"Ne?"
"Kahkaha at işte. Lütfen." Oğlan istekli gözlerle kıza bakıyordu. Bu bakışlar altındayken mantıklı düşünmek çok zordu.
"Neden ki?"
"Ya sen bir yap şunu..."
Genç kız ofladı.
"Öyle gül deyince gülünmüyor. Çok istiyorsan sen güldür beni" dedi kız kollarını kavuşturarak.
Oğlan hafifçe geri çekilip ne yapacağını düşündü. Bulamadı.
"Bu böyle olmayacak." Kafasını ellerinin arasına alıp burnundan bıkkınca nefes verdi. Bir süre konuşmadılar.
Oğlan yüksek sesle oflama ve hırlama arası bir ses çıkararak geriye yaslandı ve kafasını banka dayadı. Yıldızlara bakarken bir an içine garip bir his çöktü. İzleniyordu.
Kafasını hafifçe çevirip kızın suratına baktığında aradığı cevabı buldu.
Genç kız hülyalı bir gülümsemeyle kendisine bakıyordu. Kahverengi dalgalı saçlarını kulaklarının arkasına atmıştı ve sokak lambasının ışığında bile o çikolata rengi gözleri insanı eritmeye yetecek sıcaklıktaydı. İçinin ısındığını hissetti. Göğsü, uzun zamandır aradığı şeyi bulmuş gibi sızladı. Sonunda kendine bir sahip edinmiş gibiydi.
Oğlanın kalbi tekledi.
Elini göğsüne götürüp oturduğu yerde doğruldu. Çatılmış kaşları ve kitlenmiş çenesi genç kızı ufak bir gerginliğe sürükledi.
"Bir şey mi oldu?"
Oğlan doğruca gözlerine bakıyordu. Hiçbir şey söylemeden...
"İyi misin? Korkmaya başlıyorum."
Oğlan hafifçe gülmeye başladı. Genç kız ona deliymiş gibi bakıyordu artık. Gülmesi kahkahaya dönüştüğü sırada kız bankın kenarına sinmiş halde olanları izliyordu. Ne yapıyordu bu çocuk böyle?
"Anladım" dedi gülmesi kesilirken.
"Neyi?"
"Sendeki bu şey..." Parmağıyla bedenleri arasında bir yol çizdi.
"Bana da oldu galiba."
Genç kız anlamak istemiyormuş gibi kafasını salladı.
"Düzgünce açıklayacak mısın şunu?"
Oğlan nefes verip alnını ovuşturdu. En iyisi göstermekti.
Uzanıp kızın elini yakaladı ve göğsünün sol tarafına koydu. Kızın uzun ince parmaklarının altından bir kalbin gümbürtüsü duyulabiliyordu. Oğlanın kalbi kendini hırpalıyordu resmen.
Elini irkilerek geri çekti kız. Kocaman olmuş gözleriyle oğlanın gergin ama bir o kadar tatlı suratına baktı. Ne demek istediğini anlamıştı.
"Ne yani? Bu..." parmağıyla göğsünü işaret etti.
"Bu oldu mu şimdi?"
"Neden inanmak istemiyorsun anlamadım ama evet. Oldu."
Genç kız eliyle ağzını kapattı. Gözlerine dolan yaşlara engel olamadı.
"Hey hey dur. Neden ağlıyorsun?" Uzanıp kızın göz yaşını yakaladı ve ne olduğunu anlamaya çalışır gibi öne eğildi.
Genç kız gözlerini bir çırpıda silip kendine geldi. Dizlerini kendine çekip kollarını etrafına doladı. Kısa bir süre sessiz kaldı ve oğlan da buna saygı gösterdi.
"Ben o kadar uzun zamandır bunun olmayacağına kendimi inandırmışım ki... Bu sadece bir hayaldi benim için. Senin bana çikolata aldığın, lunaparka götürdüğün, bisiklet sürmeye çıkardığın kafamdaki kurgular... Gerçek olmasına ihtimal bile vermedim."
Yaşlı gözlerini şaşkın oğlana dikti.
"Sen de şimdi karşıma geçmiş bana mucize oldu diyorsun."
"Neden kendini bu kadar küçük görüyorsun? Seni sevmem neden imkansızmış gibi davranıyorsun ki?"
Genç kız cevap vermedi.
"Sen güzel birisin. Hem için hem dışın... Kendine haksızlık ediyorsun."
Genç kız hafifçe güldü sadece. Oğlanın ciddi olup olmadığını anlamak için yüzünü tarıyordu gözleri.
"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" diye çekinerek sordu kız.
"Eeee, yeter ama. Evet dedik ya! Allah Allaaah." diye oğlan ellerini iki yana açarak isyan etti.
Genç kız onun bu haline gülmeden edemedi.
"Teşekkür ederim."
Oğlan aklına gelen düşünce ile elini cebine atıp bir şey çıkardı ve kıza uzattı.
"Al ye."
Kız, uzattığı çikolata paketine inanamayan gözlerle baktı.
Oğlan hafifçe sırıtırken konuştu.
"Şimdiden bir tanesini gerçekleştirdik bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL • Texting
Short StoryMESAJLAŞMA Anonim: Neden beni hiç görmedin? O: Sen bana hiç gelmedin.