2. Bölüm

4.5K 354 31
                                    


▫️Yazılan her şey hayal ürünüdür. Gerçek hayatta uygulanan prosedürleri yansıtmayabilir.

Düşüncelerinizi benimle paylaşarak ilerlerseniz kitap için daha sağlıklı olacaktır. :)

* ** *

Yürüdüğün yolun doğruluğunu nasıl kanıtlarsın? İlerleyerek mi, yoksa durarak mı?
Zaman, yürünen yolun rotasını vermez ama çıkmaza mı yoksa ucu görünmeyen bir okyanusa mı ulaştığını sadece pusulan varsa anlarsınız. Pusulaya yürüyerek veya durarak ulaşamaz, aramak istesen de bulamazsınız. Çünkü pusula tam olarak kalbindedir. Kalbin nereyi gösteriyorsa, orası yolun olur. Güz'ün pusulası ailesi öldüğü gün çürümüş, küflenmişti. Lanetlenen bedeni sadece bir şey için yaşıyordu, intikam.
Bu yüzden, göğsüne vuran kalp atışlarını intikama susamış bir katilin bekleme saati olarak nitelendiriyordu. Amacına ulaştığında saatin pili bitecek ve atmayı durduracaktı.

Güz, önünde yürüyen hemşire olduğunu düşündüğü kişileri takip ederken gözlerini etrafta gezdirdi. Yaşanılan olaylara karşı oldukça sakin görünüyordu. Hemşirelerden biri sık sık omuz üzerinden Güz'ü kontrol etmeyi ihmal etmiyordu. Bir kapının önünde durduklarında hemşirenin kapıyı açmasını bekledi, sonra geçmesi için ayrılan alana ayak basmadan önce duraksadı. İçerisi karanlıktı. Odanın içinde bir pencerenin dahi olmadığını düşündü. Sırtına aldığı darbe ile yalpalayarak aralık duran kapıdan odaya itildiğinde sert zemine diz kapaklarını çarpmasını önleyememişti.

"Hey!" diye yükseltti sesini. Sendelese de hızla ayağa kalktı ve kapıya tüm gücüyle yumruk darbeleri indirmeye başladı "Beni buraya tıkamazsınız! Çıkarın beni buradan!"

Ellerinin etrafı soyulmaya başlamıştı. Oda karanlık olabilirdi ancak eline bulaşan ıslaklıktan ellerinin parçalandığını fark edebiliyordu. Mavi saçlarına geçirdiği parmakları, hırsla saç diplerine asıldı. Buradan kurtulmalıydı. Yarım kalan işini halletmek için plan yapmalıydı.
"Adımlar," diye fısıldadı zifiri karanlığın çöktüğü odada bir köşeye kendini atarak. "Adımları unutma Güz. Adımlar, planı uygular."

Sessizlik gürültülüydü. Kulaklarında nükseden nefes sesleri ruhunu rahatsız ediyordu. Kapı dışında duyduğu ses ile irkildi. Ne kadar süredir burada, oturduğu köşede olduğunu kestiremiyordu. Kemikleri, uzun süredir hareketsiz bir vaziyette oturduğu için ağrıyordu. Bunu düşünmemeye çalıştı. Odanın kapısı aralandığında karanlığı kapı dışarı etmeye niyetli aydınlık, odaya serildi. Gözlerini kıstı Güz. Uzun süredir karanlıkta olduğu için gözlerinin alışması için kendine zaman tanıdı.

"Güneş Güz Lacoste." dedi daha önce aşina olduğu ses. "Kalk."

"Senin emrinde mi?" dedi hırsla. Kurumuş dudaklarını diliyle ıslattı. En son ne zaman su içtiğini hatırlamıyordu. "Beni, it azıtır gibi bir köşeye atamazsınız!"

Karşısında duran iki beden de, Güz'ü umursamadı. Heybetli bedeniyle kapı pervasında duran doktorun yanındaki hemşire, tedirgin bakışlarını Güz'ün üzerinde gezdirdi.
"Toprak hocam, çağırayım mı?"

Kadının söylediği sözlerin altında yatan şeyin belirsizliği kaşlarını çatmasını neden oldu.
"Kimi?" dedi Güz öfkeyle.

Doktor, yerde iki büklüm oturan Güz'e doğru adım attı.
"Buraya değil, B blokta bir yer hazırlayın."

Orta yaşlarında olduğunu tahmin ettiği kadın duraksadı.
"Toprak hocam, bu tehlikeli değil mi?" Yutkundu. "B bloğa al-"

"Neriman hanım, isteklerimi ne zamandan beri sorgular oldunuz?" dedi sert bir dille. Omuz üzerinden tehditkâr bakışlarını kadının gözlerine uzattı. "Şimdi, B bloka alınması için işlemleri başlatın."

KANLI SOLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin