Y/N: multimedya'da yine çok sevdiğim bir şarkı :")
.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.
Jungkook önce avuçlarındaki silahlara sonra da bana dönüp baktı, "Dikkatli ol Yeri!" dedi ve dışarı koşan Jimin'in peşinden çıktı.
Boğazıma düğümlenen nefesimi düzenlemek için kenara çekildim ve derin nefesler almaya çalıştım. O sırada önümden koşarak geçen Seulgi beni görünce birden duraksadı,
"Hey! Yeri! Tut!" Bir refleksle Seulgi'nin bana attığı şeyi tuttum. Elimdeki şeyin ağırlığıyla sarsılınca şaşırarak elimi açtım, simsiyah bir silah bana bakıyordu.
"Nasıl kullanılacağını biliyor musun?" diye bağırdı Seulgi kahküllerini geriye atarak.
Jungkook neredeydi? Neden yanımda değildi? Lanet!
"B-bilmiyorum."
Seulgi kafasını sinirle salladı, "O zaman öğren!" dedi başımı işaret ederek. Ne demek istediğini biliyordum. Bu yüzden de gözlerimi sıkıca kapattım ve ağa bağlanıp aradım: Silah nasıl kullanılır?
Bütün bilgileri saniyeler içinde okuyup öğrendikten sonra çadırdan koşarak çıktım. Her yer "Yozlaşmışlar" diye adlandırdıkları robotlarla doluydu. Silah sesleri, bozuk mekanik seslere karışıyordu. Çok korkuyordum. Gözlerim anında Jungkook'u aramaya başlamıştı. İleride, onu bir robotla boğuşurken gördüğüm anda ciğerlerimi sonuna kadar doldurup olanca gücümle bağırdım,
"Jungkook!" Jungkook'un beni duyduğunu biliyordum ama üstüne çıkıp onu boğmaya çalışan robotun altında kıvranmaktan başka bir şey yapamıyordu. Elimdeki silahı avuçlarım acıyana kadar sıkıca kavradım,
"Tanrım..Tanrım.."
Delirmek üzereydim. Yardım etmek için koşmak istiyordum ama çok korkuyordum. Burası sanki cehennemden bir sahne gibiydi.
Sonunda dudağımı sertçe ısırdım ve avazım çıktığı kadar bağırarak koşmaya başladım. Gözyaşlarım ve çığlıklarım büyük bir tezatlık oluşturuyordu. Sanki bir savaşın ortasındaymış gibi koşuyordum. Canım pahasına koşuyordum, çünkü Jungkook gözümün önünde ölüyordu.
O sırada karşıma çıkan Yozlaşmış yüzünden birden durdum. Yutkundum ve elimdeki silahımı yüzüne doğrulttum,
"Yaklaşma!"
Ama Yozlaşmış beni dinlemiyordu. Yavaş yavaş bana doğru geldikçe adımlarımı geriye atmak zorunda kalıyordum. Aynı bir insan gibiydi, gözlerimin içine bakıyordu. Onun da bir ailesi olmalıydı. Çok yaşlı görünmüyordu, belki de işe yeni başlamıştı. Sonra da bir sebepten buraya gelmişti. Belki de benim gibi paraya ihtiyacı vardı.
"Gelme diyorum!" diye bağırdım bir kez daha. Tehdit etmek için silahımı ona doğru salladım ama bir zombiden farkı yoktu.
"Vursana!" diye bağırdı Jennie o sırada, "NE DURUYORSUN VURSANA!" dedi ve koşarak ilerideki robotlarla dövüşmeye başladı.
Hıçkırıklarımda boğulurken parmağımı tetiğe koydum, ve tek gözümle nişan aldım. Tetiğe yaptığım baskıyla patlayan silah bütün ormanlık alanı inleten bir gürültüyle karşımdaki robotun alnının ortasında bir delik açmıştı. Robot vurulmanın etkisiyle sertçe sarsıldı ve sırt üstü bir şekilde düştü. Bir damla bile kan yoktu.
Gözyaşlarımı hızlıca silip kafamı çevirdim ve Jungkook'a baktım, artık hareket etmiyordu. Boğazım panikle kurumuştu bir anda. Hiç düşünmeden koşmaya başladım, önüme düşen saçlarımı kabaca çektim.
