Okuldaki Yabancı ~ 3

25 6 1
                                    

Buğra'ya doğru yürürken bahçedeki bakışları üzerimde hissediyordum. Yaklaştıkça daha çok korkuyor ama korkumun üzerine gittikçe de daha çok cesaretleniyordum. Karşısına geçtiğim Buğra da bana alaycı bir gülümsemeyle bakıyordu.

"Bunlar ne demek oluyor?!" diye cırladım elimdeki telefonu göstererek. Buğra umarsamaz tavrıyla "Bunlar hak ettiğin şeyler." dedi.

Karşımda böyle konuşan insan gerçekten çok değer verdiğim Buğra mıydı?

"Aslında daha fazlasını hak ediyorsun." diye de devamını getirdi. Buğra'nın yüzündeki alaycı gülüş ve benim düştüğüm bu durum insanların bizi drama izler gibi izlemesine sebep oluyordu. Hatta "Ona hak ettiğini göster!" diyen sesler duyuyordum.

"Beni aldattığın kişi harika biridir herhalde. Bana tercih ettiğine göre."

"Buğra ben seni aldatmadım." Buğra gülümsese de onun gözlerinde öfkeden başka bir şey göremedim. Buğra'nın yüzündeki alaycı bakış yerini ciddiyete bıraktı. Bana doğru hızlı adımlarla yaklaştı. Ve kolumdan tutup beni okulun arkasına götürürken bağırdı. "Kimse arkamızdan gelmesin!"

"Bırak beni." dedim sesim titrerken. Sinirlendi. "Kendimi çok tuttum."  "Bu ne demekti?!" Olanlara anlam veremiyordum. Okulun tenha arka bahçesine vardığımızda beni duvara doğru fırlattı.

"Yalancı kız seni." Buğra üzerime gelirken ben de kaçmaya çalışıyordum ama her seferinde beni yakalıyordu. "Dur Buğra ben gerçekten seni aldatmadım."

"Naz ben aptal mıyım?!" Bağırmaya başladı. "Öğrenemeyecek miyim sandın?!"

Buğra'ya yalvaran gözlerle bakıyordum. "Yapmadım diyorum neden anlamak istemiyorsun!"

"Yalancı!" Buğra'nın eylemleri gittikçe daha da sertleşiyordu. Tek eliyle tuttuğu kollarımı yukarıda birleştirdi. Ben bağırmayayım diye diğer eliyle de ağzımı kapadı. "Hazmedemiyorum anlıyor musun?" dedi kulağıma değen nefesini hissederken. "Sen çok kötü bir kızsın."

Korkuyordum. Az önceki cesaretim tamamen kırılmıştı. Ne yapacağını kestiremiyordum. Bağırmak istesem de bağıramıyordum. Bana zarar veremezdi değil mi? Sadece korkutuyordu.

Sesim kesildiğinde elini ağzımdan çekti. "O güzel yüzünü dağıtmak istiyorum şuan." dedi öfkeli iri siyah gözleriyle bakarken. Bana zarar vermeyecekti değil mi?

Yaşadığım şoktan kurtulduğumda ilk fark ettiğim şey bana doğru gelen yumruğuydu. Bir sesten sonra Buğra'nın yere düşüşünü gördüm.

Buğra yerde sırt üstü yatıyordu. Başında da tanımadığım biri elindeki taşla, gözündeki camlar arkasından onu izliyordu. Elindeki taşı fırlatıp bana döndü. "Hadi gidelim."

Bense yaşadığım şoku atlatamamıştım. Bu olanların gerçekte yaşandığına inanamıyordum. Ama Buğra'nın yerde yatan hareketsiz bedeni gerçeği tüm çıplaklığıyla bana hatırlatıyordu.

O ses yine "Gidelim." deyince düşüncelerimden sıyrıldım. O önden hızlı adımlarla gidiyordu bense ona yetişmeye çalışıyordum. Gittiğimiz yol boyunca tek kelime etmedik. Deniz kenarında bir banka oturduk. Endişeli bir tavırla konuşuyordu. "İyi misin?"

Nasıl iyi olabilirdim ki? Buğra yerde hareketsiz yatarken biz onu bırakıp kaçtık. Gerçi hak etmişti. Ama durumu kötü olabilirdi. Hemen Afra'ya mesaj yazdım.

Buğra sınıfa geldi mi?
(Gönderildi. 08.45)

Hayır. Neredesin?
(08.45)

Okulun arka bahçesine git hemen. Lütfen. Ne olduğunu sorma sonra açıklarım.
(Gönderildi. 08.46)

Ona bir şey olmaması için dua ediyordum. Uzatılan mendili fark edince kendime geldim. "Boynun çizilmiş."

Karşımdaki kişiyi incelerken uzattığı mendili aldım boynumda gösterdiği yeri silmeye başladım. Karşımdaki kişinin üniformasını yeni fark etmiştim. "Bizim okulda mısın?"

Karşımdaki kişinin nazik bakışları tuhaflaştı. "Beni hatırlamıyor musun?" dedi hafif kekeleyerek.

"Nereden hatırlayacağım ki?" Koyu kahve saçlarını düzeltti. "Hani..." Bir şeyler demeye çalışıyordu. Sanki söylemekten çekiniyordu. "Hani...?"

En sonunda konuşmaya başladı. "Biz bir saatliğine de olsun çıkmıştık."

Çıkmış mıydık?

"Ben sana çiçek getirmiştim, nazikliğimden dolayı benimle çıkmaya karar vermiştin."

"Evet evet." dedim hatırlamadığımı belli etmeyerek. "Seni evine bırakmıştım ve ardından bana ayrılmak istediğini söylemiştin." Duraksadı. "Ve ben çok üzülmüştüm." Yeşil gözlerini gözlerime dikerek yersiz soruyu sordu. "Neden benden ayrıldın?"

Zamanı mıydı şimdi? Aklım hala Buğra'daydı. Ne cevap vereceğimi düşünürken gelen bildirim sesi beni bu saçma durumdan kurtardı.

Afra: Buğra'yı dediğin yerde bulamadım. Ne oldu ki?
(08.55)

Nasıl ya? Tamam ben geliyorum!
(Gönderildi. 08.55)

"Özür dilerim gitmem lazım." dedim oturduğum banktan kalkarak. Karşımdaki şaşkın bakışlarla ayağa kalktı. Ben de koşmaya başladım. Uzaktan bağırdım olduğu yerden pür dikkatiyle beni izleyen yabancıya "Teşekkür ederim."

Ben görünürden kaybolurken o sadece uzaktan beni izlemeye devam etti.

Arkadaşlar lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Teşekkürler :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 11, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin