▷Ed Sheeran - Photograph
Seninle olan ilk karşılaşmamızda, seni incitebilecek olmaktan çok korkmuştum. Öyle ince, narin ve savunmasız görünüyordun ki, seni kırmaktan deli gibi korkmuştum. İlk andan beridir ben seni kendime bir görev edinmiştim sanki. İçten içe bir yerlerde hep seni korumayı üstlenmiş gibiydim.
Zamanla bu koruma içgüdümün, sorumluluk duygularımın aşka dönüşeceğini tahmin etmem gerekirdi. Ama ne biliyor musun? Ben zaten sana aşık olmayı istemiştim, her ne kadar duygularımı reddedersem edeyim.
Ve sonuç olarak seni kurtardım. Doğrusu, bununla övünmek istiyorum ve yaralanmama değdi bence. Senin uğruna razıydım ben her şeye.
Bu yolun sonunda ne olacak bilmiyorum, nereye gidiyoruz bilmiyorum. Sadece üstü açık arabamızda, güneş batarken, sen ve ben bizim için yapılmış olan asfalt yolda ilerliyoruz. Çok hızlı değiliz ya da yavaş.
Manzaranın keyfini çıkaracak yavaşız ve saçlarımızın rüzgarda dans edebileceği kadar hızlı.
En önemlisi ise, bu sadece bizim zamanımız, bize ait olan özel bir anı.
🌻
"Senin yanında kalmak istedim ama izin vermediler..." ellerini asıl bir yüz ile indiren Shinae'ye güldüm.
"Böylesi çok daha iyi oldu." bu sefer işaretleri bitirip, ellerini indiren ben olmuştum. Çok zamanımın yoktu sanırım, umarım kaçtığımı fark etmezlerdi.
"Hastaneden kaçmamalıydın!" sinirli görünüyordu. "Ya ciddi bir şey varsa?"
Gözlerimi devirmiştim, hadi ama! En fazla ne olabilirdi? "Ben harikayım, endişelenecek bir şey yok onlar yalnızca emin olmak istedi." işaret diline iyice alışmıştım.
Shinae'ye baktığımda gülümsedi ve önüne döndü. Üstünde durduğumuz, uzun olmayan köprünün altından akıp-giden nehire yansıyan aya dikti gözlerini. Bir süre işaretleri kullanmadan, sakince manzaraya baktık. İlk defa böyle şeyler oluyordu, ilk defa böyle bir kızı sevmiştim. Genelde sevgililerim ile oturup bira içip, sarhoş olan o tiplerdendim ve bu tarz şeyler benim için alışılmadıktı. Ama bir şey tercih etmem gerekirse, bunu seçerdim. Bu güzel anı her şeye tercih edebilirdim.
Bir süre sonra içimi bir merak kaplamıştı. Acaba nasıl bir sesi vardı? Merak ediyordum ama bu hassas konuda ona soru sormam ne kadar mantıklı olurdu bilmiyordum. Omzuma yayılan sıcaklık ile gözlerimi nehirden ayırıp Shinae'ye döndüm.
"Aklına takılan bir şey mi var?" Bana yöneltilen bu soru ile affallamamı engelleyememiştim. Beni mi okuyordu yoksa bana mı öyle geliyordu?
"Ben," durup düşündüm. Nasıl söyleyecektim? O bebekliğinden beridir duyamıyordu. Ses çıkarma için eğitim aldığını Jeno'dan öğrenmiştim ama hiç duymaya fırsatım olmamıştı. Shinae'nin bu konulara pek girmek istemediğini hissediyor gibiydim. Ses çıkarma eğitimleri yıllar sonra sonuç vermeye başlasa bile o kendi sesinin nasıl bir şey olduğunu asla bilemeyecekti. Konu o olduğunda aşırı dikkatli olmaya çalışıyordum. Gülümsediğinde sanırım yine beni okumuş ve bu merakımın sebebini çözdüğünü anlamıştım.
Lakin tek bir şey dahi olmamıştı. Tekrar sakinlik çökerken üstümüze bu sorumun cevabını öğrenme isteğimi rafa kaldırdım ve anın tadını çıkarmaya çalıştım.
"R-Reğdun!.." duyduğum o melodik ses ile nefesim kesildi, gözlerim irileşti, kalbim hızla kan pompalamaya başladı, akrep ve yelkovan hareketini kesti, vücudumu bir alev sardı. Bu denli etkilenmeyi beklemiyordum, onun ismimi telaffuz etmeye çalışmasını beklemiyordum. Doğru yapamamıştı ama, elinden gelenin en iyisi için çabalamıştı. Ona sakinca döndüğümde gözlerini sımsıkı kapatmış ve köşesine sinmiş bir şekildeydi.
Yanakları kıpkırmızıydı, çok utanıyordu. Utanırken bile güzeldi ve ne yalan söyleyeyim, sesi beklediğim gibi değildi. Hayalini kuramayacağım kadar kusursuzdu sesinin tınısı, tek kelimesi ile ferahlatıcı kadife hissini kalbime doldurmuştu.
Hani derlerdi ya etkilenince 'düştüm' diye bende işte çok fena düşüyordum. Kalp atışlarıma hala sahip çıkamıyordum, midemde bir şeyler oluyordu sanki, kasılıyordu. En az onun yanakları kadar benimkilerden kızarıktı.
Kendime gelmem bir kaç dakikamı aldıktan sonra, kafasını başka yere çevirmiş bir şekilde utancını gizlemeye çalışan Shinae'ye doğru ilerledi ellerim. Kalp atışlarım tekrar yükselişe geçerken omzuna dokundum ve bana bakmasını sağladım. Onu rahat hissettirebilmek için güven verici bir gülümseme ile ona baktım.
Kendimi durdurmadım ve yüzlerimizi yakınlaştırdım, elbette onun izni olmadan bir şey yapmayacaktım. Gözgöze geldiğimizde tekrar kızarmaya başladı ama bir şey demedi, bu izin almış oluyorum demekti. Dudaklarım, alnına ufak bir dokunuş bırakırken tek elim yanağının üzerindeydi. Geri çekildiğimde ise gözlerini bir iki kere kırpıştırıp bana baktı. Tanrım, sanırım o da benden hoşlanıyordu. Yani, yoksa bütün bunların başka bir açıklaması olamazdı.
O bir anda önüne dönüp, paytak paytak yürümeye başlayınca kahkahamı tutamadım ve onu takip etmeye başladım. Evinin önüne gelene kadar bir şey yapmadan adımlamıştık ama saçma bir şekilde bu bile bana eğlenceli geliyordu. Evinin kapısına geldiğimizde ona döndüm.
"Annen uyuyor mu?" bilgilerim bunu demeye pek yetmemişti ama o az çok anlamış olmalıydı bence.
"Uyuyor. Ben kaçtım." gözlerim irileşmişti, sandığım kadar sakin ve masum bir kız değildi ama bu düşünce gülmeme sebep olmuştu.
"Bir daha yapma, tehlikeli." ellerimi indirdiğimde gözlerimle içeri girmesini işaret ettim. O da kafasını salladı, o içeri geçerken ben ise arkamı dönmüştüm. İkinci adımımda kapanan kapının sesi kulağıma dolmuştu. Hastanenin yolunu tuttuğumda ise, keyiften dört köşe olmuş bir şekilde dans ederek ve şarkılar söyleyerek ilerliyordum.
İkimiz, muhtemelen birbirimizden hoşlanıyorduk ama arkadaştık. Onu korkutmak istemiyordum, olabildiğince emin ama sakin adımlar ile ilerleyecektim. İkimizin hikayesi muhtemelen zorlu olacaktı ama her şeye hazırlıklıydım. Onu hayatımın son anına kadar benimle istiyordum.
"And if you hurt me,
it's okay baby."🌻
Kısa, fluff ve birazda ormantik bir bölümdü. Her neyse ehe, madem bu bölüm sevimliydi... Bir kaos araya sokmalıyım :)))
Her neyse, okul açıldı bölümler artık 1200 kelime civarında olmak yerine, 900-1000 oralarda takılacak... Pek bir şey fark etmeyecek zaten ama benim amacım arayı fazla açmamak çünkü akışı bozabilirim ve bunu istemiyorum :')
Bu kadandı görüşürüz, vote verin, sizi seviyaram~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
voice; renjun
Fanfiction❝Sevdiğin her şey mutlaka bir gün yok olacak.❞ Shinae, duymayacağını bildiği halde Renjun'in şarkılarını dinledi. Renjun ise kalbinin duyacağını dileyerek şarkılarını söylemeye devam etti. @jjihyeon | fanfiction girl + renjun [ start: 020918 ▪ end:...