I'm not gay, am I?
Gökkuşağı'nın en parlak rengi Kıvanç Karahan'a ithafen...
Yazım başlangıç tarihi: yirmi üç sıfır yedi iki bin on sekiz. 🌹
Anilinhayati_ eski kullanıcı adımdır kitaplar şahsıma aittir
Nefesim kesilene dek ağladım. İnsanlar yoldan geçerken acıyarak bakıyordu bana. Sonra annemi gördüm.
"Oğlum ne işin var burda neden ağlıyorsun?"
"An-a-anne!"
Nasıl kalkıp sarıldığımı bile hatırlamıyorum.
Ama kendime geldiğimde yatağım da yatıyordum.
Yanımda birkaç uyku ilacı ve sakinleştirici iğne vardı.
"Uyandın mı?"
"Anne ben çok üşüyorum."
Annem yavaşça dudaklarını alnıma getirip ateşimi ölçtü. Yanıyormuşum.
"Kıvanç çok fena ateşin var, kalk yürü hastaneye gidelim, hadi!"
"Ya anne dur azcık yatayım ya!"
"Neden bu haldesin Kıvanç ne oldu sana? İnsanın evladını sokağın bir köşesinde bayılana kadar ağlayarak bulması nasıl kahredici bir şey haberin var mı?"
Cevap vermemeyi seçtim. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Ama çalıştım, çünkü gözümü her kapadığım da önüme Toprağın silueti geliyordu.
Toprak'tan
Çok üzgünüm Kıvanç. İki haftadır Kıvanç'ı takip ediyordum. Şimdi attığım mesaj sonrası sinir krizi geçirerek ağlıyordu. Çok üzgünüm sevgilim. Affet beni.
Annesi gelip onu aldığında iyice bayılmıştı. Artık onu bu halde görmek kendime nefret kusturuyordu. Bende Melis ile konuşmaya gittim.
************************************
"Doğruları söyle Melis. Lütfen."
"Annem orada soğuk ameliyathane de yatarken ne yaptığımı bile bilmiyordum. Kıvançı gördüm. Bana düzelmemi söyledi. Söz verdim. Morel verdi. Sarıldım, başta tereddüt etti sonra o da karışılık verdi. Kıvanç o sırada bir aşk geçmişim olan Kıvanç değildi. Beni tekrar hayata bağlayan yardım sever Kıvançtı."
"Yani?"
"Yanisi şu Toprak, çocuk kaç gündür perişan halde. Üstelik senin saçma bir yanlış anlama hareketin yüzünden. Ben olsam daha da soğmadan gider özür dilerdim. Çünkü sonrasi senin için çok geç olacak."