5. Mucize "Baş Döndüren Öpücük"

993 77 65
                                    

"Telefonunun şifresi ne?" derken benden kaçıyordu. Peşinden koşarken istediğim tek şey telefonun ekranına bakmamasıydı. Hangi akılla Adrien'ın fotoğrafını koymuştum ki oraya?!

"Söylemeyeceğim! Ver telefonumu!" Odamda adeta köşe kapmaca oynuyorduk ve bir yandan da ayak seslerimizin pastaneye kadar ulaşmaması için içimden tanrıya yalvarıyordum.

"Hadi ama, tek istediğim Uğurböceği'nin telefon numarası."

Pot kırmamak için Uğurböceği'nin benimle mesajlaşırken buluşacaklarını söylediğini söylemiştim. Telefonumu alacağı aklımın ucundan bile geçmezken yokluğunu hissetmem de çok da uzun sürmemişti. Ne ara masanın üstünden aldığını bilmediğim telefonumun yokluğunu fark eder etmez de Karakedi'nin aldığını fark etmiştim. Neyse ki gizlice aldığı için henüz ekranı açmamıştı bile. "Karakedi..." diye mırıldanırken hızımı yavaşça kesip durdum. Ellerim dizlerimdeyken biraz soluklanıp doğruldum. "Ver artık şu telefonu."

Kedi oturuşu yaptığı yatağımın üzerinde beni seyrediyordu. Yatağım yukarıda olduğu için bana üstten üstten bakıp küçümser bir bakış atması çok da zor değildi ki öyle de yapmıştı. Bu hareketine karşılık kaşlarımı çatmıştım. Alaycı bir tavırla sırıtıp telefonun ekranını açtı. Aynı ifadeyle arkaplanı süzüp bana döndü. "Bu çocuğu gerçekten seviyorsun, ha?" derken telefonu bana döndürüp ekranı işaret etmişti.

Gözlerimi faltaşı gibi açarak bir adım geriledim ve ellerimi önüme uzatıp salladım. "H- Ha- Hayır hayır hayır, biliyorsun yarışma şeysi için o. Posterler falan." Her zamanki gibi bütün saçma hareketlerimi sergilemeyi unutmamıştım.

Tek kaşını kaldırıp ciddi bir tavırla arkaplanı süzdü. Ardından yatağımdan ayaklarını sarkıtıp ellerini arkasına atarak geriye doğru yaslandığında telefonum hala pençeleri arasındaydı. "Ah, siz kızlar..." diyerek iç geçirdi. "Neyini seviyorsunuz bu çocuğun? Zengin, model ve şımarık bir velet." diye mızmızlandığında kaşlarımı çattım.

"Saçmalama, o dünyadaki en iyi insanlardan biri. Hiç kimseye kötü davranmaz ve yardıma ihtiyacı olan herkese elinden geldiği kadar yardım eder. Ayrıca birçok ilgi alanı ve bu alanlarda kayda değer başarıları var." Derin bir nefes verip tebessüm ettim ve konuşurken etrafta dolaştırdığım mavi bakışlarımı Karakedi'nin yeşillerine döndürdüm. "Şımaracak bir sürü nedeni varken o nedenler kadar alçakgönüllü olan birisi."

Ciddi ama bir o kadar da hayran bakışlarıma şaşkın bir şekilde karşılık veriyordu ki kafasını iki yana sallayıp odamı süzerken cevapladı. "Gerçekten onun hakkında böyle mi düşünüyorsun?"

"Böyle düşünmesem birden bire bunları söyleyemem için daha önce buna çalışmış olmam gerekirdi. Ayrıca o benim arkadaşım. Tanıyorum onu."

Alaycı ifadesi yine yüzüne yerleşti. "Ve onu seviyorsun."

Birden "Evet." desem de ani bir tepkiyle yerimden sıçradım. "Yani arkadaş olarak!"

Şen kahkahalarının arasına karışan 'Bip!' sesi onu engellemişti. Gülerek yüzüğüne bakıp yanıma zıpladı. "Bize ayrılan sürenin sonuna geldik, Küçük Hanım." Uzanıp yanağıma küçük bir öpücük koyduğunda ne yapacağımı bilememiştim. "Teşekkürler Marinette, görüşürüz." derken saçımı karıştırmış ve hiç beklemeden çatı camından sopası yardımıyla çıkmıştı.

Arkasından bakakalırken elimi kaldırıp yavaşça salladığımı sonradan fark etmiştim. "G- Gö- Görüşürüz!"

****

Mucize GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin