Bölüm 17: Beklemek

267 34 0
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

--

Normalde, süt içmekten ne kadar nefret ettiğimi bilirsin. Sade bir bardak sütü elime alıp, koca koca yudumlarla içmemişimdir hiç. Seni şaşırtacak bir şey daha, kardeşim. Elimde tuttuğum dumanı tüten, kupanın içerisindeki sütte kulaç atmak istiyordum!

O kadar üşümüş ve hırpalanmıştım ki, aldığım her yudum, yumuşacık ediyordu içimi. Bir de Turgut, içine biraz tarçın serpmişti, ona minnettardım. Üzerimde, arkamdan sürükleyerek gezdiğim kocaman bir battaniye ile dolaşıyordum. Oturmak, uzanmak istemiyordum.

Hele ki uyumak... Uyumaya korkuyordum. Seni o kadar iyi anlıyordum ki. "Nereye gidiyorsun?" diye sordu, Serkan, odadan dışarıya çıktığımı görünce. Yanıma yürüdü, "Selim'in yanına." Dedim, bu hoşuna gitmedi. "Neden?" diye sorduğunda, koluna girdim, yavaşça. "Birlikte gidelim mi?" Bana sıcak bir tebessüm bahşetti. "Pekala."

Yatak odasının kapısı aralıktı, yavaşça içeriye sıyrıldık. Selim hala uyuyordu. Teni ateş gibi yanıyor, vücudu titriyordu. Geleli yaklaşık iki saat olmuştu, iki saattir bu haldeydi. Anlattıklarını, yaşadıklarımı, yaşadıklarımızı kafamda canlandırmaya çalışıyor, bir çözüm yolu arıyordum. Üzerimden battaniyeyi atıp, kupayı bir yere bıraktım ve yatağa, Selim'in yanına çıktım. Elimi, alnına koydum, ateşini anlamak için.

O an dikkatimi çekti, elim. Serkan, elimi yakalayarak iki elinin arasına aldı ve incelemeye başladı. "Bu izler... Daha önce yoktu, değil mi?" Yanan elimdi bu. Yanık izi kalmıştı. "Evet," diye mırıldandım, kısık sesimle. Yüzüme baktı, öyle bir ifade vardı ki, suratında...

Korku mu desem, endişe mi, öfke mi? Her birinden bir tutam serpilmişti kavislerine yüzünün. "Bana anlatmak ister misin?" diye sordu, sakince. Cevap vermedim ona. "Selim başına daha önce böyle bir şeyin geldiğinden bahsetmişti," dedim, "anlatmıştı."

"Öyle mi? Nasıl kurtulmuş peki bu durumdan?"

"Bilmiyorum. O..." Yalnızca kendisinden başka kimsenin kurtulamadığından bahsetmişti. Ah, ne kadar aptaldım! İnançsızlığım insanları öldürüyordu. Ve bu bir abartı değil, kardeşim. Biliyorsun.

Hadi Gittik!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin