IŞIK
Ne dedi şimdi bu koca adam gene. Yusuf’a daha bu kalma mevzusundan bahsetmemiştim. Beni zor durumda bırakıyordu. Yusuf ile ben onun bu lafına öylece bakakaldık. Yusuf’a artık söylemem gerekiyordu. Çağdaş’a dönüp bizi biraz yalnız bırakmasını söylediğimde kafasını sallayıp odadan çıktı. Yusuf’a döndüğümde bana soru soran gözlerle bakıyordu. Ona soru sordurarak daha fazla yormamam gerekir direkt lafa girdim ellerini tutup ondan güç alarak.
‘ablacığım benim sana anlatacaklarım var lütfen kızma ama yapmam gerekiyordu seninle benim için.’
‘dinliyorum abla seni umarım mantıklı bir açıklaması vardır.’
‘ablacığım kafedeki işten büyük bir ihtimal kovuldum. Senin tedavi sürecin için bana daha çok para getirecek bir işe ihtiyacım var. Çağdaş bey bana bir iş teklifinde bulundu. Evinde kalmamız şartıyla onun evinin işlerini göreceğim hizmet edeceğim kısaca. Fazla zorlamayacak hem de beni. Evde yaptığım işlerin aynısını burada yapacağım bir şey fark etmeyecek. Evde de temizlik yemek onlarla uğraşıyorum orda da bunları yapacağım. Hem de senin tedavi göreceğin hastaneye çok yakın. Lütfen ablacığım hem senin hem de benim için iyi olacak kafede aldığım maaşın üç dört katını alacağım neredeyse. Hem de günlük yaptığım işlerle. Bu saatten sonra senin tedavin benim için her şeyden herkesten önemli. Bu parayı da bu potansiyelle hiç bir işten alamam hem iş bulmam da zor olacak çünkü seninle ilgilenmem lazım. Orada kalırsak her an yanında olurum, senin okuluna da yakın hem de.
‘abla o adamla kalmak istemiyorum başkasının evinde sığıntı gibi kalacağız. Hem çok yorulacaksın. Birkaç güne toparlarım ben boş ver çalışma sen orada. Hem artık benim de çalışmama lazım sana fazlasıyla yük oluyorum’
‘ Yusuf beni delirtme istersen saçmalama çalışmıyorsun sen hiçbir yerde. Tedavini güzelcene olup derslerine son hız devam ediyorsun. Ben sana da bana da yeterim. O evde ben bir çalışan olacağım sığıntı falan olmayacağız. Hem sadece sen ben ve o olacak. Eve kimse gidip gelmiyor. Aynı bizim evdeki gibi. Ama tek şartı var eve kimse girmeyecek sen ben ve onun dışında. Bir şey olmaz değil mi kuzum bizde arkadaşlarımızla dışarı da görüşürüz değil mi? ‘ deyip bir taneme en güzel gülümsemelerimden bir tane gönderdim.
‘ Tamam abla sırf senin için kabul ediyorum. İyi ki varsın abla sen olmazsan ben yaşamazdım bu hayatta. Sen ne dersen o abla’ dedi hemen onu kollarıma aldım. Çok seviyordum bu eşek herifi. O olmasaydı çekilemezdi bu hayat. Gene gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Bu sefer göz yaşlarımda her şey vardı kaybetme korkusu , acı , şefkat, kaygı.. alabileceğine her şey.. hayat değişiyor biz değişiyorduk. Kim derdi ki patronunla bunları yaşayacağını. Biri bana bunları önceden söyleseydi herhalde bir taraflarımla gülerdim. Kader… Hayat çok değişken ve tuhafsın..
Yusuf’un çıkış işlemlerini hallettikten sonra bizim eve gitmek için yola çıktık. Yarım saat gibi bir süreden sonra eve vardık. Çağdaş aracında bizi beklerken bizde çantalarımızı hazırlamak için evimize girdik. Artık evimizden ayrılıyorduk. Öyle gerekiyordu. Ben odama Yusuf’ta kendi odasına gitti. Yatağımın altında kırmızı valizimi çıkarıp gerekli olan kıyafetlerimi koydum. Gerçi çok kıyafetim yoktu. Birkaç gömlek etek pantolon birde iki çift ayakkabım vardı biri babet biri de topuklu onları alıp kutularıyla valizime koydum. Valizim dolmamıştı bile. Kitaplarımı Eceyle annemlerle resimlerimizin olduğu çerçevelerimizi alıp valize yerleştirdim. Küçüklüğümden beri hep uyuduğum bez bebeğimi de alıp odama son kez göz gezdirdim, kapımı açıp çıktım. Bu ev bizim mutluluk huzur mekanımızdı. Bu evde tüm mutluluklarımızı hüzünlerimizi tatmıştık. O mutlu günleri annemlerle bu evde geçirmiştik. O acı haberi de bu evde almıştık. Yusuf’un ve benim lise ve üniversite sınavlarımızdaki başarı haberlerimizi ilk bu evde haberini almıştık. Yusuf’un hastalığı ilk kez burada kendini göstermişti. Her şeyiyle bu evde birçok şey yaşadık. Ama artık yeni bir ev yeni bir hayat, ne kadar süreceğini bilmediğimi bir zaman yaşayacağız. Onula nasıl anlaşacağız, kardeşimle anlaşabilecek mi, beni ezme çalışmalarına kardeşimin yanında devam edecek mi? Ben bunları düşünürken Yusuf’un beni dürtmesiyle kendime geldim. O da hazırdı. Onun valizini elinden alıp kapıya yöneldim. Kaç gündür yeterince yoruldu zaten iyicene yorulmamalıydı. Kapıdan çıkıp çantaları aracın bagajının önüne getirdim. Çağdaş benim çıktığımı görünce araca dayandığı yerden dikelip tüm heybetiyle yanımda dikildi. Siyah kabanının yakalarını dikleştirmişti. Hafif hafif sigara kokusuyla beraber o muhteşem kokusunun karışımı burun deliklerimi dolduruyordu. Ani bir hareketle bagajı açıp valizleri koydu. Sonra bana bakmadan yerine geçti. Bende Yusuf’a yaptığım baş işaretiyle onu arca çağırdım. Kapıyı açıp onun geçmesini bekledim. O geçtikten sonra bende oturup kapıyı çektim. Çağdaş bizim gitmek için hazır olduğumuzu gördükten sonra arabayı çalıştırdı. Standart bir hız limitiyle ilerliyorduk. Arabalar.. o kazadan sonraki tek nefret noktam. Babamın hızı normaldi ama karşıdan gelen kişi sarhoştu. O kazada ben her şeyimi kaybettim o iğrenç hız yüzünden. Herhangi bir araca bindiğim o enkaz aklıma geliyordu. Annemi kanlar içinde yerde gördüğüm an… Babamın direksiyon üzerinde kollarını birleştirip kafasını korumaya çalışmış hali.. Onlara yardım etmek istedim. Onların yerinde olmak o kadar çok istedim ki. Onlar çok yalnızdılar bu hayatta. Onların anne babası yoktu.. Benden daha çok yaşamaları gerektiğini düşündüm her zaman. Gene öyle düşünüyordum. Onların kardeşim ve benden başka kimseleri yoktu.. Ama hayat her zaman ki acımasızlığını bir kez daha bize göstermişti. Onları bizden almıştı. Onlarsız kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUZURA 5 KALA
RomanceHuzur.. beş harfli bir sözcük olup içerisinde birçok anlamı barındıracak kadar yüce olan diğer bir yandan da insanların hayatında küçük bir nokta ile etki edip kendine kocaman bir yer bulan kelime.. Çağdaş ARSLAN.. O huzuru on bir yaşında bırakıp de...