3 "Sound of the rain"

242 33 6
                                    

Okuyorsunuz ama vote vermiyorsunuz, yorum yapmıyorsunuz oysa iki saniyenizi bile almayan şeyler bunlar...
Klbm krlyr zlmlr

Zico - Soulmate (feat. IU)

🌂

Odamdan çıktığımda annemin verdiği havlu ile saçlarını iyice kurulamış olan Shinae'yi fark ettim. Annem ise sessiz ve sakin bir şekilde yanıma gelmişti.

"Neler dönüyor burada açıjlar mısın?" fısıldamıştı. Sanki Shinae duyabilirmiş gibi.

"Tanrı aşkına, anne!" dedim kaşlarımı hafifçe çatarak.

"Anlatacak mısın? Kız zaten hiç konuşmuyor ne desem kafasını sallayıp gülüyor!" annem beni iplemiyor ve kendince saçma şeyler söylemeye devam ediyordu.

"Anne seninle iletişim kuramaz çünkü o duyamıyor."

"Efendim?" sonunda annem kendi kendine konuşmayı bırakabilmişti.

"Duydun, ayrıca patronumun kızı. Zor durumdaydı ve öylece bırakamazdım onu."

"Ah, anlıyorum. Pekala işe geç kalmak istemezsin değil mi? Şemsiyenizi alın ve yola çıkın."

Anneme kafa sallayıp ve Shinae'nin yanına ilerlemek adına bir girişimde bulundum ama o sırada kolumu kavrayan eller ile tekrar anneme döndüm.

"Bizi utandıracak bir şey yapma, Renjun."

"Endişelenme, benimle iyi olacak." tekrar zoraki bir şekilde gülümserken ellerini kolumdan indirdim.

Annem bizi uğurlamadan önce şemsiyeyi elime aldım ve dışarı çıktım. Shinae ise beni takip ediyordu, annem bana şaşkın bir şekilde bakarken neye baktığını anlayamamıştım ama sonra umursamayıp kapıyı kapattı. Shinae'ye döndüğümde ise yanaklarından tutun, kulaklarına kadar kızarmıştı. Cidden neler dönüyor anlayamıyordum.

Önümdeki bedenin sahibi benimle gözgöze gelmekten kaçınıp, bakışlarını elime indirdiğinde baktığı yere baktım. Şimdi anlıyordum. Bir tane şemsiye almıştım salak gibi, üstelik ikimize anca yeterdi. Onun rahatsız olacağını düşünerek tekrar kapıya yöneleceğim sırada kolumu saran ince parmaklar beni durdurdu. Bugün herkesin beni durdurma gibi bir derdi vardı sanırım.

İki kere omzumu patpatlayınca, bunu sorun etmediğini fark ettim. Fazla üstelemedim, sonuçta biraz daha oyalanacak olursak geç kalabilirdik ve annemi habire rahatsız etmekte olmazdı. Başka bir nedeni yoktu.

Ben önde, birlikte apartmanın iri merdivenlerini indik. Demir kapıyı tutup kendime çektim ve yağmur sesi kulaklarıma doldu, toprak kokmaya başlamıştı bile.

Huzur doluydu.

Şemsiyeyi açıp, Shinae'ye baktım o ise sessizce yanıma geldi. Birlikte yanyana adımlamaya başlarken, dışarıda kalan omzunun ıslanmaya başladığını fark ettim. Şemsiyeyi çaktırmadan ona doğru tutmaya başlamıştım. Mükemmel genişlikteki omuzlarımdan dışta kalanı ıslanıyordu ama yapacak bir şeyim yoktu.

Shinae, koluma girince bir-iki saniyelik hızlı "ne oluyor lan?" moduna girsem bile çaktırmadım. Yakınlaşmıştık ve artık omzum ıslanmıyordu, ona baktığımda ise avcumu açmakla meşguldü. Çocuk gibiydi ve tıpkı yağmur gibi huzur veriyordu. Ama ona karşı garip bir şeyler besliyordum, romantik anlamda değil. Daha çok... sorumluluk?

Avcumun içine bir şeyler yazmaya başlayınca, bu duruma iyice odaklanmıştım daha doğrusu, odaklanmaya çalışmıştım.

"Toprak kokusu çok güzel~"

voice; renjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin