Kafayı yemiş gibi servisten koşarak indim ve onu gördüğüm yere doğru ilerledim.
Sağa bakındım sola bakındım, sağa gittim sola gittim, ordan oraya koşturdum, her yere baktım.
Ama yoktu işte.Artık bana beynimin oyunlar oynadığını düşünmeye başlamıştım.
Yere çöktüm ve olduğum yerde kaldım.Ellerimle yüzümü kapadım ve hıçkırıklarımı içime hapsetmeye çalıştım.
Çalıştım çünkü başaramadım.
Ergenlik dönemim diye söylemiyorum.
Her şey ters gidiyordu ve sanırım dünya ve enerjisi benden nefret ediyordu.Kötü günler geçiriyordum. Daha fazla kötü günlerin olacağını da biliyordum elbet.
Ama bu benim sabrımı taşırmaya başlıyordu.Neden sadece mutlu olamıyordum? Ya da normal bir kız gibi sadece arkadaşlarımla takılıp okul çıkışında limonata içmeye gidemiyordum?
Ben kendimi olduğum seviyorum, nankör olmak istemiyorum eminim ki kulağa tuhaf geliyor.
Kendimi, arkadaşlarımı ve çoğu şeyi seviyorum.Ama tüm bu sıkıntılarla, çok kolay görünen şeyler aniden, ulaşılmaz gibi görünüyor.
Sadece ben olduğumdan daha fazlalarını görmelerini isterdim.
Sadece 'iyiyim' dediğimde aslında iyi olmadığımı, içimi de görmelerini isterdim.Ben sadece sıradan bir kızım.
Kısa sürede birisine bu kadar bağlanmak benim suçum değildi.Peki niye hayat sanki bu tüm olanlar benim suçummuş gibi bana yüklüyordu her şeyi?
Bazen yaramazım, sıkılıyorum, korkuyorum, yok sayılmış hissediyorum, mutlu oluyorum, şapşallaşıyorum, dilek diliyorum, hayallerim var ve hala dünyada sıradan bir kız için dünyada her şeyin gerçekleşebileceğine inanmak istiyordum.Peki inansaydım bu inancım nereye kadar sürecekti?
Çok sevdiğim bir arkadaşımı kaybedene kadar mı?Birisinin omuzlarımdan tutup beni sarsmaya başlamasıyla kendime geldim ve ne zaman saldığımı bilmediğim hıçkırıklarımı durdurmaya çalıştım.
Kızarık ve yaşlı gözlerimi Sude'ye çevirdiğimde bana baktı ve söze nasıl başlayacağını bilemediği için öylece bakmaya devam etti.
"Neler oluyor yine?"
"Hastaneye gidiyoruz hadi gel servisçi Hüseyin amcadan rica ettim bizi bırakacak."^^^^^^^^^^^
o sırada Finn'den
-ne alaka amk dediğinizi duyar gibiyim-"O ZAMAN O SAÇMA MENAJERİ İSTEMEDİĞİMİ TEKRAR SÖYLE ONA! İSTEMİYORUM DEDİKÇE NEDEN O İĞRENÇ KADINI BANA YOLLUYORSUNUZ? DAHA FAZLA BU OYUNA KATLANAMAYACAĞIM ANLIYOR MUSUN? BEN BİR DAHA BİR KIZIN KALBİNİ KIRMAK İSTEMİYORUM!"
Noah'nın yan odadan bağırışları kulaklarımı delip geçiyordu.
Annesiyle yeni bir menajerle anlaşması için yalvarıyordu. Aslında daha çok bağırıyordu.
Noah otelden ayrılmadan önce bir aptallık yapıp Sadie'nin onu öpmesine izin vermişti.
Daha sonra da menajerine anlattığında bunun aslında basın ve ikisinin kariyeri için iyi olduğu kanısına varıp Sadie'nin menajeriyle de konuşmuş ve onları sevgiliymiş gibi göstermeye çalışmıştı.Daha sadece 15 yaşlarındaydık. Basın sevgili olmalarını neden bu kadar önemsesin ki?
Jacob ve Millie'ye de aynısı olmamış mıydı zaten?
Bir anda Noah'nın bağırma sesleri kesilince ona bakmak için yan odaya geçtim.
Odanın taa diğer köşesine, yere oturmuş ve başı da duvara dayalıydı.
Burda olmak istemiyordu, burda olmak istemiyordu çünkü Gece'nin yanında olmak istiyordu.
Biraz daha yanına gittiğimde omuzlarının inip kalktığını farkettim.
Noah...ağlıyordu.
Sırtını sıvazlamak için elimi uzattım.
"Her şey yoluna girecek. Eminim." Sanki bu teselliyi bekliyormuş gibi ağlaması daha da şiddetlendi."Hep bunu söylüyorlar. Ama ne zaman her şey yoluna girdi ki?"
^^^^^^^^^^^
tekrar Gece'nin ağzından..
Hastaneye kadar sürüklenmiştim. Tamam Furkan hasta zaten gelirim her türlü ama bu sefer neden bu kadar acele ettik ki?
Hastanenin tam girişinde durdum.
"Ya neler olduğunu söylersiniz ya da bu işin sonu güzel bitmez."
"Neden içeri girip kendimiz görmüyor-"
Sude gözlerini kaçırıyordu. Faruk da aynı şekilde.İşte yine kötü bir şey olmuştu.
"SÖYLEYİN ARTIK!"
"Gece, Furkan intihar etmeye çalışmış."bölüm sonu
ya aslında bu bölüm niye bu kadar duygusal oldu bilmiyorum ama zaten kitapta aşırı komedi vardı birazda hüzünlenelim istedim ühühühü.
neyse yeni kurguma bakmayı unutmayın. 'tAyFa QaTliaM'
hadi öbtüm bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Hold On For Me // Noah Schnapp Fan-Fic 🍕
FanfictionOtelde her günü normal geçerdi. Çalışırdı orada nasıl olsa. Ta ki bir yabancıya vurulana kadar. Bilmiyordu onun milyonlarca hayranı olduğu. Tek istediği gözlerine daha yakından bakmaktı. "Bekle." dedi Noah Gece'ye. "Sadece bekle, benim için." Gece...