LÜTFEN BURAYI OKUYUN VE TAVSİYE VERİN LÜTFENNnnNnnNnNN!!1!1!!
merba gerçek hayatta yaşayıp etkilendiğim ve gerçekten çok güzel bir hikaye var -aşk- ben de bunu kurgu olarak yazmak istiyorum. Ama Finn mi Noah mı ya da kim olmalı karar veremedim. Sizce erkek başrol kim olmalı? -sadece finn ve noah olmak zorunda değil.-kelime sayısı: 467
"Hadi in ordan Gece."
"Ya bi salın beni ben buraya atlamak için çıkmadım ki."
"Lan ne diye çıktın o zaman soktuğumun Dominos'unun çatısına?!"
"Tükürüğüm kaç saniyede yere düşecek saymaya geldim."
"Gece beni yanına getirttirme in aşağı."
"Başımıza güneş geçecek hadi Gece."Offlaya offlaya aşağı indim.
Hayır tükürük falan yarıştırmayacaktım tabii ki atlayacaktım.
Ama o aptal Schnapp için değil, nasıl bu kadar kolay kandığım için kendime kızdığımdan çıktım o lanet Dominos'un çatısına.Neden mi Dominos? Öleceksem sevdiğim bir yerde öleyim yahu değil mi?
Aşağı indikten sonra hemen ilk bulduğum banka oturdum.
Onur *onuru multiye koydum ehehe* beni bekliyor olmalıydı.
Gidip onunla ilgilenmeliydim.Sude, Faruk ve Furkan'ı orada bırakıp otele doğru koşmaya başladım.
Birazdan bayılsam hiç şaşırmazdım. Sıcakta koşmak senin neyine ki Gece?!
Otele girer girmez kapı girişinde birkaç kişiyle konuşan Millie'yi gördüm.
Aldırmadan kahvaltı edilen yere doğru ilerledim.Onur bana el sallayınca yanına gittim.
"Hazır mısın gezmeye?"
"Evet," dedi ve kafasını salladı. "Evet.Hazırım."Onur'a Alaçatı Çarşısı'nı dolaştırdım. Keyifle bazen etrafı fotoğraf çekiyor, arada beni çekiyor, bazen de birlikte çekiliyorduk.
Eğlenceli birine benziyordu.
Gerçekten harika birisiydi.En sonunda yorulup pizza yemeye Muratlar'ın pizzacılarına gittik.
Bizi sevinçle karşılayıp masa ayarladı. Bizde oturup siparişlerimizi verdikten sonra, beklemek kalmıştı.
En zor kısım.
Beklemek."Bu sabah Dominos'a koşa koşa gittin."
"Ah evet seni o yüzden beklettim üzgünüm."
"Bir sıkıntın varsa benimle paylaşabilirsin."
"İnan bana harika birisine benziyorsun. Sıkıntım olsa anlatırdım elbet. Ama şu an her şey yolunda." Cümlelerimde iki tane koskocaman yalan vardı.
Birincisi sıkıntım vardı. Büyük bir sıkıntım.
İkincisi her şey yolunda filan değildi. Her şey berbattı.
Tek doğru onun harika bir insan olmasıydı."Artık gidelim mi? Yoksa sahile bir bakmak ister misin?"
"Bu sıcakta sahile gitmek pek faydalı değil ha?"
"Sana harika biri olduğunu söylemiştim. Şimdi de zeki olduğunu da söylemek istiyorum."Elini göğsüne koyup başını salladı.
"Teşekkürler, teşekkürler. Bunu sizin gibi bir hanımefendiden duymak çok gurur verici." önünde eğilip 'prenses' selamı verdim.İkimizde güldük ve otele doğru ilerlemeye başladık.
Otelin önünde kameralı insanlar -paparazziler?- vardı. Ne zaman rahat bırakacaklardı bu ST ekibini ya?
İçeri Onur'la girdikten sonra ona sonra görüşürüz deyip hemen annemin yanına gittim.
"Bu dışardaki kalabalık ne?"
"Ha, şu dizinin oyuncuları gidince dışarda kargaşa oldu. Herkes fotoğraf çekilmek filan istedi. Kızlar çığlık çığlığa bağırıyorlard-"
"Ne?"
"Bağırıyorlardı işte."
"Dizinin oyuncuları gidince mi?"
"Evet..?"
"Gittiler mi?"
"Evet yarım saat oldu."
İstemsizce dizlerimin üstüne çöktüm.Bana bekle diyen çocuk gitmişti.
Ben de elbette beklemeyecektim.•Bekle dedi gitti ben beklemedim. O da gelmedi, ya. Ölüm gibi bir şey oldu ama ama ama kimse ölmedi.•
bölüm sonu
———-
nbRrRrr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Hold On For Me // Noah Schnapp Fan-Fic 🍕
FanficOtelde her günü normal geçerdi. Çalışırdı orada nasıl olsa. Ta ki bir yabancıya vurulana kadar. Bilmiyordu onun milyonlarca hayranı olduğu. Tek istediği gözlerine daha yakından bakmaktı. "Bekle." dedi Noah Gece'ye. "Sadece bekle, benim için." Gece...