9. Mucize "Kimlik Sorunsalı"

804 62 45
                                    

Tenime değen sıvıyla derim yanmış ve acıyla inlemiştim. Pamuğun yumuşak dokusu bile hassas derimde dokunduğu yerlerde sızı bırakıyordu. Gözümden gelen yaşı çaktırmadan silip bakışlarımı odada dolaştırdım. Usta Fu'nun asya mimarisindeki dairesinde küçük bir odaydı sadece. Süsler ve tütsüler dışında köşede katlı bir şekilde duran yer yatağı vardı.

"Bu işlerimizi biraz yavaşlatacak." dedi homurdanmayla karışık.

Zaten dolmuş olan gözlerimdeki yaşlar kendini bıraktı birden. "Hepsi benim hatam. Özür dilerim. Her şey benim yüzünden oldu. Asla Uğurböceği olmamalıydım. En başından o küpeleri başkasına vermeliydim. Bana göre olmadığını biliyordum." Daha da devam edebilirdim belki de. Ama Usta Fu'nun sakin sesi beni susturmaya yetmişti.

"Marinette." Bir süre beni süzdükten sonra ayağımdaki cam parçalarına geri dönmüştü. "Hiçbir şey senin suçun değil." Yüksek bir sesle burnumu çektim. "Sen doğru olanı yaptın."

"Doğru olsaydı böyle olmazdı."

"Böyle olması gerekiyormuş. Bunun da üstesinden gelebilirsin."

"Gelemem. Ne güçlerim ne de bunu yapabileceğime inancım yok."

"Gerçek güç sende Marinette." Fazla inandırıcı bir cümleydi. Kendime güvenim geri gelmiş olmalıydı. Ama olmamıştı. Hala sokakta fütursuzca dolanıyordu.

Sessiz geçen birkaç dakikanın ardından cevap verdim. "Size ayak bağı olacağım."

Şen bir kahkaha attı Usta Fu. Ardından bana doğru yaklaşıp benim de yaklaşmamı işaret etti. "Senin burda olman bile yetiyor bazılarımıza." diye fısıldayıp kıkırdayarak tekrar eski pozisyonuna dönmüştü.

Yüzüm hafifçe yanmaya başlarken ellerimi yanaklarıma koydum. Titreyen sesimle "Kapatsak mı konuyu acaba?" demiştim.

Usta Fu tekrar şen bir kahkaha atarken sürgülü kapı pek de sakin olmayan bir şekilde açılmıştı. "Bensiz çok eğleniyorsunuz ama kıskandım!" diyerek içeri giren Karakedi'yle yanaklarımdaki ellerimle tüm yüzümü kapattım. Bu tepkime daha çok gülen Usta Fu artık elindekileri bırakmış kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Parmaklarımın arasından baktığımda Karakedi'nin bir ona bir de bana dönen yeşil gözleri bir süre sonra benimkilerde takıldı. Suratına haylaz bir sırıtış yavaşça yerleşti. "Marinette biraz fazla utangaç bir kız Usta. Yapma böyle şeyler." Bu sadece daha çok utanmama sebep olmuştu.

Derin bir nefes alıp kararlı bir şekilde ellerimi yüzümden çektim. "Utanmadım ben!"

"Yüzünde mavi gözlü bir domates var o zaman."

"Evet." diye direkt onaylamış ardından neyi onayladığımı fark edip paniklemiştim. "Ne?! Hayır!"

İkisinin kıkırtılarını bölen Usta Fu olmuştu. "Neden gelmiştin Karakedi?"

Karakedi'nin kaşları havalandı. "Kwamiler sizinle konuşmak istediler."

Karakedi'nin aksine Usta'nın kaşları çatılmıştı. "Marinette'le sen ilgilen." diyerek oturduğu yerden kalkmış, elindeki gazlı bezi de Karakedi'nin eline tutuşturup gitmişti.

Karakedi dağınık saçlarını daha da dağıtarak ayak ucuma oturdu. "Canın acırsa öpücükle affettirebilir miyim kendimi?"

"Hayır." dedim sakince. Sanki şu an Marinette değil de Uğurböceğiydim.

"Peki acımazsa öpücük ödülü alabilir miyim?"

Seslice nefesimi bıraktım. "Hayır, uslu bir kedi ol."

Mucize GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin