ÇAĞDAŞ ARSLAN
Canım sıkılmıştı, o lanet kabuslardan kopmak kolay olmuyordu. Sigaramı yakıp arabadan inmiştim , o kızın çığlığını duydum.Ben gidene kadar o piçler çantayı alıp kaçmıştı. Kız çok kötü görünüyordu küçük bir kız çocuğu gibi hıçkırarak ağlıyordu. Bir an gülmek geldi içimden, hem burnunu çekiyor hemde bana derdini anlatmaya çalışıyordu. Fazlasıyla masum ve kırılgan gözüküyordu. Onun yanından uzaklaşıp o piçleri çantayı karıştırırken yakaladım. Suratlarına birer tane indirip çantayı almıştım ki sarı olan piç hangi ara çıkardığını anlamadığım çakıyı bana doğru sallamaya başladı korkacağımı sandı piç. Tam tutuyordum ki çantayı elimin içine derin bir kesik attı şerefsiz, bu beni daha da sinirlendirdi. Diğer piç kaçmıştı zaten. Sarı piçin ağzıyla burnunun bir güzel yerlerini değiştirip çantayı aldım o kızın yanına gittim. Ağlamıştı. Gözlerinin altı kıpkırmızı olmuştu. Bir an o kızarmış gözlere dokunma hissi geldi ama hemen def ettim lanet hissi. Bu kadar masum olması normal bir şey miydi? Minicik elleri kan içinde kalmıştı. Ben onun gözlerine dalmışken o boynundaki kırmızı fuları çıkarıp kanayan elime sardı ve o ara bir şeyler geveliyordu. Bu şekilde onu bırakamazdım, bir an da karar verip onu kucağıma aldım. Aman Allah'ım fazlasıyla hafifti. Kucağıma aldığımda şaşırıp onu bırakmam için söylendi göğsüme vurdu tabiki de onu takmadım. O da yaptıklarının bir işe yaramayacağını anlayınca susup iyice göğsüme yayıldı. Yürüdükçe ondan bana çok güzel bir koku geliyordu ismini bir türlü hatırlayamadığım. Tanıdık bir kokuydu ama neydi.. Elleri ensemdeydi, yumuşacıktı hafif hafif dokunuyordu. gözlerim boynuna kaydığında göğüslerinin biraz yukarı taştığını farkettim. Göğüsleri bu minik bedene göre fazlasıyla büyüktü ama kötü durmuyordu. Ah kafam nerelere gittin gene diye kendime içimden kızdıktan sonra onu yüzüne odaklandım. Ağlamıyordu artık ama kesik kesik içini çekiyordu. Benim arabanın önüne elince ön kapıyı açıp yavaşça onu koltuğa oturttum. Kol çantasını da arka koltuğa bırakıp pansuman malzemelerini almak için bagaja yöneldim. Malzemeleri aldıktan sonra onu yanına gidip dizlerinin önüne diz çöktüm. İlk defa bir kadına bu kadar yardımseverdim kendime halen şaşırıyordum. Ellerim bacaklarına gittiğinde gene beni engellemek için hamle tapmıştı ki ona attığım 'salak mısın' bakışından sonra bana gözlerini devirip kafasını yukarı kaldırdı huysuz şey. pantolonu yavaşça sıyırdım ama o sırada bende sıyırmak üzereydim bir kadının kıyafetlerine sadece onu soymak için dokunurdum şimdi küçük bir kızın yaralarını iyileştirmek için. Ne kadar büyük ironi ama. Bacakları da kendi gibi kumraldı ve fazlasıyla pürüzsüzdü. Dizleri baya darbe almıştı mikrop kapmasın diye ilk önce oksijenli suyla temizledim daha sonra pansumanı yapıp pantolonunu indirdim. kafamı kaldırdığımda kıpkırmızıydı.Bu kız utanmışmıydı benden. yok artık böyle kızlar kaldı mı ki? kızarınca ne kadar tuhaf olduğunun farkında değil galiba.. Yavaşça doğruldum sessizliği telefonum bozdu. Arayan Barış' tı. O bana işle ilgili bir şeyler zırvalarken benim aklım o kızda kalmıştı. fazlasıyla değişikti. Çocuk gibiydi bir kere. Saç rengide gözleri gibi değişkendi kahvenin her tonu vardı ve fazlasıyla uzundu. Kafasının bana dönük olan tarafında iki tel beyaz saç dikkatimi çekti. Kızlar şu beyaz saç konusunda hassas olurlar bildiğim kadarıyla . Bu kız neden peki ovsaç tellerini halen koparmamıştı.. tuhaf diyorum ya tuhaf işte.. Barış'ın sesini kesip gökyüzüne odaklanmıştım ki o ince ses bana seslendi. Telefonumu istemişti bunda bir zarar yoktu cebimden telefonumu alıp ona uzattım. Biraz uğraştıktan sonra telefonu kulağına götürdü konuşmanın tamamını dinlemedim sadece orada Yağız ve Yusuf adları dikkatimi çekti . kim ki onlar biri sevgilisi diğeri kardeşimi yada kocası??.. Saçmalamayı kes Çağdaş deyip sessizce ona yöneldim. Telefonu bana verip kendi yerine yöneldi. Elime baktığımda cidden baya kanamıştı. Kafamı kaldırdığımda bir çift meraklı rengi daha tutturamadığım göz beni selamladılar. İçime bir sinir dolmuştu nedenini anlamadığım .. Benim koca elimi alıp o küçük ellerine hapsetti. Doktora gitmemizi falan söylüyordu ama benim aklım halen Yağız ve Yusuftaydı. Onu terslememle bana kızdı söylene söylene yanımdan uzaklaştı. Biraz dikkat ettiğimde taksi durağına gittiğini farkettim. Dikkatli bir şekilde eve gideceğine eminim ama şu herifleri merak ettim. O taksiye biner binmez onu takibe başladım. Beykoz'un hiç bilmediğim bir mahallesine gelmişti. Sarı eski tek katlı bir evin önünde taksi durdu ve o indi. Topallayarak evin kapısını açtı içeriye girdi. Orada ne kadar süre kaldım bilmiyorum telefona baktığım da akşam sekizdi . Beş saattir orada bekliyordum hiçbir hareketlenme gelen giden yoktu ve ben o sırada bir paket parlamenti bitirmiştim. Hafif hareketlenip arabayı çalıştıracağım sırada o eve kumral uzun boylu biri yaklaşıyordu. Sırt çantası vardı spor giyimli biriydi acaba Yağız mı Yusuf mu? Çocuk zile bastığında bizim tuhaf kız çıktı ve çocuğun boynuna atladı resmen. Çocuğa sıkı sıkı sarıldı ve çocuğun yanaklarını o pembe dudaklaryla öptü. O an kendimi o çocuğun yerinde olmak isterken buldum. Bana öyle sevgiyle sarılan bir tek annem vardı ve hayatımdaki hiçbir kadın o şekilde sarılmadı ve o kadar güzel öpmedi beni. O çocuk onun neyiydi acaba bunu öğrenmem lazım. O an kendimi nasıl sıkmışım anlamadım elimde bir sıcaklık hissettim elim gene kanamaya başlamıştı. Hem elime hemde o herife lanetler okuyarak oradan son hızla uzaklaştım. Kendimi hemen Rüzgar'ın mekanına atıp bir şeyler içmeliyim kafamı dağıtmam lazım. NOKTA nın önüne parkettim arabayı. Elim çığrından çıkmıştı kanama konusunda. Torpidodaki ilk yardım malzemelerini alıp elimi temizledim sardım. O kızın bana verdiği şalı da alıp bir poşete koydum diğer koltuğa fırlattım. Noktaya girmemle bir kaç kişiyi kafamla selamladım kendi masama geçtim. Üst üste beş bardak viskiyi devirdiğimde yanımda sarı bir kız belirdi. Sürekli sırnaşıp durdu benimde kafamı dağıtmam lazımdı . Kızı alıp barda bana ayrılan odaya geçtik. Kız resmen üstüme atladı.Ben bir şey demeden üzerimi çıkardı kız fazlasıyla ateşliydi dolgundu ama canım istemiyordu. Tam işimi halledeceğim sırada aklıma o gözler geldi geri çekildim. Bu ilk defa başıma geliyordu ilişki esnasında sadece kendimi ve alacağım zevki düşünen ben şimdi bir kızı düşünüyordum .. Altımdaki sürtükten hemen uzaklaşıp üzerimi giyindim odadan çıktım. O kızı tanımam lazım merakımı giderdikten sonra onu unutabilirim herhalde. Onu görmem lazımdı .. O kız bana neyapmıştı halen anlamadım. Bardan çıkıp kendimi mabedime attım. Mabedim benim evimdi. Burayı kimse bilmezdi.. Her gece annem ve babamla buluşurum burada... Onları hatıralarımızı tekrar yaşardım.. Tekrar tekrar ölür, tekrar takrar dirilirim.. Ailem.. Daha on bir yaşındaydım hayatı yeni tanımaya başlamıştım.. Annem ve babam gözümün önünde birer el ateş ile kafalarından vurulup katledildiler.. Onları o halde gördüğüm an sol gözümden bir damla yaş düşüp göğsümü yaktı ve o an kendime söz verdim bir daha bu gözden yaş akmayacak ve sizin katillerinizin canını son nefesine kadar yakacağım... O olaydan sonra tek bir an bile gülümsemedim. İntikam hırsım, inadım ve nefretimle ve babamın can dostu Barbaros abinin yardımlarıyla ailemin katillerini bulduk. Babamın katili avukatı Vural Aksoy'du.. Ailemi ve beni öldürtürüp tüm variyetimizi ele geçirmeyi amaçlıyordu piç herif. .. Bizi öldürmesi için tuttuğu adam beni bulamayınca hedefine ulaşamadı.. Bundan tam beş yıl önce 5 EYLÜL de annem ve babamın öldürüldüğü tarihte onu ve bu işte parmağı olan iki adamını öldürdüm.. Evet öldürdüm.. Katil oldum ama teslim olmadım.. Onları öldürmekle dünyada temizlik yapmıştım.. Bunu yaptığıma zerre kadar pişman değilim.. o ibneler beni hayattaki en değerlilerimi anne ve babamı elimden aldılar hem de lanet olasıca para için... Ben üç kişinin katiliydim onlarsa benim hayatımın katilleriydi.. Küçük yaşta yetim kalmıştım.. Akrabam yoktu benim.. Annem ve babam yetimhanede büyümüşlerdi onlarında kimseleri yoktu.. Onların kaderi bana yazılmıştı.. Onlar hayata sıfırdan başlamışlardı çok çalışıp kendi çabalarıyla Arslan şirketler grubunu çok iyi yerlere getirip öyle bana emanet etmişlerdi.. Bu şirket bana onların emanetiydi.. Bu şirkete en iyi şekilde layık olabilmek için çok çalıştım.. Benim yetişme sürecimde Barbaros abinin emeği çok büyüktür ona her zaman minnettar olacağım.. lise ve üniversite eğitimimi yurtdışında tamamlayıp öyle ülkeye dönüp şirketi Barbaros abiden teslim aldım... Ve şuan şirketim dünya liderleriyle yarış halinde. Şirket bu başarılara sahip olsun diye gecemi gündüzüme katıp çalıştım onların emanetini en iyi şekilde koruyabilmek için..
On bir yaşımdan beri tek bir kez gülümsemedim. Şaşılacak bir durum ama gerçek.. Kalbim ve bedenim aynı an da verir ve kalbim acı çekerken gülümsemem normal bir durum olmaz. Gülmeyi gülümseeyi onlarla toprağa gömdüm ben.. gülüsemek.. Bana ne kadar uzak bir kavramdı.. Taki o kızı görene kadar..Onu o masum çocuksu tepkileriyle gördüğümde birden gülümseme hissi gelmişti .. Ben o hissi on dokuz yıl önce kaybetmiştim ama kızla yeniden buldum.. Mutluluk kavramı gibi o da kaybolmuştu. En son onbirinci yaş günümde mutlu olmuştum.. Bu hislerin yerini daha derin şeyler aldı.. Sevgi yoktu mesela hayatımda.. Hiç bir varlığa karşı sevgim yoktu duygusuz tekiydim.. Kadınlarla sadece ihtiyacımı görür daha sonra arkamı dönmeden çekip giderdim.. Annemden başka bir kadını sevgime layık görmüyordum. Yıllardır nerede bulunursam bulunayım kadınlar benimle tek kelime edebilmek için neler neler yaptılar ama yaptıkları umrumda değildi. Fakat o tuhaf kız tüm düşünce sistemimi alt üst etti. Onda farklı bir şeyler vardı. O çocuk gibiydi. Vücut olarak ondan daha dolgun tatmin edici kadınlar hayatımda oldu tek gecelik ama onları bir daha görmek istemedim. Oysa o kızı gördüğümden beri üç gün olmuştu ve aklımdan bir kere bile çıkmadı. Her gözümü kapattığımda o rengini çözemediğim gözler aklıma geliyordu ve delirecek gibi oluyordum. Onu tanımam lazım onu telefon ve fularını verme bahanesiyle görebillirim. Onun yüzünden üç gündür işlere kendimi veremiyorum. O minik kızın gözleri ve vücudu aklımdan çıkmıyor.. Tuhaf kız bana ne yaptın böyle????......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUZURA 5 KALA
RomanceHuzur.. beş harfli bir sözcük olup içerisinde birçok anlamı barındıracak kadar yüce olan diğer bir yandan da insanların hayatında küçük bir nokta ile etki edip kendine kocaman bir yer bulan kelime.. Çağdaş ARSLAN.. O huzuru on bir yaşında bırakıp de...