|-----> 15 <-----|

67 19 6
                                    


"Neden?" dedi Arsen merakla. "Çünkü sürekli dış duvarların şekli yada görünümü bir sistem büyüsü sayesinde değişir. Bazen taşların rengi bazense direkt şekli değişir. Ha birde dışarısı Soyut'un diğer binalarından farklı olarak ihtişamlı ve teknolojiden uzak normal bir saray gibidir. Ancak iç imkanlar Soyut'un diğer binalarından daha mükemmel ve daha büyük bir teknolojiye sahiptir" dedi gülümseyerek.

Vay bee diye içinden geçirdi. Hala inanmak istemese de artık her şeyi kabullenmiş, hatta o bir kaç gün önce inanamadığı şeylerin ana kaynağı olan yerde yaşamaya başlayacaktı.

Abim, kardeşlerim ve babamın anıları ve istekleri için diye içinden kendini teselli etti.

"Güzelmiş" dedi sessizce. "Senide ailemle yakında tanıştıracağım" dedi Arsen'e doğru dönerek. Ne gerek var demeye yelteneceği anda aklında abisi ve kardeşleri gelmişti. Belki kardeşlerini göremeye bilirdi ama en azından abisini görebilirdi.

"Güzel olur" dedi içten bir gülümsemeyle. "Pekala bu kadarı bu günlük yeter. Yemek yedin mi?" dedi Arsen'den gözünü ayırmadan. "Aç değilim" dedi.
"Peki o zaman. Kalacağın yer yarına hazır olur, sende yarın gidip işlerini halledersin dedi. "Ha birde eğer acıkırsan, Büyük mutfağın yerini koridordaki adamlarım sana gösterir" dedi.

" Tamam, teşekkürler" dedi kafasını sallayarak. "Melih!" diye bağırdı. -Ne bağırıyorsun lan manyak. -Evet ya otoriter pis adam. "Arsen'i şimdilik kalacağı odaya götürün"dedi. "Tamam efendim, Arkın götürür" dedi. Arsen tekrar odaya ve Taner'e göz attıktan sonra kapıdan çıktı ve etrafı incelemeye başladı.

   Melih telaşla içeriye süzüldü ve kapıyı dikkatlice kapattı. "Efendim" başıyla selam verdi. "Gel bakalım Melih" dedi tekli koltuklardan birine otururken. "Ne olduğunu anlat bakalım" dedi yanındaki koltuğu işaret ederek.

   Melih işaret ettiği koltuğa oturdu ve konuşmaya başladı "Efendim, belki inanmayacaksınız ama Arsen, bir anda normal insan gücünü aştı ve beni bile zapt edecek güce ulaştı. Gördünüz, bir anda sinirlendi ve gözleri kırmızıya yakın bir renge dönüştü. Ayrıca bakışlarından hükmedicilik ve güç fışkırıyordu" dedi nefes nefese.

   Taner, Melih'in anlattıklarını kafasında tarttı ve "Demek güçlerini daha dönüşmeden göstermeye başladı, tamam Melih çıkabilirsin" dedi sakin bir ses tonuyla.

Melih odadan dışarıya çıktığında Arsen normal olarak halen oradaydı ve etrafı inceliyordu. "Göktuğ!" diye bağırdı Melih. Koridorun diğer ucundan koşarak geldi seslendiği kişi. Diğerlerine göre daha çok insana benziyordu ve tipi düzgündü.

Yanlarına geldiğinde Arsen'i gördü ve gözleri kocaman açıldı. İki dakika boyunca Arsen'i süzdükten sonra Arsen "Buyur birine mi benzettin kardeş?" diye sinirle sormasıyla kafasını Melih'e çevirerek "Evet Melih!" dedi farklı bir tınıyla.

Melih, Göktuğ'u kolundan çekerek "Olum bana milletin içinde Melih diye hitap etme diye kaç kez söyleyeceğim! Abinim ben senin, hadi abi dememekte ısrarcısın anladım. Bari Melih Bey falan de!"dedi burnundan soluyarak. Arsen o sırada onları tamamen boş bir yüz ifadesiyle izliyordu.

Göktuğ "Ya bir git işine, sana mı abi diyeceğim? Asla!" dedi gözlerini devirerek. "Ya tamam tamam. Deme abi falan, bey desen ona bile razıyım." Arsen'in orada olduğunu unutmuş gibiydiler. "Bey. Sen mi beysin? Güldürüyorsun beni, sen ki beni saçma sapan yerlerde rezil eden insan, sana bey falan demiyeceğim! Hele de bana yaptığın onca şeyden sonra" dedi büyük bir kin ile.

Arsen konuşmanın saçmalığıyla büyük bir kahkaha attı ve "Bu ne kin Arkadaşım!" dedi ve gülmeye devam etti. Karnını tutarak gülüyordu neden güldüğüne o da anlam veremiyordu ama gülüyordu. Neredeyse 1 haftadır doğru düzgün gülmemişti. Göktuğ ve Melih ona bakıyorlardı.

SOYUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin