Jungkook'un kollarından ayrıldığımda beni bütün saflığıyla izleyen bir çift gözle karşılaşmıştım. Jungkook beni merakla izledikten sonra ellerini yanaklarıma koydu,
"Sanırım ateşin var. Enfeksiyon taraması yapmamı ister misin? Yoksa kendin mi yaparsın?"
"B-ben.."
Oh!! Kızarmış olmalıyım!
Jungkook'un ellerini yüzümden çekip ayağa fırladım, "B-ben iyiyim. Teşekkürler." dedim hızlıca. Sonra da arkamı dönüp çadırın diğer tarafında oturan Seulgi ve Jimin'in yanına gittim.
Yanlarına geldiğimi anladıklarında Seulgi, Jimin'in omzunda olan kolunu çekti ve sandalyesine yaslandı,
"Bir sorun mu var?" Reddederek kafamı salladım,
"Hayır. Sadece bir şeyi merak ediyordum.." dedim çekinerek, "..burası..hep böyle mi?" Bir yandan da Jungkook'un bana doğru yaklaşan adımlarını dinliyordum. Kalp atışlarımı sakin tutmaya çalışarak Jimin'le Seulgi'ye odaklandım.
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Jimin kaşlarını çatarak.
"Yani..sürekli geliyorlar mı? Yozlaşmışlar."
Jimin derin bir nefes aldı ve göz ucuyla Seulgi'ye bakıp konuştu, "Bazen. Sanırım. Bilmem—"
"Bu veriler çok tutarsız." Jungkook'un nefesini ensemde hissettiğim anda sıçradım ve arkamı döndüm. Jungkook gözünün önünde, sadece kendisinin gördüğü ekranı bir süre inceledikten tekrar Jimin'e döndü,
"En son dört gün önce yedi tane Yozlaşmış imha etmişsiniz. Bugün öldürülenlerle birlikte bu ay 54 Yozlaşmış imha edilmiş—"
"Bir ayda 54 Yozlaşmış mı?!" diye bağırdım birden, "..30 günde 54 robot mu öldürdüler yani?"
"Robot oldukları için ölmüş sayılmaz—"
"Her neyse! Ne demek istediğimi biliyorsun!" Delirmek üzereydim. Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Aklım almıyordu. Eğer burada bir ay kalacaksam bu kadar Yozlaşmış öldürme ihtimalim mi vardı yani?
Kafamı birden kaldırdım, "Ben..b-ben yapamam."
"Neyi yapamazsın?" Arkamı döndüm. Jennie elindeki silahlarını belindeki kemerine sıkıştırdıktan sonra elindeki eldivenleri çıkarmaya başladı, "..evet?" diye sordu yeniden bana dönerek, "..neyi yapamazsın?"
"Burada insanları—hayır, robotları imha etmeye devam edemem. Üzgünüm. Ben..gidiyorum."
Çadırdan çıkana kadar birilerinin beni durduracağını düşünmüştüm ama belli ki çok yanılmıştım. Peşimden Jungkook bile gelmemişti. İtiraz bile etmemişti ki..
Aptalsın Yeri! Seni durduracağını mı sanmıştın?
Kalbim acıyordu. Gerçekten aptal olmalıydım. Neden ilk kez aşık olmuş gibi davranıyordum ki? Buraya sadece para kazanmak için gelmiştim.
Güvenli alana girmek için tel örgülerden de geçtikten sonra saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırıp adımlarımı hızlandırdım. Nereye itiraz etmem gerekiyorsa, ne belgesi doldurmam gerekiyorsa dolduracaktım ama o lanet çadıra bir daha dönmeyecektim.
"Artık durman gerekmiyor mu sence de?" Beyaz kubbeli binaya girmek üzereyken bir el beni çekip durdurdu.
"J-Jungkook?"
"Seni dinleyeceklerini mi sanıyorsun? Protokol numaranı söyledikleri anda beynin senin kontrolünden çıkacak, sen de biliyorsun."
Biliyorum. Ama başka çarem yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] nebula » jungri
Fanfiction"Milyonlarca uzay yılı uzakta olsan bile yanımda olmanı istiyorum.." dedi Jungkook. Sonra da yorgun gözleriyle gözlerime baktı, "..insanlar buna 'Aşk'mı diyor?" Tür: Robot!au Yeri x Jungkook ✐02.09.2018 ✎16.10.2018 #1 - jungri /25.01.2020/