Tam o sırada aklından geçen şuydu: Vay anasını be.
Ancak daha sonra sağ ayağını koyacak olduğu dalı bulamadı ve ayağı kaydı. Kendisini dengelemek isterken ağacı sarstı ve devamında eli de boşluğa düştü.
Genç kız oğlanın düşeceğini anladığı sırada öne atıldı ve onu yakasından yakaladı. Ancak kendisi de çok sağlam durmuyordu. Bu yüzden beraber aşağı düşmeye başladılar.
Önce birkaç dala çarpıp kademe kademe düştüler. Kimi dal kızın yüzüne kimi dal ise oğlanın sırtına gelmişti ama tek parça halinde yere inmeyi başardılar. Üst üstelerdi ve birbirlerine sarılmışlardı.
"Ah! Sırtım!" diye sızlandı çocuk. Kız da kafasını tutup inledi.
Daha sonra nasıl bir durumda olduklarını fark ettiler ve donup kaldılar. Kız, oğlanın üstüne düşmüştü. Şaşkın gözlerle birbirlerine bakıp gözlerini kırpıştırdılar.
"Neden bu kadar ısrarcısın ki?" Genç kız oğlanın üzerinden hızlıca kalkıp dizlerini üzerinde dengede durdu. Diğer yandan yüzünü gizlemek için yere eğiyordu.
Oğlan olduğu yerde doğruldu ve oturur pozisyona geldi. Gözlerini kızın yüzünden ayırmıyordu. Bir süre sessiz kalıp birbirlerini süzdüler. Gece meltemi, kızın koyu renkli dalgalarını uçuşturdu.
Çocuk elini uzattı.
"Merhaba. Ben Kül." Hafifçe gülümsedi.
Genç kız bir an donakaldı. Ona taktığı isimle tanıtmıştı kendini. Bu ne demekti ki şimdi?
Uzanıp oğlanın sıcak elini kavradı ve hafifçe sıktı.
"Ben de Kıvılcım."
"Memnun oldum." dedi oğlan gülümsemesi genişlerken. Kız kafasını sallamakla yetindi.
"Hani nerede o lafını sakınmayan Hades kızı?" dedi oğlan alayla.
Bunları duyan genç kız hemen çenesini dikleştirdi ve gözlerini kıstı.
"Hala buradayım." dedi. İşte şimdi oğlan görmek istediği şeyi görmüştü. Sokak lambası kızın yüzüne vururken onu bir yerlerden hatırladığını fark etti.
"Sen kardeşimin arkadaşı değil misin? Seni daha önce de görmüştüm."
Kızın yüzü kızardı ama belli etmemeye çalıştı.
"Evet, benim kardeşimle aynı sınıftalar. Oradan tanıyorum."
"Hımm." Bacağını sallayarak gökyüzüne baktı bir süre. Şimdi ne yapması gerekiyordu ki?
"Ben gideyim en iyisi." dedi kız ayaklanırken.
"Dur, nereye?" Oğlan da ayağa kalktı. Kızın boyu çok kısa değildi ama kendi boyu epey uzun olduğu için aralarında bir kafa boy farkı vardı. Neden olduğunu anlamadı ama hoşuna gitmişti bu durum.
"Evime."
"Daha konuşacak çok şey var."
Kızın kalbi göğüs kafesinde takla attı. Ne demekti şimdi bu?
"Başka zaman."
"Peki, seni ben bırakayım o zaman."
Kız elini kaldırdı.
"Gerek yok. İki blok aşağıda oturuyorum zaten."
Yeni bir bilgi daha, diye düşündü oğlan.
"Emin misin?"
"Evet. İyi geceler." dedi kız ve dönmüş arkasını gidiyordu ki oğlanın sesini duydu.
"İyi geceler. Bu arada..." duraksadı.
Kız dönüp baktı ve ellerini ceplerine sokmuş halde dikilen bu sarışın oğlan çocuğuna neden aşık olduğunu bir kez daha anladı. Karanlıkta bile o güzel gülümsemesi insanın kalbini eritiyordu.
"Çirkin değilmişsin." dedi oğlan sırıtırken.
Normalde bu cümle bir hakaret sayılabilirdi ancak kız onun ne demek istediğini anlamıştı. Çirkin olduğu için kendini sakladığını düşünüyordu. Diğer yandan iltifat etmiş bile sayılırdı.
Genç kız da gülümseyerek karşılık verdi.
"Senin de hafif şiven varmış. Yeni fark ettim." dedi ve başka bir şey söylemeden uzaklaştı.
Oğlan arkasından bakakaldı. Çünkü bu kız acayip güzel gülüyordu be.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL • Texting
Short StoryMESAJLAŞMA Anonim: Neden beni hiç görmedin? O: Sen bana hiç gelmedin.