Bir ninni vardı, bilmem hatırlar mısın? Annemin bizi uyuturken söylediği. Dam üstüne çul serer, leyli de yar, loylu da yar...
İşte küçükken leyli yarın neden dam üzerine çul serdiğini merak eder dururdum hep. Bana garip gelirdi. Ama sonra... Sonra Serkan bambaşka bir bakış açısı getirdi o ninniye. "Dam üstüne çul serer, düşer yatar çula yar. Ben de yanına, yıldızları seyre dalarız. El ele, omuz omuza..."
El ele, omuz omuza. En büyük hayalim oluverdi o bunu söyledikten sonra. Aklıma gelmişken, söyleyeyim dedim. Yine duygusal bir anımda yazıyorum sana, çünkü. Seni o kadar özledim ki. Çok özledim. Özlem ile kavruluyorum, yakıyor bedenimi.
Bu hasret denen illet kül etti, canımı, ciğerimi. Ah, Umut. Umudum, kardeşim. Seni düşündükçe bir ceylan su içmeye iniyor. Gözyaşlarımın göl ettiği avuçlarıma daldırıyor ağzını.
Neredesin? Yol boş, yaşam uzun. Gökyüzünde kuşlar yerine uçan, arılar var. Onlar da giderler birazdan. Keşke bir arayabilseydin, gitmeden.
Keşke bir sesini duysaydım. Ah, ne zaman sana olan özlemimden bahsetsem, dağılıp gidiyor konu. Biliyorum...
Özür dilerim.
Nerede kalmıştık?
Kararan dünyamı aydınlatan bir silah sesiydi. Bu da yaşadığım en ürkütücü olaydır, sanırsam. İki el ateş edildi, çığlıklar koptu bir yerlerden, bağırışlar... Üzerime çöken kara bir bulut vardı, kalkmadı bir türlü. Göğsüme yayılan sıcaklık hissi, gecenin sivri soğuğunda ne iyi gelirdi, kan olduğunu bilmesem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hadi Gittik!
Romance"Ağrı Dağı'nın eteklerinde uçan güvercin olamayınca, Kaf Dağı'nın tellerine sıçan horozların hikayesi." *** Biliyor musun? Ona sarılmak dünyadaki en güzel hislerdendi. Çok garipti, olmak istemediğim, ait hissetmediğim bir kazanın içerisinde, içine k...