Taehyung'un evi
20:29
Jeongguk iç geçirdi, sinirleniyordu. Taehyung bir saatten fazla süredir "amour" ile konuşuyordu. Esmer olan sızlanıp yüzünü arkadaşının yastığına bastırdı. Sonunda söylemeye cesaret edebildiği, hoşlantısının bir erkek arkadaşı olması hakkında amansız olmamaya çalışıyordu. Oğlanı bir haftadır tanıyordu ve bağlandığı için kendine lanet etmişti.
Jeongguk dudağını ısırdı. Taehyung'la sadece bir haftada yakınlaşmışlardı ve tıpkı bir aptal gibi Fransızla bir şansı olabileceğini düşünmüştü. Çok aptalım. Jeongguk telefonunu çıkartıp tekrar iç geçirdi. Taehyung'un bir erkek arkadaşı olmasına o kadar da sinirlenmemişti. Yalnızca sarışın çocuğun onu son bir saattir gözardı etmesini biraz kaba bulmuştu.
"Oui, oui! Je t'appelle demain. Promis. Oui, moi aussi. Je t'aime. Bisous, mon amour. (Tamam, tamam! Ben seni yarın ararım. Söz. Evet, ben de. Seni seviyorum. Öptüm, aşkım.)" dedi Taehyung odaya geri dönerken, ve telefonda öpücük sesleri çıkardı. Jeongguk söylediklerinden bir şey anlamasa da uyuz olmuştu. Taehyung ona bakıp mahçup bir ifadeyle gülümsedi.
"Görüşmem uzun sürdüğü için üzgünüm..." Sarışın olan ensesini kaşırken mırıldandı. "Arayan hum..." Taehyung Jeongguk'a bakarak, doğru kelimeleri aradı. "Bir arkadaşımdı, oui? Petit ami, biz Fransa'da böyle deriz!"
Jeongguk kalbinin tamamen erimesine karşın kızgın hissetti. "Erkek arkadaşımdı." Taehyung kare gülüşünü sundu. "Oh evet!"
Taehyung yatağa oturup, arkadaşına doğru yaklaştı. "İyi misin, Jeonggukie?" Jeongguk hafifçe gülümseyip onayladı. "Evet, evet, üzgünüm. Biraz yoruldum." Sarışın sırıttı ve Jeongguk'un yanaklarını çekiştirip, sıktı. "Trop chou (Çok tatlısın)!" diye çığırdı, gözleri gülümsemesi yüzünden kaybolmuştu. "O ne demek?" dedi Jeongguk, gözardı edilmesi yüzünden hissettiği sinir, olanlar sayesinde hızla kaybolmuştu.
"Bu çok tatlısın demek, oui? Tatlı olduğunu söylemek için tatlı bir manière (yol)."
"Yani kısacası, chou tatlı demek için tatlı bir yol?"
Taehyung birazcık başını sallayıp, gülümsemeden önce yoğunlaşmış gibiydi.
"Hadi giderek makarna yapalım!!" diye bağırdı, ve Jeongguk onu düzeltmekle uğraşmadı. Dil hataları da en az Taehyung'un aksanı kadar sevimliydi.
***
SOPA lisesi
07:59
pazartesi
"Selam benim kıymetli Jeongguk'um, bu güzel sabahta nasılsın?" Hoseok bağırıp, esmer olan okula girerken bir elini omzuna attı, her sabah olduğu gibi kulağında kulaklıkları ve yüzünde huysuz bir ifade vardı.
"Benden uzak dur, seni mutluluk yumağı. Saat saçmalıklarını dinlemek için çok erken."
"Amanın Jeonggukie, niye bana karşı berbatsın?" Hoseok sızlanıp, tüm vücudunu Jeongguk'a sararak, dudağını büzmüş, tuhaf bir ifade yapmıştı. "Bırak beni!" Jeongguk birazcık kıkırdayarak bağırdı. Büyük olan gülerek çekildi, iki arkadaş birlikte okulun esas binasına doğru yürüdüler.
"Bonjour (Günaydın)!" Neşeli bir ses arkalarından çığırdı. Jeongguk'un kalbi tekledi. "Bonjour, TaeTae!" Hoseok neredeyse bağırmıştı. En küçükleri utançla gülümseyip hoşlantısına ufak bir bonjour mırıldandı. Grup arkadaşları günaydınlaşmayı her daim Fransızca yaparak yeni sınıf arkadaşlarını memnun etmekte karar kılmışlardı. Ve bu kesinlikle Jeongguk'un fikri değildi.
Taehyung onlara gülümseyip yanlarına gitti, ilk önce Hoseok'un iki yanağını, ardından da Jeongguk'un iki yanağını öptü. Fransız ne zaman bunu yapsa esmer olan tamamen kızarıyordu, hem de Fransızların böyle selamlaştığını bilmesine rağmen.
Üç arkadaş birlikte koridorda yürüyordu, ardından Hoseok dersi olduğundan Yoongi'nin yanına giderek, Jeongguk ve Taehyung'u başbaşa bıraktı. Sarışın sevinçle sohbet ediyor, Jeongguk ise konstantre olup arkadaşının dediği her şeyi anlamaya çalışıyordu.
Konuşurken Taehyung'un dudaklarına baktığında, Jeongguk Fransızın tekrar yanaklarını öpmesi için ertesi sabahı bekleyemeyeceğini düşünmüştü.
-
hikayenin orjinalinde Taehyung ingilizce konuşamadığından dilimize uyarlamaya çalışıyorum, umarım göze batmıyordur.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
frenchie. [tr]
Fanfiction※【taekook】 jeongguk'un kalbi yeni çocuğun fransız aksanına karşı eriyordu. ©brattytae. [turkish translation]