Geçit

77 13 0
                                    

Yıl 2297 Yer; ' Son umut yer altı Şehri'

-Halk tedirgin efendim,yüzeyin güvenli...
-Hakan!Buradaki yaşanabilirlik seviyesi giderek düşüyor,bunun farkındasın öyle değilmi?
-Eeeevet, Sayın başkan fakat dışarda bizi neyin beklediğini bilmiyoruz.
-Ahhh, biliyorum ama burda kalırsak öleceğiz fazla dayanamaz bu şehir görmüyor musun?
-Kapı mühürlü birkez açtık mı geri kapatamayız geri dönüşü yok.Dışarda bizi neyin beklediğini bilmiyoruz doğru.
Ama başka Çaremizde kalmadı.
Umalımda hava olmasın bizi bekleyen bu tehlike.
Haklısınız efendim.

Şehirden çıkmak gerektiğini anlayan başkan çok zor bir seçim yapmak zorundaydı.Ya içerde kalıp öleceklerdi,yada dışarı çıkıp şanslarını deneyeceklerdi.Bu kararı almak tek başına alınacak bir karar değildi.Şehirde yaşam çok zordu yeterli temiz hava ve kaynaklarda yeterli besin üretimi sağlanamıyordu.
Son 53 yılda hastalık ölümler artmıştı.Yeni doğan bebeklerin sadece yüzde 3 ü hayatta kalabiliyordu.Nüfüs her yıl biraz daha azalıyordu.Yani şehir tükenmek üzereydi.

-Yarın öğle yemeğinden sonra halka soracağım, Onların kararı olacak.
-Peki sayın başkan Yarın öğlen saat 2 de halkın meydana toplanmasını sağlayacak duyuru yapılacak bu akşam.
- Bu iyi şimdi çıkabilirsin,biraz yanlız kalmam gerek.

Şehir nüfusu sadece 2180 kişiden ibaretti.Bunun % 75 inin yaşı 45 ve 60 arası geri ye kalan kısım 15 ve 28 yaşındaydı.15 yaş altı çocuk sayısı ise sadece 17 di.Bu oldukça kötü bir durumdu.Şehirdeki makinalar sürekli arıza veriyor ve tamir etmesi zorlaşıyordu.En önemli olanı ise oksijen makinasıydı ,en büyük etkende buydu zaten yeterince temiz hava sağlanamıyordu.Bu durum sadece burda değil diğer şehirlerde de aynı sorunlar vardı.Diger şehirlerle baglantı çoktan kopmuştu. Zaten halk da bunun farkındaydı,nefes almak günden güne zorlaşıyordu çok az bir kısım sadece çıkmama taraftarıydı.Ama bir gurup olan gençler çıkmak gerektiğini söylüyordu.O akşam başkan küçük kızına bakarak kesinlikle çıkmamız gerekiyor.Diye sürekli söylendi,karısı 2 yıl önce vefaat etmişti.Kızınında burada annesi ile aynı akıbeti paylaşmasını istemiyordu.Zorda olsa Kücük kızına uzun uzun iç geçirerek bakarak uykuya daldı.
Sabah olduğunda herkes yine rutin olan işlerinin başına geçti.Ögle vakti geldi çattı başkan balkona çıkıp halkı selamladı.Cok rahattı burdan çıkılması gerektiğini biliyordu herkes.Sözlerine şöyle başladı,
- Buradaki vaktimizin dolduğu çok açık ortada, kararı size bırakıyorum.Şunu unutmayın buradan çıktığımız anda öleceğiz belki,ama bizim atalarımız cesareti ile bilinen bir topluluktu ve biz onların son temsilcileriyiz.Şimdi ne yapmamız gerekiyor?
Meydan bir anda ölüm sessizliğine hakim oldu.Birbirlerine bakan halk aslında çıkmaları gerektiğini biliyor.Ama nedense ağızlarını bıçak açmıyordu.Birden bir ses yankılandı meydanda.
Daha 19 yaşında olan Emir'in sesiydi.Şehirde botanik işleri ile uğraşan Emir sürekli spor ve antreman yaptığı için biraz iri yapılı 1,86 boyunda siyah saçlı kahverengi gözlere sahipti.Annesi ve babası daha o 7 yaşındayken ölmüştü.Onu büyüten ablasını ise 3 ay önce kaza sonucu elektrik akımında kaybetmişti.Bakişları çok donuk ve duygusuz gibi görünüyordu.Sert bir görüntüsü vardı.Pes etmeyi sevmeyen kişiliği oldukça net ve dürüsttü.
- Fareler gibi burda mı öleceksiniz? Dışarı çıkalım ve en azından onurumuz ve cesaretimizle ölelim.
Bunu duyan halk, başkan ve yöneticileri bu gence çevirdiler kafalarını.Ve herkes mırıldanmaya başladı gence katılır gibi hep bir ağızdan;
-Evvet çıkmalıyız.
-O haklı buradan çıkmamız lazım.
-Peki ne zaman çıkıyoruz?
Başkan kendinden emin bir şekilde kızının elini tutarak heyecanla haykırdı;

-Yarın,Yarın çıkıyoruz herkes şimdi gidip hazırlıklarını yapsın.Birde her ihtimale karşı sevdiklerinizle vakit geçirin birlikte yemek yiyin ve cesur olun.

Bu durum herkesi heyecanlandırsada herkesin içinde korku ve endişe vardı.O akşam herkes sevdikleri ile yemek yedi vakit geçirdi sohbet etti.Bir kişi hariç elbette.Emir ablasının vefatından sonra insanlarla pek diyolog kurmayan konuşmayı sevmeyen bir kişiliğe bürünmüştü.O akşam yaptığı tek şey düşünmekti.Eski dünya fotoğrafları 4 üncü başkan döneminde toplatılıp yok edilmişti.Bunun nedenini kimse bilmiyordu.Ama emirde tabiki bir tane vardı bunu annesinin küçük bir kutusunda bulmuştu.Neresi olduğunu bilmediği bu fotoğraf a bakarak.Acaba şuan da hala böylemidir?Diye düşünerek uykuya daldı.

Yıl 2297 Mart 17 Çıkış günü;

O sabah tüm şehir sabah 6 da uyanmıştı çoğu uyumamıştı gerçi.Herkes çıkış kapısına doğru harekete geçti.En önde çocuklar ve gençler vardı kenarlarda güvenlik güçleri,ortada başkan kızı ve yönetici gurubu.En sonda ise daha yaşlı kesim.Yediden yetmişe herkesin içinde hemen hemen aynı duygular vardı; biraz korku biraz endişe,merak ve heyecan.Kapının ardında onları neyin beklediğinden habersiz kapıya doğru ilerliyorlardı.Her ne olursa olsun burada kalamazlardı artık.Dışardaki canlılar yada başka insan topluluğu varmı diye düşünmekten daha çok acaba hava nasıl nefes alabilecekleri bir atmosfer varmı, diye düşünüyorlardı.Başkan arada bir Emire bakıyor onu inceliyordu.Dikkatini çeken tek şey ,onun kimseyle konuşmadan etrafına bile bakmadan sadece dümdüz önüne bakarak kararlı adımlarla yürümesiydi. Kendinden emin bir duruşu vardı.Tam bir lider sıfatı taşıyan bir gençti.Bu durum onu mutlu etti.Her geçen dakika kapıya biraz daha yaklaştılar.Heyecan gitgide artıyordu.Kapıyı açmak için 6 adet elektronik anahtar vardı.Bu anahtarlar Başkan ve konsey yöneticilerinde bulunuyordu.O büyük kapıya gelmişlerdi sonunda.O kadar sağlam ve heybetli görünüyordu ki.İnsanin hayran olmaması imkansızdı.Kapının üzerinde bulunan ay yıldız hala parlak bir görüntüye sahipti.Hemen altında Bir cümle yazılıydı.

Türk milleti Özgürlüğünüz cesaretinizle kazanılacak en önemli ödüldür!

Bu şehir Türkiye'de yapılan şehirdi.
Kapıyı açmadan önce aşağıdaki yönlendirmeyi takip ediniz.Bir kaç maddeden oluşan bu yönerge de en önemli olanı ise şuydu;
Havanın temiz olup olmadığını anlamak için bilgisayar ekranını açıp tahlilleri yaptırınız.

Ama bilgisayar ne yazikki yağmacı insanlar tarafından çıkarılmaya çalışılmış ve deforme olmuştu.Bu ölçümü yapamıyorlardı.O kadar büyük bir sessizlik vardı ki.Neredeyse kalp atışları bile duyulacak bir sessizlik.Başkan hiç konuşmadan kapıya doğru yöneldi.Bir anda durdu ve elindeki son anahtar olan Kırmızı renkli kartı Emir e doğru uzattı.Göz göze geldiler.Anahtarı alan emir yöneticilerinde harekete geçmesiyle birlikte kapıya yöneldi.Tam kapının önündelerdi artık 5 konsey üyesi kartları teker teker okuttular.En son sıra kırmızı kart a geldiğinde herkesin gözü gençteydi.

------------------------------------------------------------------

✓Yorum ve fikirlerinizi bekliyorum.Çok teşekkürler.

KARANLIĞIN İÇİNDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin