Lockhart

8.Dünyada Dolaşan Çırılçıplak Gerçek...

Lockhart'ın Önceki Bölümünde:

  "Ama anlamadığın şey şu Harrison, sen yanlarında olsan da olmasan da kötü şeyler hep olur. Yanlarında olman, onlara bu kötülükleri atlatacaklarının umudunu verir ve belkide bazılarını engelleme...Sen ise kendini koruyorsun. Sevmezsen, kırılmazsın. Bizi seviyordun, ve bizim öz ailen olmadığımızı öğrenince kırıklarınla buradan kaçtın. Kendine yalan söylemeyi bırak. Korktuğun şey senin onları incitmen değil, onların seni incitmesi! "  

*

Laura'nın kendisine soran bakışlarının üzerine Harrison mırıldandı. "Sedna sana bahsettiğim doktor arkadaşım ve Laura da sevgilim."  

*

"Öyleyse sana güzel haberi verebilirim. Katil hakkında bir şeyler yakaladım. Bekçi, JJ'nin ona kameraları kapatması için biraz bahşiş verdiğini söyledi. Ama tabii meraklı bekçimiz bu isteğini yerine getirmemiş. Kayıttan çıkmasına rağmen izlemeye başlamış. Katilin adı Isebella." 

Yeni Bölüm

Daily Rednews'un asansörden inince 'Rednews 3' isimli tabelasının bulunduğu otuz dokuzuncu kattaki geniş toplantı odasının camları, önemli bir toplantı olduğundaki gibi yeni teknoloji ürünü kumandalar kullanılarak karartılmıştı. Colin, elindeki siyah tahta kalemini uzun parmakları arasında çevirdi. Beyaz tahtanın üç çapraz noktasındaki cinayetlerden birleştirdiği ok çizgilerinin ortasındaki çembere 'Isabella' yazdı. "Bu sabah aldığımız duyumlara göre katilinin isminin Isabella olduğu tahmin ediliyor." diye başladı konuşmasına. Karşısında konuştuğu konuklar kendisi gibi iki asistan, bir fotoğrafçı, genel yayın yönetmeni ve baş editörden oluşan küçük bir gruptu. Elindeki kumandaya basarak notları tek tek ama okunmasına izin vermeyecek hızda geçti. "Bıraktığı notlar nedeniyle üç cinayetle ilişkilendiriliyor ve bu onu resmi olarak..." 

Baş editör, orta yaşlarında sayılabilecek, kumral bir kadındı. İşe ilk başladığında düzgün fiziğiyle kazandığı iki mankenlik yarışması nedeniyle oldukça eleştirilmiş, pes etmemiş ve onu bu mevkiye getiren şeyin dedikodu gazetelerinin yazdıklarından fazlası olduğunu göstermişti. Tam da bu dedikodu haberleri yüzünden lafları uzatmaktan ve ona söyleneceklerin dolaştırılmasından hoşlanmazdı. Üç gün önce Harrison'la yapmak için ayarladığı toplantı, hesapta olmayan bir haber, bir kaza nedeniyle iki kez ertelenmişti. Şimdi ise karşısında Harrison Lockhart değil asistanı olan genç bir delikanlı duruyordu. İsmini bile tam olarak hatırlamadığı adama bakarak araya girdi. "Resmi olarak bir seri katil yapıyor , evet. Benim asıl merak ettiğim kısım ise..." Lafının kesilmesinden hoşlanmamış olan Colin, gözlerini hafifçe kısarak en sevdiği yapmacık gülümsemesi ile gülümsedi. "Ama daha soru kısmına gelmedik ki... Size daha olay detaylarını anlatmadım!" Baş editör, derin bir nefes alarak göğsünü şişirdi ve eliyle alnını ovuşturdu. "Bu gazetenin adının Daily Rednews olmasının üç nedeni var, genç asistan. Bu üç neden gazeteyi ayakta tutan üçlü saç ayağı gibidir. Birincisi..." Parmaklarını üç sayısını gösteren bir Alman gibi açtı ve devam etti. "...kötü yönetilen ekonomiyi eleştirmek, ikincisi yolsuzluk yapan sapık politikacılardan bahsetmek ve üçüncüsü -ki benim en önemsediğim bu- yozlaşma yüzünden çevresine ve kendine zarar veren delirmiş insanlar hakkında yazmak. Ve şu an en merak ettiğim kısım, üçüncü saç ayağının başında olması gereken Harrison Lockhart'ın nerede olduğu..." Kadın sorusunu henüz bitirmişti ki odada bir anda Harrison'un sesi yankılandı. "Buradayım, Tessa. Yalnızca Colin'in size durumu anlatmasını bitirmesini bekliyordum." Sesin ortadaki siyah hoparlörden geldiğini fark eden baş editör, kaşlarını kızgınlıkla çattı. "Komik mi olduğunu düşünüyorsun Lockhart?" dedi. 

"Bilakis... Orada olmam gerektiği için Colin'den beni aramasını istedim. Yunan Katili için duyumlardan daha iyi bir gelişme istediğini söyledin ve bende o gelişmenin peşindeyim."  Editör, biraz olsun yumuşamış gibiydi. Bunu mimiklerinden değil elinde sıktığı tükenmez kalemi yavaşça masaya bırakmasından anlamıştı, Colin. "Hani, bir dedektifle çıkıyordun?"