Blackbear - the 1
"İşte, bebekleri getirdim~" Jaemin sırıtarak elindeki şişeleri masaya koydu.
Akşamın devam eden saatlerinde herkes yavaş yavaş dağılmıştı. Önce Donghyuck ve Hae Soo ayrılmışlardı, umarım Donghyuck salağı sonunda bir itirafta bulunabilirdi. Jisung ve Chenle, bu geceyi Mark hyungun evinde geçirecekti. Bir yarım saat önce kalkmışlardı. Shinae uyuyakaldıktan bir süre sonra Bayan Bae burayı bize bırakıp, Shinae'yi alıp arabasıyla gitmişti.
Tabii uyuyan güzel, şahsım tarafından taşınmıştı. Bugün dünya üzerindeki en mükemmel gün olabilirdi.
Kalan saatlerde ise içmeye başlamıştık ve iyice sarhoş olmuştuk. Saçma sapan konuşup, komik olmasa bile gülüyorduk.
"Hey, Nana!"
"He canım?" Jaemin yarı baygın yüzünü eline yaslamış bir şekilde cevap vermişti.
"Bütün bu yaptıklarını büyük annen öğrenirse ne olur?"
"Ne yapacak? Süpürge sapını münasip bir yerine sokardı." Jeno gülüyordu.
"Bu acıttı!"
"Gerçekler adamım~"
"Renjun-ah... Anlatsana... Neler oluyor?" Bir anda sohbetin yönü değişmişti. Ağır sarhoştular yani hareketlerinde mantık aramıyordum.
"Neler oluyor?" Sorgulayan gözlerimle Jaemin'e bakmıştım.
"Her ne kadar bizimle olsan bile, hep uzaksın. Kapalı kutusun işte, anlat biraz!~" konu açmak için olmayacak yerlere girmişlerdi. Ben ise bunu umursamamış ve onlara her şeyi anlatmıştım. Alkolün getirdiği cesaret ve rahatlık. Doğrusu onlara ayık olsam bile anlatırdım muhtemelen, saçma bir güven duyuyordum.
"Sikeyim böyle aileyi!" Jeno bardağı sertçe masaya vururken konuşmuştu. Jaemin ise elini omzuma koymuştu.
"Benim de ailem yok! Boşver dostum, biz birbirimizin ailesi olabiliriz."
"Yeterli oluyor mu?" diye sordum. Jaemin ise kendinden son derece emin ve güven veren bir şekilde gülümsemişti.
"Güven bana."
Güvenmek istemiştim. Güvenmiştim çünkü buna ihtiyacım vardı.
"Bize güven cünkü biz sana güveniyoruz. Böylece yine yüzüstü bırakılmayalım..." Jeno'nun dediklerini anlamasam bile sessiz kalmayı tercih etmiştim.
"Güvendirdi her gelen kendine. Sonra en hassas noktamızdan vurdular bizi. Sırf zayıf gördükleri için Shinae'ye kötülük yapmaya çalışan onlarca insan oldu. Sen ise kendi canını hiçe sayıp onu korudun. Ben... minnettarım."
Kan beynime sıçramıştı, donakalmıştım ve jeton yavaşta olsa düşmüştü. Şimdi çözüyordum. Shinae'nin gülümsemenin altındaki yaşları, her zaman bana minnet dolu oluşlarının, samimiyetlerinin sebebini.
"Shinae... Benim kardeşim gibi... ve ben..." Jeno'nun kafası yere eğilince, saçını karıştırmadan edememiştim. Bu çocukları seviyordum, kalpleri altın gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
voice; renjun
Fanfiction❝Sevdiğin her şey mutlaka bir gün yok olacak.❞ Shinae, duymayacağını bildiği halde Renjun'in şarkılarını dinledi. Renjun ise kalbinin duyacağını dileyerek şarkılarını söylemeye devam etti. @jjihyeon | fanfiction girl + renjun [ start: 020918 ▪ end:...