Jungkook'un yanına ulaştığımda onu boğmaya çalışan robotlardan birisi geldiğimi gördü ve ayağa kalktı. Tam bana ateş etmek üzereyken silahımı kaldırdım ve hiç tereddüt etemden ateş ettim.
Önümde sadece bir robot kalmıştı. Hala Jungkook'la uğraştığı için beni fark etmemişti bile. Bütün gücümle sertçe tekme attım ve onu Jungkook'un üstünden çektim. Gittikçe güçleniyor olmalıydım.
Yozlaşmış, aldığı darbeyle afallasa da hemen toparlandı ve ayağa kalkmaya çalıştı. Ama ona bu fırsatı vermeyecektim, hemen nişan aldım ve biraz öncekiler gibi onu da vurup imha ettim.
Kendime inanamıyordum. Yaptıklarıma inanamıyordum. Nefes almak için kendimi zorlarken hemen yere çöktüm ve Jungkook'un başına oturdum,
"Jungkook! Jungkook iyi misin?" Bir yandan da yanaklarına hafifçe vuruyordum. Nabzının attığını ve nefes aldığını biliyordum, panik yapmama gerek yoktu ama kendimi sakinleştiremiyordum.
Ağlıyordum. Susmak için dudaklarımı ısırdım, "Jungkook.." dedim sessizce.
Sadece bayıldı! Neden ağlıyorsun?!
"Y-Yeri?"
"Benim Jungkook! Benim, Yeri. İyi misin?" Jungkook gözlerini açtıktan sonra birkaç defa öksürdü,
"İyiyim." Hemen kalkmasına yardım ettim kolunu boynuma atarak kendime dayadım.
"Yaralanmadınız değil mi?" Jimin'in sesiyle kendime gelmiştim bir anda. Kafamı kaldırıp etrafıma bakındım, bütün Yozlaşmışlar imha edilmişti.
"İyiyiz. Ciddi bir şey yok." dedi Jungkook yorgun bir sesle. Onu çadıra taşıdığımda Jimin'in gösterdiği yatağa yatırdım ve hemen kemik taraması yaptım. Birkaç zedelenmeden başka hiçbir şey yoktu.
"Kırık yok." dedim Jungkook'a ama gözlerine bakamıyordum. Bunu Jungkook da anlamış olmalıydı ki bileğimden sıkıca tuttu,
"Neyin var?"
"Hiçbir şey."
"Yeri.." Birden bakışlarımı Jungkook'a çevirdim ve fısıldadım, "Çok korktum." Jungkook'un çatık kaşları birden yumuşadı sonra da güldü,
"Başlarda öyle olur. Ölmekten korkarsın ama—
"Kendim için değil aptal! Senin için!" diye bağırdım. Jungkook afallamıştı, "o" şeklinde açtığı dudakları aralanmıştı. Ağlamamak için yutkunup devam ettim,
"Ölmediğini biliyordum ama yine de..lanet olsun..yine de çok korktum." Sonunda gözyaşlarım süzülmeye başlamıştı.
Başımı eğmiş ağlarken Jungkook tuttuğu bileğimden çekti ve beni yatağına oturtup sıkıca sarıldı,
"Ne hissettiğini biliyorum. Ben de senin için çok korktum. Ama iyiyim, sen de iyisin. Birlikteyken hep iyi olacağız Yeri, söz veriyorum."
Birlikteyken.
İçimde yayılan o sıcak ve güzel hissin etkisiyle başımı Jungkook'un boynuna gömdüm. Ne kadar da aptaldım.
Tanrım! Kabul etmek istemiyordum ama önümdeki gerçeği de gözardı edemiyordum.
Çünkü bir robota aşık oluyordum..
.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.
Yeri'den itiraf zamanı 😭
Sanırım Yeri'yle beraber hepimiz aşık oluyoruz ❤️ Yeni bölümü nasıl buldunuz? Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın 😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] nebula » jungri
Fanfiction"Milyonlarca uzay yılı uzakta olsan bile yanımda olmanı istiyorum.." dedi Jungkook. Sonra da yorgun gözleriyle gözlerime baktı, "..insanlar buna 'Aşk'mı diyor?" Tür: Robot!au Yeri x Jungkook ✐02.09.2018 ✎16.10.2018 #1 - jungri /25.01.2020/