9

45 27 4
                                    

Tanrım başım çok ağrıyor. Neden her yer karanlık off kalkamıyorum. Ne olmuştu bana hiçbir şey hatırlamıyorum.
-İmdatt!Kimse var mı? Yardım edin nolur...
Ayağa kalkmaya çalışıyordum ama başaramıyordum. Çok uykum var ama uyumamalıyım sanki bir yataktayım, ya da koltuk . Bu her ne ise uzun zamandır bu kadar rahat hissettirmemişti. Saçmalamayı kesmem lazım nerdeyim ben ya deliricem.
-Chris? Chris orda mısın?
Korkmaya başlıyordum daha fazla burada kalamazdım. Tüm gücümle kalkmaya çalıştım. Ayağa kalktığımda hissettiğim acı daha fazlaydı.Bir şeylere tutuna tutuna o karanlıktan kurtulmaya çalıştım.Tanrım sanırım nerede olduğumu anlıyordum. Çok korkuyorum lütfen orası olmasın lütfen...
İlerledikçe ilerdim arada bir şeylere çarpıp ses çıkartıyortum ve bu beni dehşete düşürüyordu. Ve sonunda ufakta olsa bir ışık görmüştüm. Hızlanarak yürümeye başladım. Dışarı çıktığımda gördüğüm manzara...
Hayır hayır nasıl geldim ben buraya. Beni uçağa kim getirdi.
Koşmaya başlamıştım o kadar korktum ki Job'ın söyledikleri aklıma geliyordu.Ama ya beni buraya getiren Job ise...
Ne yapmalıydım?
Durmalı mıyım ?
Beklemeli miyim? 
Evet en iyisi beklemekti. Beni getiren kişiyi görmem gerekiyordu.
Çalılıkların arasına girdim ama çok belliydi burası olmazdı nereye saklanmalıyım derken solumdaki devasa ağaca baktım. Neden olmasın ki yapabilirim bence.
İçimdeki ses bok yaparsın bu ağrıyla diyordu. Haklıydı da ama başka seçeneğim yoktu. Düşe kalka sonunda tırmanmayı başarmaştım. Ellerim hep yara bere içinde kalmıştı. Job seni bulursam bunların acısını çıkartacaktım senden .

Zaman geçmek bilmiyordu sanki uykum geliyordu. Beni kurtaran kişi öylece bırakıp gitmemiştir bence mutlaka döner. Yani umarım döner çünkü bizimkilerin yanına nasıl gideceğimi de bilmiyorum. Chris işaret koydu ama burası hakkında en ufak fikrim yok. Bütün ağaçları kontrol etmem de imkansızdı. Karanlığa kalırsam ayvayı yerim...

Hava yavaş yavaş kararıyordu ve kimsede gelmedi. Hem çok susadım hemde tuvaletim vardı burada istesemde duramazdım artık. Aşağı inip yiyecek bişey bulmam lazım ve tabi tuvaletimi yapacak bir yer.
Ayy ne kadar yüksekteymişim ben ya nasıl atlıycam. Allahım nolursun bir yerlerimi kırmıyım lütfen lütfen lütfen.
Yere ne güzel çakıldım yine offf popom...
Biraz sızlandıktan sonra sendeleye sendeleye ağaçlardan meyveler koparmaya çalıştım.Daha alçak bir ağaç bulup topladığım meyveleri yere bırakarak koşmaya başladım. Anladığınız gibi altıma işemek üzereydim...
Ohh çok rahatladım.
Yiyecekleri kıyafetimin içine koyarak tırmanmaya çalıştım ama bu şekilde olmuyordu çünkü eziliyorlardı. Fırlatsam... Saçmalama Em.
Düşün Em düşün nasıl yapacaktın bunu düşün. Bir beş dakika falan düşündükten sonra aklıma bişey geldi. Muhtemelen güleceksiniz ama burda bu kadar şansım var. Sütyenimi kıyafetimi çıkarmadan ipliklerini çözerek çıkarttım. İçine birkaç meyve koyup sırtıma doğru çevirdim. Ve şimdi tırmanmaya hazırdım.
-Hadi ama az kaldı yapabilirim.
Tam o sırada bir hışırtıyla kendimden geçip ağaçtan düştüm. Acı hissetmiyordum. Şey sanırım bişey beni tuttu. Tanrım gözümü açmak istemiyorum.
-Kimsin bilmiyorum ama lütfen zarar verme bana lütfen.
Bunları söylerken gerçekten gözümü korkudan açamıyordum.
Ve o kişi gülmeye başladı.İçimdeki heyecanı anlatamazdım size...
-Seni şapşal kız.
Tanrım şükürler olsun sana sonsuz şükerler olsun sana...

GECE VE KADIN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin