Bölüm 12

600 60 12
                                    

Ve birlikte, binbir parçaya bölünen sonsuzluğa atladık..

Jungkook'un bedenine sıkıca sarıldım ve boynumu boynuna gömdüm. Belimdeki elinin gittikçe sıkılaştığını hissediyordum. Beni korumak için gereken her şeyi yapıyordu.

Yere yaklaştığımızı anladığımda sert bir düşüş bekleyerek gözlerimi sımsıkı kapattım ama Jungkook benim yükümü de üstlenmişti. Sırtının üstüne düştüğü anda iç çekince gözlerimi açtım, yerdeydik ve yaşıyorduk.

"Jungkook! İyi misin!?" Gözlerimi dehşetle açmış Jungkook'un cevabını bekliyordum. Jungkook ise konuşmak yerine silik bir şekilde gülümsedi ve beni kucağına alıp ayağa kalktı,

"Gitmeliyiz."

"Yürüyebilirim, iyiyim." diyip itiraz ettiğim sırada Jungkook'un gözleri bana döndü. Sonra da tek kelime etmeden koşmaya başladı.

Erişim ağını kapattıkları için ikimiz de sadece "insan" gücümüzden faydalanabiliyorduk. Bu yüzden de hızlı koşamıyordu. Kafamı kaldırıp Jungkook'un omzunun üstünden arkamıza baktım, geliyorlardı. Hemen başımı Jungkook'un omzuna dayadım ve hızını düşürmemek için boynuna sıkıca sarıldım.

"Sakın korkma..ikimizin yüzünü de hala bilmiyorlar. Onlar fark etmeden dışarı çıkıp çadıra varacağız, tamam mı? Kim olduğumuzu asla bilemeyecekler." dedi Jungkook beni daha da sıkıca tutarak.

"Kendim için korkmuyorum." dedim birden ama sonra ne dediğimin farkına varıp kafamı yeniden Jungkook'un omzuna gömdüm.

İçimden yakalanmamak için dua ederken Jungkook büyük bir özenle saklanarak koşmaya devam ediyordu. Korkudan ölmek üzereydim. Kendim için değil ama sımsıkı sarıldığım adam için korkuyordum. Hepsi benim yüzümden olmuştu. Eğer onun benimle gelmesini engelleyebilseydim—

Tellerin tanıdık sesini duyunca kafamı kaldırdım, Jungkook dediği gibi saklanmayı başarmış ve kimselere yakalanmadan diğer tarafa geçmeyi başarmıştı.

"Kurtulduk!" diyip gülümsedim Jungkook'un gözlerine bakarken. Jungkook tek kaşını kaldırıp bana döndü,

"Yoksa şüphen mi vardı?"

"Ah..asla."

Tehlikeyi atlattığımıza ikna olduğumuzda Jungkook beni yere indirdi ama daha bir adım atamadan yeniden elimden tuttu,

"Yaralanmışsın. Daha önce fark etmeliydim."

Şaşırmıştım. Başımı çevirip üstüme baktım. Kırık cam parçaları yüzünden kollarım ve bacaklarımda kesikler vardı ama hiçbir şey hissetmiyordum.

"Adrenalin.." diye mırıldandım kendi kendime. Jungkook parmaklarını parmaklarıma kenetledikten sonra benimle beraber yürümeye başladı.

"Bir şeyler yapmak zorundayız." dedi bana dönmeden.

"Diğerlerine söyleyecek miyiz?"

"Bu onları da ilgilendiren bir şey. Söylemek zorundayız ama eğer bizi ele vermeye kalkarlarsa.." diyip duraksadı. Cümlesinin sonunu merak ediyordum, beklemeden sordum,

"Ne olur? Bizi ele vermek isterlerse?"

"Onları öldürürüm."

"Ne!?" Kocaman açtığım gözlerle Jungkook'a döndüm. Şaka yapıyor olmalıydı. İnsanlara zarar verecek biri değildi, kesinlikle şaka yapıyordu.

"Ciddi değilsin değil mi?"

Jungkook sorumu duyunca durdu ve bana dönüp yüzüme doğru eğildi. Jungkook'un yüzü yüzüme yaklaştıkça yanıyordum. Bu ani yakınlaşma ürkütmüştü. Gözlerim dudaklarına kaydığında zorla yutkundum ve geri adım atmak için kendimi hazırladım ama o sırada Jungkook kafasını hızla kaldırıp etrafa bakındı,

[✓] nebula » jungriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin