Kendimi parçalara ayırıp camdan rüzgara salmama son bir falandı bugün ya da direk kafama sıkmalıydım daha garanti bir çözümdü en azından Minseok'u beni görmezden gelme zahmetinden kurtarmış olurdum.
Aradan nereden baksanız 93283893302 gün geçmiş ama Minseok hala yüzüme bakmıyordu. Hani demiştim ya 'görünmez adam bile benim kadar görmezden gelinmemiştir' diye, heh işte ona çarpı iki ekleyin öyle bir görmezden gelmek bu güzelim suratımı. Hayır yani 'alt tarafı kafede beni saatlerce bekledin, ne bu havan' demek istersiniz ama kelimeleriniz boğazınıza düğüm olur ya, tam olarak böyle bir gün işte bugün.
Sabahın erken saatinde, yani bana göre erken saatinde bir duruşmaya gitmiş sonra kendimi tek başıma kafayı yememek için ofiste Jongin'in odasına attım. O kafasını dosyalarından kaldırmazken, mızmızlanarak dudaklarımı araladım.
"Jongin şu kafanı dosyalardan kaldırıp benimle ilgilenir misin? Her haltı yaptım ama bir bok olduğu yok, Min hala suratıma bakmıyor."
Kafası hala önündeki dosyalara gömülüyken üsten bir bakış attı bana doğru oflayarak konuşurken.
"Jongdae senin işin gücün yok mu ya? Geçmiş karşımdaki koltukta tembellik yapıyorsun."
"Benim işim Minseok kavruk herif ama o da suratıma bakmıyor. Bana yardım et Jongin, ne yapacağım?"
"Ya sen hep bir halt ye Jongin düzeltsin, ben neden hep senin kıçını toplamak mecburiyetindeyim Jongdae?"
NE DEMEK MECBURİYET, SEN ARKAŞLIĞIMIZI MECBURİYET OLARK MI GÖRÜYORSUN AYI KILIKLI HERİF?? Görüyorsunuz değil mi, kesinlikle ama kesinlikle ben abartmıyorum. Mecburiyet ne ya, çocukluk arkadaşıyız biz tabi ki kıçımı sen kurtaracaksın. Bak şimdi yumruğumu masaya vurup, kafanı koparmıyor muyum senin?
"Ama Jonginiii lütfen, bak senden güzel fikirler çıkarr.."
Evet evet hayalim masaya yumruğumu vurmakken, şu an da avuç içlerim yanaklarıma ve çeneme yaslı, başımı yana doğru eğmiş, dirseklerim masada gözlerimi kırpıştırarak Jongin'e yalvarıyordum. Hani şu hayaller - hayatlar muhabbeti var ya, işte tam olarak burada devreye giriyor.
Jongin ise bu tavrıma karşılık 'şimdi senin bana işin mi düştü pezevenk' bakışı atarak başını dosyalardan kaldırıp bana baktı ve keyifle sırıtarak arkasına yaslandı.
"Hani bir beynim olmadığını düşünüyordun ve hatta bundan emindin KJD!!!"
"KJD anandır, yani senden içeri Bayan Kim'den dışarı. Ayrıca senden iyi fikirler çıkması beynin olmadığı gerçeğini değiştirmiyor."
Yaaa işte gerçekler böyle acıdır Kim Jongin bey, tokat gibi çarpar surata ama konumuz bu değil.
Jongin tek kaşını kaldırarak mırıldandı.
"Öyle mi Jongdae?"
Şerefsiz herif işim düştü diye nasıl da keyifli, parmağında oynatıyor beni ama sana bunu sorarım KJ bey!!
"Yani şey Ehehe Jongin cici kuş."
Şimdilik köprüyü geçene kadar ayıya dayı yapacak bir şey yok SEN EN İYİSİSİN DAYICIK!!
Jongin ve ben bütün dava dosyalarını toparlayıp, olmayan kafalarımızı birleştirmiş ne yapabileceğimizi düşünürken, içeri dalan, kapı çalma adeti kesinlikle olmayan lüzumsuz herifle anca toplayabildiğimiz dikkatimiz tekrar dağılmıştı.
"Selam beyler, ben geldim. Beni özlediğinizi var sayıyorum."
Jongin ve ben içeri giren bedene 'ne işin var lan burada kerkenez herif' bakışı attık bir süre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkı harcamanın 80 yolu/chenmin
FanfictionArkadaşlar arasında iflah olmaz bir yavşak olduğum söylenir çoğu zaman. Tabi ki elimden geçenler arasında da tam bir şerefsiz olarak anılıyorum orası ayrı. Çok insan ve çok yol deniyormuşum sözde. Hayır şimdi ne alakası var diyeceğim yalan olacak, ç...