ölebilirdi. Yeni bir tedavi sürecine başlaması lazım. Astımı aşırı ilerlemiş akciğerleri çok kötü durumda.’

‘’ ne gerekiyorsa en iyi şekilde yapın ve onu iyileştirin.’’

‘tedavi ağır ve yüksek  ücret gerektiriyor ve devlet tedavinin ilaç masrafını karşılamıyor.’

‘’hiç önemli değil sizin de önerdiğiniz bir özel hastanede tedavisinin devam etmesini istiyoruz gerekli tedavi süreci de orada geçmeli.’’

HUZURA 5 KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin