8. Mucize "Huzura Kavuşanlar"

797 65 32
                                    

"Buldum seni Küçük Böcek!" mi demişti o?

Korkuyla kadını süzmekten başka bir şey yapamıyordum. Kaskatı kesilmiştim. Vücudum beynimin verdiği emirleri yerine getirmemekte ısrarcıydı.

'Kaç!'

Yapamıyordum. Hareket edemiyor, cevap veremiyordum. Zaten ne diye bilirdim ki? Kadını aslında tanımıyordum. Beni tanımadığına da yemin edebilirdim.

'Hareket et, hadi!'

Küçük Böcek derken Uğurböceğini kast etmiş olamazdı. Olmamalıydı. Nasıl bilebilirdi ki? Kimseye belli etmediğime emindim. Belli etmiş olsam bile bu kadına denk gelmiş olamazdı.

'Bir şeyler yap!'

Beynim birçok işi birden yapabileceği en hızlı şekilde yaparken parmağımı bile oynatamıyordum. Hareket edemiyordum.

"Ah, doğru. Dilini çözmeyi unuttum." Parmaklarını şıklattı ve çenem bir anda boşalmıştı sanki.

Kaskatı kesilmişken bir anda rahatlayınca anında ağrı saplanmıştı. Küçük bir inilti kaçtı dudaklarımdan. En azından bunu yapabilmiş olmak umut vermişti. "Sen, geçen günki akumatize olan kadınsın." dedim zorlanarak.  Her çene hareketimde acı çekiyordum.

"Evet, sen de beni küçük kelebeğimden ayıran böceksin."

"Ne dediğin hakkında bir fikrim yok."

Kadın ağzını açıyordu ki yüzünde beliren mor kelebek simgesi onu susturmuştu. Küçük bir sessizliğin ardından kadın öksürük krizine girmişti. Şiddetli öksürüğünü eliyle kapatırken eğilmişti. Bir anda duraksadı ve doğruldu. Elini ağzından çektiğinde mor desenli siyah bir kelebek elinden havalandı ve parçalara ayrıldı. Her bir parçası tekrar kelebek olurken kelebekler birleşti ve Hawkmoth'u oluşturdu. "Merhaba Marinette Dupain-Cheng." Güldü. "Yoksa Uğurböceği mi demeliydim?"

Alaycı bir ifade takınmaya çalıştım. "Uğurböceği mi? Süper kahraman olduğumu bilmiyordum." İnkar etmeliydim. Nereden bilebilirdiki benim Uğurböceği olduğumu?

"Kimliğini daha fazla saklamana gerek yok." Kafasını iki yana sallayıp kendi kendine mırıldandı. "Bu kadar yakınımda olacağını tahmin etmeliydim." Ne kadar yakınında olabilirdim ki? "Karakedinin de yakınlarımda olduğunu hissedebiliyorum."

"Her şey hissetmekle bitmiyor."

"Sadece hislerime güvenseydim daha ilk denememde size yakalanırdım zaten."

"Biz de kim?"

"Hala inkar ediyor olamazsın, değil mi?"

Şen bir kahkaha attım. "Hala Uğurböceği olduğuma inanıyor olamazsın, değil mi?"

"İnanmakla kalmıyorum, kanıtlıyorum da." dediğinde kaşlarımı çatmaya çalışmıştım ki yapıp yapmadığıma emin değildim.

"Ne demek istiyorsun?"

Bu sefer kahkaha atma sırası ondaydı. Arkasındaki kadına göz ucuyla dönüp "Aynaya çevir onu." demişti. İstemdışı hareketlerimle aynaya döndüğümde vücudumu yöneten kadının bile kontrol edemeyeceği kadar donmuş olmalıydım. Yara izinin olduğu yerde yanağımı kaplayacak kadar büyük, kelebek kanadına benzeyen bir simge vardı ve mor yaldızlarla parlıyordu. "İnkar etmen nafile. Zehir bütün vücuduna yayıldı ve bize yerini söyledi. Kaçmak istesen bile yapamayacaksın."

Hala kelebeği incelerken kulağıma dolan kelimeler şaşkınlığımı daha da katlıyordu. "Kelebeği iyileştirmiştim..." Sesim fısıltıdan farksızdı.

Mucize GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin