3. Bölüm

9.7K 669 86
                                    


1 Aralık | 14:35

Sersemleşmiş kaldırımlarda tökezlersen, düşmemek kaçınılmazdır.  Hayatı bu düşünceye benzetirdi Güz. Nefes almak kolaydı, asıl sorun ayakta kalabilmekti. Sürünerek mi yaşamak daha cazipti, yoksa ayakta durmak için bedel ödemek mi? İstediği ne sürünmek, ne de bedel ödemekti. Hayat ondan bedelini fazlasıyla almıştı. Nefes alma sebebi, bedel ödemek için değil, ödetmek içindi. Şuan bulunduğu renksiz ve kasvetli odada olma sebebi gibi. Amacından şaşmamak için hergün planını kafasında tekrarlıyordu. Mavi'ye olan sözünü her ertelediği gün, içinde anlam veremediği bir acı peydahlanıyordu. Bugün ise sabrı taşmıştı. Parmak boğumlarını kaplayan kuru kan lekelerinde parmak uçlarını gezdirdi. Bilerek ellerini yıkamamıştı. En azından kan lekesi görüyor olması, bir şeyler için çabalıyor hissi uyandırıyordu.

"Sen ne tür bir canisin?" dedi karşısında oturan doktor. "Nasıl adamın gözlerini onca insan içinde oymaya kalkarsın!"

Doktorun hiddetli sözlerini söylerken ki gücü, Güz'ü sandalyeye bağlı olmasından kaynaklıydı. 

"Psikolojisi bozuk olmayan, bilinçli olarak adam yaralayan bir caniyim." dedi yarım ağız gülerek. "Açıklıyorum çünkü bunu da çocukluğuma inerek tedavi etmenizi bekleyemem."

"Sen gerçekten hastasın." dedi kadın doktor. Gözlerindeki korku, Güz'ün hoşuna gitmişti.

"Kollarımı çözersen, sana hastanın nasıl bir şey olduğunu gösterebilirim."

Tam o sırada odanın kapısı aralandı. İçeri tanıdık simanın girmesi ile Güz'ün alaycı tutumu ciddileşti.
"Derya Hanım, siz çıkabilirsiniz." dedi Toprak.

"Geldiğin iyi oldu Toprak. Yoksa bu salak elimde kalacak."

Güz elinde olmayarak güldü. Sesli ve alay dolu bir gülüştü.
"Kollarımı çöz ve beni sertçe tokatla hırçın sarışın." Bağlandığı sandalyeden kalkmak için hamle yaptığında Derya hanımın dudaklarından ufak çaplı bir çığlık kaçmış ve hemen ardından odayı terk etmişti.

"Aslında tatlı bir kızım." dedi masumca. "Benden hoşlanmaması üzücü Toprak."

Toprak, karşısında rol kesen kıza göz devirdi. Güz'ün yanına yaklaştı ve sandalye kollarına bağlı ellerini çözdü.
"Bugün yaptığın neydi?" dedi direk konuya girerek.

"Canım sıkılıyordu ve," uyuşan bileklerini ovarak omuz silkti. "bende adamın gözlerini oymak istedim."

"Bana doğruyu söyle." dedi Toprak sert bir dille. Onu ziyarete gelen Nihat Yıldıray'ı, herkesin içinde üstüne atlayarak yüzünü mahvetmişti.

Bıkkınlıkla ofladı Güz.
"Doğruyu söylüyorum. Bak ben hasta falan değilim. Canım istiyor ve adam öldürüyorum, okey?"

Toprak, Güz'ün hiçbir anlam ifade etmeyen bakışlarında bir süre oyalandı. "Anlıyorum." dedi sadece. "Sanırım haklısın."

Zeminde dolanan gözleri Toprak'ı buldu. "Çıkabilecek miyim buradan?"

"Seni burada tutmayı isterdim." dedi tuhaf bir tonda. "Ama bu son yaptığın şey, benim kontrolümden çıkacak boyutta." Ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü. "Hapishanede umarım doğru yolu bulursun Güz."

Güz, içinde filizlenen mutluluk nidalarını dudaklarının arasına sıkıştırarak gülümsedi.
"Ne zaman gideceğim?"

"Bu gece."

Güz kaşlarını çattı. Duyduğu şey, tuhaftı.
"Geceleri tahliye gerçekleşiyor mu?"

Toprak gözlerini kaçırarak yutkundu. "Sorun çıkmaması adına rica ettim sadece."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KANLI SOLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin