Dahlia şaşkınlıkla bana bakıyordu. Nasıl bir açıklama yapacağımı, olanların göründüğü gibi olmadığını ona nasıl inandıracağımı bilmiyordum.
"Se-senin burada ne işin var?"
Endişem, sesime de yansımıştı. Dahlia'nın bunu fark etmemesi imkansızdı. Bundan hoşlanıyordu. Benim zor durumda olmamdan zevk alıyordu.
Şapkasını kafasına geçirip bana doğru yürüyerek konuşmaya başladı.
"Bu ormanlığın piknik alanı olduğunu söylememe gerek var mı? Piknik yapmaya geldik. İnsanlar buraya piknik yapmak için gelirler. Fakat senin buraya o amaçla geldiğini sanmıyorum."
Şeytani sırıtışını yüzüne yerleştirmişti. Bu bir nevi 'Bittin.' demekti.
Yanıma oturup, kenarda duran üzümlerden birkaç tane alıp ağzına attı. Sakin görünüyordu ancak babamın yanına gittiği zaman bambaşka birine dönüşecekti.
Babam...
Bunu öğrenirse ben kesinlikle biterdim.
Elimi çaresizce Dahlia'nın kolunun üzerine yerleştirip yalvarmaya başladım.
"Lütfen bundan babama bahsetme. Ne istersen yaparım ama bunları babama anlatma. Lütfen..."
Izabel hâlâ kendine gelememiş, şaşkınlıkla Dahlia'ya bakıyordu. O da korkmuş ve gerilmişti.
Dahlia kaşlarını kaldırdı.
"Gerçekten mi? Ne istersem yapacak mısın?"
Başımı hızla sallayarak onu onayladım.
Ellerini birbirine sürtüp ayağa kalktı. Elbisesinin askısını düzelttikten sonra konuştu.
"O zaman şimdi benimle gel ve bu olanları ilerde yemek hazırlayan babana benim yerime sen anlat."
Gözlerim dolmaya başlamıştı. Bana yardım etmeyecekti, belliydi. Dahlia bana hiçbir zaman yardım etmemişti zaten. Aptalca davranıp ona yalvarmıştım.
Izabel sessizliği bozduğunda başımı ona çevirdim.
"Audrey'den yapamayacağı şeyler isteme. Ona bir kez olsun yardım etsen ölmezsin Dahlia. Sadece bir kez yardım edeceksin. Zor bir şey değil."
Dahlia dilini üst dişlerinde dolaştırıp bir süre düşündü.
"Tamam. Söylemeyeceğim." dedi.
Gülümsedim. "Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim."
Dahlia elini havaya kaldırdı.
"Yalnız tek bir şartla..."
"Ne şartı?" diye sordu Izabel.
"Bir daha görüşmeyeceksiniz ve Audrey eve geri dönecek."
"Eve dönmemi neden istiyorsun? Evde olmam seni sinirlendirmiyor mu?"
Ofladı.
"Soru sormayı bırakıp benim dediğimi yapacak mısın yoksa babana gördüklerimi anlatayım mı?"
Arkasını dönüp yürümeye yeltendiğinde hızla ayağa kalkıp kolunu tutarak onu durdurdum.
Izabel'e baktım. Vereceğim cevabı bekliyordu. Çok üzgündüm. Onu bir daha göremeden nasıl yaşayabilirdim? Onsuz bir yanım hep eksik kalacaktı. Kendimi aptal gibi hissedecektim.
Fakat Dahlia'nın dediğini yapmazsam...
Babam daha katıydı bu konuda. Daha sert tepkiler gösterirdi.
Izabel'e bakarak sessizce özür diledim. Sonrasında Dahlia'ya baktım.
"Tamam. Bir daha Izabel ile görüşmeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
E-Mail [gxg]
Teen FictionIzabel Lacombe yakın arkadaşı Carla ile bir restoranda buluşmak için sözleşir, ancak buluşma saatini akşam anlaşmayı planlarlar ve Izabel e-mail hesabından arkadaşı olduğunu düşündüğü başka bir Carla'ya mesaj atar. ♀+ ♀