Beynim dakikalar sonra sonunda olayı kavrayabildiğinde yüz ifademi bozmadan fısıldamıştım. "Sen... Delisin." Biliyordu, benim kadar o da biliyordu deli olduğunu. Gülüşünü bozmamış, dudaklarımızı birleştirmeden önce benim ses tonumda -sakince- fısıldamıştı.
"Belki. Fakat bir delinin yanından ayrılmadığına göre bunu seviyorsun." Öpücük yeniden derinleşmeye başladığında çıplaklıktan faydalanmıştım; ellerim kalçalarını bulmuştu ancak daha ilerisine gitmeme izin vermemişti.
Hızlıca kaldığı dairenin duşunu kullanmıştı, sonra da ben kullanmıştım ve aynı anda bulunduğumuz yerden çıkmıştık.
O günün akşamı Katsuki ile barda yine karşılaşmıştık, gözlerimiz birkaç saniye buluştu ancak hemen ardından bakışmayı kesip yanındaki adama döndü. Beraber içki içip sohbet ediyorlardı ve Katsuki beni görmemiş gibi davranıyordu. Yanına gitmemiştim çünkü darılmıştım ona.
Bulundukları yerin birkaç sandalye yanına oturup kafamı dağıtmak için ağır içkilere gömülmüştüm. Gece ilerliyor ve saatin yelkovanı ile akrebi sürekli dönüyorken barda bir boşalma olmuştu ve her şey daha da yoğunlaşmıştı sanki.
Adamın Katsuki'yi öpüşüne tanık olmuştum, sesimi çıkaramamıştım doğal olarak. Barın renkli ışıkları, sarı ve göz alıcı saç tellerinde kendisini belli ederken adamın eli, tişörtünün içini bulmuştu; yutkunamadığımı hissettim. Daha sonra yalpalanarak bardan çıkışlarını izlemiştim -midem ve kalbim başta olmak üzere- iç organlarımdaki ağrı artarken ve bu his, rahatsız edici olduğu kadar da sinir bozucuydu.
Bardan çıktığımız ve seviştiğimiz gece de böyle bir görüntü mü bırakmıştık arkamızda? Nefret etmiştim çünkü.
Midem kasılmış ve bulanmıştı, fazla içtiğim için böyle olduğu sonucuna varmıştım. Onunla fazla yakın temas kurduğum ve onunla beraber oldum diye onu kıskanacak değildim ya. Yakut gözlerinde korku kadar zevk de barındıran bir ölüm meleği, Katsuki.
Ertesi sabah felaket kötü geçen bir iş günüydü benim için. İşte sergilediğim dalgınlık ve dikkatsizlik yüzünden şirketten son zamanlarda sürekli uyarı alıyordum ve sonunda çıkarılmıştım işte. Son maaşımı da aldığımda bunu sorun edemeyecek kadar yıpranmış ve yıkılmıştım. Nedenini Katsuki'ye bağlayamıyordum.
Borçlarım zamanla artış göstermeye başlamasına rağmen içkiden uzaklaşmamış, daha da gömülmüştüm.
Bir umutla barda Katsuki'nin benim tarafıma bakmasını bekliyor, ve nefesini yeniden tenimde hissetmeyi arzuluyordum. Ölüm meleğiymiş, başta içimden "kıçımın meleği!" dediğim adam beni içten içe öldürüyordu işte.
Ve bir başka gün şaşırtıcı derece de yanımdaki sandalyeye oturmuştu. Bana dönmemiş, ben ona baktığımda gözlerini yumup dudaklarını dişlemişti. Çökmüş göz altı torbalarım ve yorgun ifademle ona görünmek istemesem de ona doyasıya bakmak istiyordum.
Lakin beklediğim onca dakikanın ardından toparlamaya çalıştığı kelimeleri sunamamış, yanımdan kalkmıştı ve bardan çıkmıştı arkasında şişeyi kafasına diken bir ben bırakarak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Breath Of Death║KiriBaku
FanfictionBakugou Katsuki, elini kana bulamayan bir ölüm meleğiydi. |ağustos 2018|