Bugün o büyük gün.
Çocuk genç yaşlı demeden herkes kuyruğa girmiş durumda. Hatta kucağında bebeği olan anneler bile oradaydı. Herkes defileden fırlamış gibi son derece özenli giyinip boya badananın dibine vurmuş durumdaydı.
"Vic. Hani sen 'o Stan manyağının bir daha yüzüne bakmam' gibi bir şeyler zırvalıyordun. Ne oldu o iş?"
"Sevgilimi daha fazla bensiz bırakmayayım dedim. Görmedin mi adam aşkımdan erimiş bitmiş, bir deri bir kemik kalmış. Beni görsün de gözü gönlü açılsın kendisine gelsin sevdiğim." Rose arkadaşının sözlerine gözlerinden yaş gelecek kadar gülmüştü.
"Şizofren! Şu kafandan bende istiyorum Victoria. İçerde neler yaşadığını bilmek imkansız."
"Neaah. Bu kadar pozitif olmamı kıskanıyorsun bayan karamsar." Victoria kollarını göğsünde birleştirip bilmiş bilmiş baktı. Bir yandan da etrafı kesiyordu. Olası güzellik savaşlarına hazırlanmak için. Ama tabiki de orada kendisinden daha güzeli yoktu.
"Şizofren Pollyanna seni. Bazen Tony Stark karakterini yazarken senin egonu örnek aldıklarını düşünüyorum. Hadi Tony Stark dahi, zengin, müthiş bir adam da sendeki bu ego neye dayanıyor bilmiyorum."
"Benimki ego değil. Özgüven. Hadi ama Rose. Bana bir bak. Her halttan anlarım. Yemek yapmaktan dikiş dikmeye. Dikişden araba tamirine. Tamirden modelliğe kadar.. Sebastian benim gibi on parmağında on marifet bir insanı sevmeyecek de kimi sevecek?"
"Belki de sadece insan olması yetiyordur? Araba tamirinden anlamana gerek yoktur belki. Ya da modellik yapmana ki adam elini nereye atsa modele çarpar. Yani Vic demek istediğim ya Sebastian Stan sadece kalbine bakıyorsa karşısındaki kişinin?"
"Rose yemin ederim kendimi doğrattıracaksın bana. Sevgili arkadaşım kendi karamsarlığında boğulup beni azat etsen? Heyecandan bana sarmaların yordu beni." Victoria yardım dilenircesine gökyüzüne kaldırdı bakışlarını. Bir iki saniye sürdü tabi ki sadece. "Birazdan içeri alımlar başlayacak ve ben gidip Stan'a sarılacağım. Umarım sen benim saftirik arkadaşım o sırada boş durmaz da Evans'ın o muhteşem poposunu ellersin."
"VİCTORİA!!! Saçmalamanın doruk noktasındasın canım sus istersen." Kulaklarıma kadar kızarmışdı Rose. İster istemez aklına Avengers filmindeki sahne gelmişti çünkü. (Kabul edin sizinde aklınıza geldi.)
"Hadi ama Rosie. Adamın poposu bir şaheser. Onu öylece aklımızdan atamayız." Susmuyor ve o susmadıkça Rose'a bir şeyler oluyor. Adi nankör bir arkadaşınız varsa hayat cidden çok zor...
"Bana sorarsan Chris Evans'ın şaheserleri deyince akla ilk gelen şey gözleri olmalı. O mavinin en güzel tonu olan gözl..." Victoria'nın yüzündeki pis sırıtış ve 'anlat yavrum dinliyorum' bakışlarını gördüğünde sesi içine içine çekildi Rose'un.
Resmen oyuna gelmişti!
"Anlatsaydın tatlım ya. Büyük aşkların hikayelerini dinlemek her zaman hoşuma gitmiştir."
Kolarını göğsünde birleştirip trip atma modunu resmi olarak açmıştı Rose. Victoria ise buna gıkını çıkarmadı. İkiside bazen birbirlerinin çenesinden yoruluyorlardı. Çözümü ise basitti. Trip atma moduna girene dokunmamak. Ve aralarındaki bu sessiz anlaşma bazen ikisinede evli çiftlere dönüşmeye başladıklarını gösteriyordu. Ama her dostluk öyle değil midir zaten?
Rose trip modunu gelen mesajla böldü. Victoria kısa bir an arkadaşına göz attı. Evli çiftlere dönüşmeye başladıklarının başka bir alameti ise kıskançlıktı....
Chris
'Çok merak ediyorum acaba şu an seninle aynı ortamı paylaşıyor muyuz?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şansımı Seveyim
Fanfiction1 rakam... 1 rakamın hayatımızdaki yeri aslında çok çok büyüktür. 1 rakamla sınavdan geçemeyiz. 1 rakamla büyük şirketlerde çok para kaybedebiliriz ve yine o bir rakamla hayatımızın aşkına merhaba diyebiliriz. Rose Hattaway bunun en iyi örneklerind...