Lockhart'ın Bir Önceki Bölümünde
"...hissediyorum, bay Lockhart. O peşimde..." Harrison, ne yapabileceğini düşünüyordu. Eğer kadın gerçekten George'un peşindeyse buraya geldiğini görmüş olmalıydı. "Buraya ilk gelişin şimdi mi oldu?" dedi yerinden aniden kalkan gazeteci. George başını iki yana salladı. "Hayır. Sabahta geldim ama yoktunuz." Harrison, hızlı adımlarla masadaki telefonuna ilerledi ama sinyal alamıyordu. Küçük bir küfür savurduğunda, karşısında iki silahla duran kadını fark etti. Daha önce karşılaştıklarını biliyordu. Bu kadını daha önce görmüştü, aynı Colin'in onu gördüğü gibi. Yumuşakça gülümserken, gözleri oldukça deli bakışlar sergiliyordu. "Merhaba Harrison Lockhart..." dedi sakince. "Bende tam olarak sizden bir randevu isteyecektim. Neyse ki George, bana her zaman eksiklerimi tamamlamam da yardımcı olmuştur." Harrison yavaşça kenarda duran George'a baktı. Dizlerinin bağı yeniden çözülmüş olmalı ki korku dolu gözlerle kendisini koltuğa bırakmıştı. Ve ekledi Bella Thomson.
"Birazdan sizinle hikayenin son efsanesine bir not yazacağız."
Sezon Finali
Harrison ve George, oturdukları sandalyelere Yunan Katili'nin yanında getirdiği plastik kelepçelerle sıkıca bağlanmışlardı. İkisinin de ağızları kalın bantlarla kapatılmıştı. Harrison, tüm düşünceleri kafasından silmiş, durumun hakimiyetini Avcı'ya bırakmıştı. Belki de bu yüzden şimdi karşısındaki koltukta oturmuş yeni bir cinayet notu hazırlamakta olan Yunan Katili'ni daha önce nasıl tanımadığını düşünüyordu. Birçok yerde karşılaşmışlardı. Exton'a oyuncak alırken, kahve dükkanında sıra beklerken ve davette ona içki uzatırken... Usta Theodor, onu bir avcı olarak yetiştirirken ona şöyle demişti. "Suç, ruhta iz bırakır. Bu izler öylesinde derindir ki karşındaki kişinin kalem tutuşundan, konuşmasında seçtiği kelimelere kadar anlaşılabilir. Yeter ki okumayı bil." Avcı ona birkaç kez Bella'yı işaret etmişti oysa. Ama o kadar kendi işlerinin içine gömülmüştü ki çevresini okumak gibi önemli bir detayı atlamıştı. İşte tam da bu yüzden sandalyeye bağlı olarak oturuyordu. Yunan Katili, dudağına bir ıslık oturtmuştu. Kulakları tırmalayıcı düzensiz bir ıslık. Harrison, yavaşça kıpırdandı. Ve banttan anlaşılmayacağını bile bile homurdanmaya başladı. O kadar hızlı ve saçma kelimeler söylüyordu ki... Yunan Katili sonunda gazetecinin ne söylemek istediğini merak ederek ıslığı kesti. Fakat bant sesin ağzından çıkmasına engel oluyordu. Bu yüzden yerinden kalktı, ona yaklaşarak ağzındaki bandı bir tokat atar gibi sertçe çekti. O kadar zayıf gözüken bir kızdan böylesine hoyrat bir hareket beklemiyordu, Harrison. Bu yüzden yutkundu. "Evet, ne söylemek istiyorsunuz bay Lockhart." dedi yavaşça. Hareketlerinin fevriliği ile konuşmasının kibarlığı birbirine o kadar tersti ki... Harrison, acımış olan dudaklarını kısacık yaladıktan sonra konuştu. "Beni neden bu hikayeye dahil ettin?" Bella, bu soruyu bekliyormuş gibiydi. Derin bir nefes alarak yerine geri yürüdü. Siyah tulumunun içinde bir asker gibi gözüküyordu. Ve bir asker gibi bacaklarını açarak, ama sadece kadınlara özgü bir seksapalite ile oturdu. "Size açıklamama izin verin, lütfen" diye başladı. "İlk yazarlığa başladığınızdan beri nüktedan üslubunuzu seviyorum. Arada bir elbette bir edebiyatçıya yanlış gelebilecek hatalar yapıyorsunuz, ama kim yapmıyor ki? George'a adadığım serenatları yazmaya başladığından beri, neyi anlatmak istediğimi anlamış gibisiniz. Bahse girerim, bunun bir ihanet cinayetleri olduğunu en baştan beri biliyordunuz." dediğinde gece kadar koyu olan gözlerini Harrison'unkilere dikmişti. "Yazdığınız şeylerden zevk aldığınızı düşünüyordum. Şimdi gözlerinize baktığımda, bunda haksız olmadığımı görüyorum. Sizde bir karanlık var, sadece gölgesi olanların tanıyabileceği bir karanlık. Ve düşündüm ki... Böyle bir hikayenin sonunu yazmak ancak sizin gibi birinin elinden çıkarsa gerçekten destansı olur." Oturuşunu düzeltti ve bacağını bacağının üzerine attı. "Duyduklarınızı bu kadar iyi yazıyorsanız, kim bilir gördüklerinizi ne kadar iyi yazarsınız. Yazarım olmanızı istiyorum, Harrison. Bunun karşılığında kurtulmak sizin elinizde..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lockhart
Mystery / ThrillerHarrison'la tanışın! O bir baba, aşık ve seri katil... Bunlardan birini seçmesi gerekebilir. Hayat onu seçimler yapmaya yönlendirmişken Harrison hep yanlış seçimler yapmış bir adamdır. Yıllar sonra gelen bir misafir ise tüm bu seçimleri ona düzeltm...