Ben Değil Sen Yaralandın

77 17 23
                                    

Yanağımdan bir damla yaş süzülürken hissettiğim tek şey çaresizlikti. Elimin tersiyle göz yaşımı sildim. Daha önce çok acı çekmiştim. Bir yenisine daha izin veremezdim. Aklımdan geçen şey ne kadar doğruydu bilmiyorum ama umrumda da değildi doğrusu. Benimle onun kuklasıymışım gibi oynayamazdı. Ona cevap vermeye karar verdim. Ne dicektim peki? Beni rahat bırak falan mı? Belki küfretsem alınıp beni rahat bırakırdı. Ah, hadi ama. Madem bana bu kadar saplantılıydı ben de onu zaafından vururdum.

"Her an ne yaptığımı bilecek kadar yakınsan ve tanıyosan beni, bu zamana kadar neler yaşadığımı da biliyosundur. Kaybedecek hiç bir şeyim yok. Belki de gerçek bi melek olma zamanım gelmiştir." Tabiki de intihar etmeyecektim, blöf yapıyodum sadece. İşe yaramasını umup yazdığım mesajı gönderdim. Telefonumu sessize alıp uzun bir süre geri çıkarmamak üzere çantama attım.

" Eylül sana diyoruz. "  Suçüstü yakalanmışım hissiyle başımı kaldırıp gülümsedim.

"Murat da bi arkadaşını getirmiş, onu konuşuyoduk." İyi halt etmiş. Bu işin altında bi iş olduğunu biliyodum.

"Benim için sorun yok." Ne diyebilirdim ki başka? Araba lüks bir restorantın önünde durunca Betül'ün haklı olduğunu fark ettim. Umarım beyler kibarlık edip hesabı öderlerdi. Aksi halde biz burda içtiğimiz suyun parasını bile zor öderdik. Murat çoktan arabadan inip Betül'ün kapısını açmıştı bile. Benimkini de açardı herhalde ama ben kendim açmayı tercih ettim.
Betül ve Murat kolkola girip önden yürüyorlardı. Ne ara bu kadar samimi olmuştu ki bunlar? Kendimi dışlanmış gibi hissetsem de bozuntuya vermedim ve onları takip ettim. Restorantın girişindeki güvenlik görevlisinin bile kıyafetlerime acırcasına bakması ne kadar normaldi? İnsanların bakışlarını umursamadan Betüllerin oturduğu mayasa oturdum.

"Arkadaşım biraz gecikecek, biz başlayalım." Garsonun getirdiği menüye baktığımda yüzüm nasıl bir şekil aldıysa Betül masanın altından pek de hafif olmayan bir tekme attı. Menüde yazan ve benim de lügatimde bulunan tek şey spagettiydi. Ben de spagetti yemeye karar verdim. Menüyü garsona uzatıp kollarımı göğsümün altında birleştirdim. Bakalım Betül bu ıncık cıncık yemeklerinden hangisini söylicekti. Umarım bol kalorili bi şey denk gelirdi.

"Ben ıspanak yatağında krema soslu yevrek buğulama alayım."
Murat'ın bahsettiği şey her neyse ben onu söyleyene kadar yerdim. Cidden ama.

"Ben de aynısından alıcam. Uzun zamandır yemiyodum zaten."  Bak sen, öyle mi?

"Betül' cüm çok merak ettim nasıl bi şey bu yemek, ben hiç yemedim de?" Bunun için beni öldürebilirdi ama biraz eğlenmekten zarar çıkmazdı. Yüzü renkten renge girerken kurtarıcısı erkeksi bi sesti.

"Hoşgeldin kardeşim."  Murat ayağa kalkıp sırtı bana dönük olan adama erkekçe sarıldı.

"Hoşbuldum ortak."  Nihayetinde arkasını dönen bana göre devasa boyutlarda olan adam masaya bakıp boş yere _benim yanıma _oturdu. İstemsizce gerilmiştim. Gözlerim etrafta beni izleyin biri var mı diye dört dönerken Murat söze girdi.

"Bu arkadaşım Betül." Eliyle Betül'ün elini tutmuş ve bahsettiği kişinin o olduğunu anlamasını sağlamıştı. Betül'den arkadaşım diye bahsetmesi Betül'ü olduğu kadar beni de şaşırmıştı. Bozuntuya vermeden elini yanımdaki adama uzattı. Pek de samimi olmayan tokalaşmanın ardından sıranın bana geldiğini anlamıştım. Murat'ı beklemeden kendim tanıttım.

"Ben de Eylül."  Saniyeler geçmesine rağmen havada kalan elimi tutmayışının onu cool yaptığını falan sanıyosa yanılıyordu. Elimi tam indireceğim sırada elini uzatıp elimi sıktı. Gülümsemek diyemesem de ona benzer bi şekilde dudaklarını oynattı.

YASAK ELMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin