Kurt ona doğru öyle öfkeli koşuyordu ki yerden her sıçrayışında toprakla bırlıkte taşlar havaya yükseliyordu.
Emir tam hamle yapmak için kılıcı savurdu yaralı kurt aniden diğer kurdun önüne atıldı.Bu sahne olağan üstü bir andı.İki kurt birbirine hırlıyor diş gösteriyordu.Emir e doğru döndü göz göze geldiler.
Kız birşeyler söyledi kurt onu anlıyormuş gibi geriye çekildi.Ama yaralı kurt hala savunma halindeydi.Kız emiri baştan aşağı incelemeye başladı.Tekrar emire seslendi emirin daha önce duymadığı bir dildi bu eski dünyadan kalma dillerden hiç birine benzemiyordu.
Kılıcını yere indirdiği anda diğer kızda oraya geldi.Yaralı kurt kızın yanına gitti.
Emir elindeki kılıcı yavaşça yere bıraktı.Zaten başkada bir çaresi olmadığını biliyordu.Onlar dost mu düşman mı anlaması böyle daha kolay olacak diye düşündü.
Elini kaldırdı,sağa sola hafifçe salladı kızlara seslendi;-Size zarar vermek istemiyorum!Dilinizi anlamiyorum,diye üç eski dünya dilinde seslendi.
Kızlar da sanki anlamış gibi yaylarını indirdiler.
Bir tanesi emire doğru sağ eli işaret parmağı ile emiri göstererek,sol eli ile kendi anlının tam ortasına dokundu.
Emir bu anda kafasında şu cümleleri duydu;
-Kimsin?Neden çok eski bir dil ile konuşuyorsun?
Emir anlayamadı bunu nasıl yapmıştı.Şaşkınlıkla cevap verdi;
-Bunu nasıl yaptın?Seni kafamda duyabiliyorum?Bu bu nasıl birşey?diye sözlerini bir kaç kez tekrarladı.
Bu karşısındaki insanların da yüzünde bir şaşkınlık ifadesi belirledi.Bir süre emire bakıp yine farklı bir dilde konuştular.
Emire doğru baktı tekrar aynı şekilde emirle konuşmaya başladı gümüş tenli sarı saçlı kız,buraya nerden geldin?ne istiyorsun?dostmusun?senin gibi baskalarıda varmı?Emir dost olduğunu bunca yıl bir yer altı şehrinde yaşadığını söyledi.Ama yerini ve başkalarının olup olmadığını cevaplamadı.
-Bizimle gel büyüklerimiz senin konuştuğun dili biliyor.Sana zarar vermeyiz bize güvenebilirsin.Daha iyi bir şekilde anlaşabilirsin.
Emir ne yapacağını bilemiyordu.Geriye dönse bu iki insanın onu takip edeceğini biliyordu.Tek başına gitmenin en doğru karar olduğunu düşündü.
Kıza baktığında sanki düşündüğü şeyleri duymuş gibi kız gülümseyerek ona bakıyordu.Emir yürümeye başladı,-Gidelim,dedi ve kızların yanından gecerek ilerledi kızlar hala orda şaşkın şaşkın ona bakıyorlardı.
-Ne o daha önce benim gibi birini görmediniz sanırım,farklı görünen ben değilim sizsiniz.diye mırıldandı.
Kızlar kahkaha atarak yürümeye başladı.On yada onbeş dakika yürüdükten sonra dağdan aşağı doğru inen bir patikaya geldiler.Emir yolda giderken tek kelime etmiyor etrafı en ince detayına kadar inceliyordu.
Aniden kafasında yine aynı kızın sesi yükseldi.Sürekli kafasının içine giren bu kıza sinirlenmeye başlamıştı.
-Ne o konuşmaktan hoslanmiyormusun biraz kendini anlatırmısın bize?
Emir sert bir tavırla kıza baktı;
-Bana bak ikide bir kafamın icinde dolaşmandan hoşlanmıyorum.Diye kaşlarını çatıp bağırdı.
Kızlar bu tepkiyi beklemiyordu.Tek kelime etmeden yürümeye devam ettiler.
Bir saat sonra tepeden inmiş patikadan çıkıp ormana girmişlerdi.
Orman yemyeşil devasa ağaçlarla bezenmişdi.Her yerde kuş sesleri geliyordu.Ormanı bırakıp kızlara baktığında,onların kuş sesleriyle dans eder gibi yürüdüklerini fark etti.
Kuşlar etrafinda dönüyor sanki herşeyi senkronize ediyordu.Bu iki kızı böyle görünce onların zararsız olduğuna ikna oldu.
Emir bu doğa ile sevgi dolu eğlenceli insanlara hayran kalmıştı.Bu şekilde biraz daha yürüdükten sonra bir nehir kenarına ulaştılar.Kızın sesi aniden yeniden belirdi kafasında.
-Üzgünüm,ama burayı gecmemiz gerekiyor.İsmini bile bilmiyorum,ben lia buda kardeşim niabe,diyerek kardeşini işaret etti.
-Benim adım Emir,memnun oldum.Nehir sorun değil kendim geçebilirim,dedi.
Kizlar bu sirada kurtların sırtına binmişlerdi.Lia nın ablası kurt ile birlikte nehre girdi,kardeşine dönüp baktı el isareti ile hadi lia der gibi hareket yaptı.Sonra emire baktı,hadi nasıl geçiyorsan geç,der gibi bir ifade takındı.
Emir bu ifadeyi hiç beğenmemişti,onlara ne kadar güçlü olduğunu göstermek istiyordu.Nehirden dört,beş adım geriye gitti,lia ve ablası çoktan karşıya geçmiş emiri izliyorlardı.Emir de bunu istiyordu zaten.
Derin bir nefes alıp hızla koşmaya başlayıp,nehir kenarına geldiği anda hafifçe dizlerini kırarak zıpladı.Karşıya iki ayağı üzerine indi,eliyle bile yerden destek almadan doğruldu.Kızlara baktı iki kızında ağzı açık ona bıktıklarını artık ondan korktuklarını gördü.Bu hisle kızlara gülümsedi,ve lia nın ablasına bakıp işte böyle geçerim,der gibi bir ifade takındı.
-Lia yol boyunca sürekli bunu nasıl yaptığını sorup durdu, emir bu soruları hiç bir zaman cevaplamadı.
Büyük bir dağın eteğinden döndükten sonra kocaman kuleleri olan bir şehir kapısı göründü.Emir hayretle bu şehre doğru bakiyordu.Çok ihtişamlı ve görkemli görünüyordu bu yer.
Kapıya ulaştıklarında kapıda üç asker görünümlü erkek karşıladı onları.Bu erkeklerde gümüş tenliydi,boyları kızlara nazaran daha uzun ve kaslı bir yapıya sahiplerdi.Birisi siyah saça diğer ikisi yine aynı sarı saçlara sahipti.Siyah saçlı olanla diğer askerin elinde mızrak,onlardan çok hafif biraz daha iri yapılı olanda ise kılıç vardı.
Artık aralarında bir metre kalmıştı ki askerler birden tek dizini yere koyarak lia ve ablasının önünde eğildiler.Kızların anlaşılmaz dilinde birşeyler söylediler.Ayağa kalktılar tekrar emire doğru baktılar.
Lia ve ablası birşeyler söyledikten sonra hafifçe başını yere eğip şehre doğru yöneldiler.Aniden kocaman taş kapılar iki yana açıldı.Bu devasa taşlardan bunu nasıl yaptıklarını insanın aklı almıyordu.Şehre girdiklerinde lia ve ablasını görenler saygıyla hafifçe egiliyorlardı.Emir bir cevap almak için lia ya baktı.Lia kafasinda tekrar belirdi.-Evet,biz prensesiz,onlar da bu yüzden bu şekilde davranıyorlar bize,sana işaret ettiğimde yaşlı adamın karşısında sende eğil çünkü seni babamın yanına götürüyoruz,o bir kral!diyerek hafifce tebessüm etti.
Emir sert bir ifade ile lia ya cevap verdi;
-Ben tanrı hariç kimsenin huzurunda eğilmem!
Diyerek dik bir şekilde yürümeye devam etti.Lia endişeli gözlerle ona baktı ve bunu yapmamasını söyledi.
------------_------------_----------------
Zamanınızı ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.Umarım keyif almışsınızdır.
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın sağlıcakla kalın.
Bana bu hayatı sevdiren kadın seni çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEN
FantasyKaranlığa boğulmuş bir dünya. Metaoru durdurmak için sayısız denemeler ve teoriler yapılsada onu durdurmayı başaramayacaklar. Tüm dünya nüfusunun yüzde 90'ı yok olacaktır.Metaor çarpmasından önce, Yer altı sığınakları inşa edecekler.Ama bu sığınakla...