6 "Fight like a coward"

194 25 19
                                    

Hui - Navigation

Neyine aşık olmuştum onun?

Güzel yüzüne mi? Yaşam dolu gülüşüne mi? Yoksa hayatı zorluklarla dolu olmasına rağmen bir kez olsun solmayan gülümsemesine mi? Kişiliğine mi?

Bütün bunlar bir etkendi evet, kabul ediyorum ama asıl nedeni bu değildi. Bir sürü insanda güzel bir yüzü ya da iyi bir kişiliği bulabilirdiniz. O zaman bir özelliği, bir anlamı kalmazdı aşkın.

Ondan hoşlanmaya başlamamın ana etkeni, beni tekrar mutlu ve eski kişiliğime götürüyor olmasıydı. Kalbimin bir kenarına gömmüş olduğum, o karanlık zindanda hapsolmuş küçük çocuğa dokunuyordu sanki.

Evet, Bae Shinae böyle bir kızdı işte. Bir şey söyleyemezdi, hatta sizi duyamazdı bile ama o bütün samimiyeti ile size yaklaşır ve kalbinize uzanırdı.

Herkese karşı böyle miydi bilmiyordum ama bana karşı böyle biriydi işte o. Her ne kadar inkar etsem bile içten içe sadece bana böyle olmasını istiyordum.

Ne zaman böyle bağlandım bilmiyordum bile. Sıradanlıkla geçirdiğimiz, kahkahalı günlerimizden birisinde olmalıydı muhtemelen. Her kelimesinde biraz daha dokunmuştu sanki kalbime.

O benim eski halime benziyordu. Dünyanın nasıl bir yer olduğunu öğrenmeden önceki halime benziyordu ve onu korumak istiyordum. Onun bu halini korumak istiyordum en önemlisi. Sonsuza kadar özgürce gülümseyebilmesini istiyordum ama sahte olmayan bir mutluluk ile.

Hepimizin büyük acıları vardı veya hatırlamak bile istemeyeceği kötü yaşanmışlıkları ama yine de birlikte gülüyorduk, endişelerimiz ve acılarımız yokmuşcasına.

Şimdi düşünüyorumda, aslında en başından beridir birbirimiz hakkında en ufak bir bilgimiz dahi yoktu. Yüzeysel bilgiler dışında derin bilgileri bilecek kadar yakındık ama kimse ilk adımı atmıyordu derinlere inmek için.

Yüksek ihtimal ile biz,
korkuyorduk.

🌠

"Pekala, kafeyi bugünlüğüne kapattık! Jaemin ve bende arıyoruz ama sen yakın çevrede olduğun için her yeri kolaçan etmeye devam et, Bayan Bae'de arabası ile çıktı yola!"

"T-Tamam!" soğukkanlılığımı korumak benim için güçtü.

"Ona bir şey olursa Renjun..."

"Biliyorum! Hem," dudaklarımı ıslattıktan sonra devam ettim. "senden önce ben kendimi öldürürüm."

"Sana güveniyorum." ve telefon konuşması sonlanmıştı.

Sonbaharın getirdiği o keskin esintiyi ciğerlerime doldurdukça nefesim kesiliyor gibiydi. Adımlarım, arkamdan atlı kovalıyor misali hızlı ve büyüktü.

Deli gibi korkuyordum.

Deli gibi Shinae'yi arıyordum.

Deli gibi kalbimi arıyordum.

Bir diğer sokaktan döndüğümdeyse nereye gittiğimi bile bilmiyordum.

Bir buçuk ay önce, kafeye ilk geldiğimde, ilk defa karşılaştığımızda ilgimi çekmişti Shinae. Kederle dolu olan gözlerine savaş açmışcasına gülen dudakları ile dikkatimi çekmişti. Sonrasını ise hatırlamıyordum bile, kendime geldiğimde büyüsüne kapılmıştım. Şimdi ise neredeydi, kiminleydi bilmiyordum. Belki çok geç kalmıştım, belki başına kötü bir şey gelmişti ve ben onu düzgünce tanıyamadan gitmiş olacaktı başka bir diyara.

Hayır. Hayır, hayır, hayır. İmkanı yoktu. Onu bulacaktım, onu koruyacaktım. Dolan gözlerime söverken iç sesimde bana sövüyordu.

Götlek herif, kendine bir de erkek mi diyorsun?

Siktir oradan.

Gözyaşlarımı geri yolladıktan sonra kaşlarımı çattım ve bir diğer sokağa saptım. Yükselen sesler ile dikkat kesildim ve orada olduklarını fark etmiştim.

O an nasıl rahatladığımın ve nasıl kalbimin hızlı attığını bilemezdiniz. Tabii çok geçmeden gözüme bir şey çarpmıştı.

Shinae'nin hüngür hüngür ağlıyordu.

Kan beynime sıçramıştı, soluklanma ihtiyacı olan bedenim o anda dimdik olmuş ve bütün bedenim enerji ile dolmuştu. Çok fena adrenalin salgılıyordum. Sinirlerim adımlarımdan fışkırırken tam yanlarına gelmeden önce zıplayıp, tekmemi iki hırbodan önümde olanın sırtına geçirdim.

Piç herif yere yığılırken yüzlerine baktım. Bunlar geçen gün bizi izleyen velet grubunun iki üyesiydi. Yüzümdeki sanki boka basmışım gibi olan ifadeden anlaşılabiliyordu sinirim. Sert tekmelerimi ardı ardına geçirirken elmacık kemeğime yediğim yumruk ile sendelemiştim.

Bu hissi biliyordum. Ne zaman kavgaya karışsam o anın siniri ile yediğim darbeleri hissetmezdim bile ama kavga biter bitmez ölümcül ağrılar girerdi her tarafıma. Yerde cıvığını çıkardığım çocuğu umursamadan onun üstüne çıkıp, bana vurmaya kalkan diğer gence bende yumruğumu sallamıştım.

Shinae ise farkında değildi bile. Yüzünü elleriyle gizlemiş, ağlamasıyla meşguldü. Bizi fark edemezdi ama tek isteğim bir an önce onunla ilgilinebilmekti. Kim bilir ne kadar korkmuştu, ben daha incitirim diye ona dokunmaya kıyamazken onlar onu korkudan ağlatmışlardı.

Ben ona vuruyordum, o bana vuruyordu. Aslında ikisini birlikte dövmek kolay işti, mal bir arkadaş grubuna sahipseniz kavga etmekte uzman oluyordunuz. Çok ciddiyim ama bu ikiside iyiydi ve her ne kadar bir tanesi devre dışı kalmış olsa bile beni zorluyorlardı. İki serseri veletten başkaları değillerdi oysa, paslanmış olmalıydım.

Boynumu esnettikten sonra işaret ve ortaparmağımı hafif kabartarak karşımdakinin gözüne yumruğumu son kez geçirdiğimde ise yere düşmüştü.

"Bir daha sizi bu çevrede görürsem," yere çöktükten sonra cümlemin sonunu getirmiştim. "sizi ecdadınıza kadar sikerim."

Şimdi artistlik taslıyordum işte. Bu gençler muhtemelen Jisung'un yaşıtlarıydılar ve savunmasız buldukları güzel bir kızı rahatsız ediyorlardı. Benim anlamadığım neden bu kadar uzun sürmüştü? Normalde tek elimle halletmem gerekirdi ama... Bir an umutsuzluğa düşmemiştim değil. Şimdi ise en başından kolay gelmiş gibi davranıp kabadayılık yapıyordum. Ne ergendim ama!

Onlar kalkıp uzaklaşmaya başladıkları sırada, Shinae'ye dönmüştüm. Gözgöze geldiğimizde hızlanan kalbim ile güven verircesine gülümseyip, elimi ona uzattığım sırada gözleri irileşti. Benden mi korkuyordu?

Kafama yediğim ağır darbe ile neye uğradığımı şaşırmıştım, görüşüm bulanıklaşmaya başladığında ise anlayabiliyordum.

Kafama taş ile vurmuşlardı, orospu çocukları.

"Right at this moment give me
an answer lika navigation."

🌠

Kısa bir geçiş bölümü, buraya bırakıyorum ve yine gece geç saatler. Sanırım batırdım çünkü içim hiç rahat değil. Kesinlikle.

Geçiş bölümü yazmam gerekiyordu ama şu geçiş bölümlerini asla yazamıyorum bu yüzden üzgünüm.

Bu arada medyaya bakarsanız, Shinae orada~

Lütfen vote verin, motivasyon oluyor~ ლ(⌒▽⌒ლ)

voice; renjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin