Jungkook'un mutfaktan getirdiği suyu yudumlayıp boş bardağı masaya bıraktım. Yüzüne bakmaya korkuyordum. Dünyadaki hayatım yeterince anormal değilmiş gibi uzayda da tuhaflıklar peşimi bırakmıyordu, yanıbaşımda bir cyborgla uzayda oturuyordum.
"Güzel dizayn etmişsin." dedi Jungkook etrafına bakınarak. Şaşırarak Jungkook'a baktım,
"Teşekkür ederim?" Bir süre konuşmadan oturunca aramızdaki sessizlik rahatsız etmeye başlamıştı. Dayanamayarak sordum,
"O neydi?" Jungkook'un donuk bakışları gözlerimi buldu,
"Benim gibi bir cyborg'du."
"Yani yarı insandı!" Yarısı insansa bu da bir cinayet olmuyor muydu?
Jungkook dümdüz bakışlarıyla bana bakmaya devam ederken başını hafifçe eğdi ve öne eğilerek yüzüme yaklaştı,
"Sakin olmalısın, kalp atış hızın yükseliyor." Birden sinirlenip ayağa kalktım,
"Nasıl sakin olabilirim? S-sen..birini...öldürdün—"
"Öldürdüğüm bir cyborg'tu ama hiçbir şey hissetmedi.." diyip ayağa fırladı Jungkook, sonra da bileğimden tutup beni yeniden oturttu, "..bak...o tamamen robotlaşmıştı."
"Bu..nasıl olabilir?" dedim şaşkınlıkla ama Jungkook sorumu duymazlıktan geldi,
"Ne işin vardı orada?" diye sordu robotsu bir soğuk kanlılıkla, "..ortalama bir insana göre fazla cesur değil misin?"
Öyleydim. Aslında cesur bir insan değildim ama neden böyle bir aptallık yapmıştım bilmiyordum. Yine de Jungkook'a karşı gelmek için ayağa kalktım,
"Bu seni hiç ilgilendirmez. Şimdi gider misin?" diyip kapıyı gösterdim. Jungkook'un gözleri önce elimi takip ederek kapıya döndü sonra da yeniden bana baktı,
"Konuyu geçiştirmeye çalışıyorsun, anlıyorum." dedi ve ayağa kalktı, "..vücudun 22 saattir uykusuz. Eğer şimdi uyursan sabahki sağlık kontrolüne yetişmek üzere uyanabilirsin." dedi arkasını döndü,
"Uyuz.." diye mırıldandım kendi kendime. O sırada Jungkook birden durdu ve arkasını döndü,
"Ve çok susuzsun. Yatmadan önce en az 1 lt su içmeye çalış." Beni duymadığı için rahatladım ve Jungkook'un peşinden gidip kapıyı açtım. Jungkook hiçbir şey söylemeden evden çıktığında son bir kez daha baktı ve mekanik bir ifadeyle gülümsedi,
"Seni duydum."
................................................
Gözümü açtım ve odama dolan ışığın acısı yüzünden gözlerimi ovuşturdum. O sırada evimin kapısı çalınca birden durdum ve etrafıma bakındım, neredeydim ben?
Hemen yerimden fırladım, Namjoon bizi sağlık kontrolüne götürmek için gelecekti ve ben büyük ihtimalle geç kalmıştım. Hemen banyoya girip saçımı ve üstümü düzeltip kapıyı açtım, Namjoon tam da tahmin ettiğim üzere karşımda duruyordu.
"Geç kaldın, biliyorum. İlk gün hep böyle olur. Hemen hazırlan.." dedi ve geri çekilip apartmanın içinde bağırdı, "..çıkmak için 10 dakikanız var."
Üstünkörü bir şekilde hazırlandıktan sonra Namjoon'un peşinde yola çıkmıştım. Namjoon sanki bir turist rehberiymiş gibi etrafı anlatarak yürüyordu. Sonunda beyaz kubbeli binadan içeri girdiğimizde derin bir sessizliğe büründü ve çıkacağımız kata kadar konuşmadı.
"Bütün taramalar bu odalarda yapılacak." dedi Namjoon ilerideki kabin gibi odaları gösterirken, "..tek tek girmenize gerek yok. Burada 20 kişi aynı anda tedavi görebiliyor." Anladığımı belirten bir şekilde kafamı salladıktan sonra Namjoon'un gösterdiği kabine girdim ve beklemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] nebula » jungri
Fanfiction"Milyonlarca uzay yılı uzakta olsan bile yanımda olmanı istiyorum.." dedi Jungkook. Sonra da yorgun gözleriyle gözlerime baktı, "..insanlar buna 'Aşk'mı diyor?" Tür: Robot!au Yeri x Jungkook ✐02.09.2018 ✎16.10.2018 #1 - jungri /25.01.2020/