ranzasında öylece oturmuş beni izlerken bakışlarımı defterimden ayırmadım. beni izlemesini, benimle konuşmasını ya da bana yaklaşmasını istemiyordum.
yemekhaneden sonra onu hiç görmemiştim çünkü buradan üç mil uzakta bir yere nişan alma eğitimine gitmişlerdi. bunu da aiden'dan duymuştum. çocuk okulda yaşanan her şeyi biliyordu.
"aiden ile takılma." dedi birdenbire. istemsizce başımı kaldırıp direkt olarak gözlerinin içine baktım.
"sana ne?"
efla dudaklarını birbirine bastırıp burnundan nefes aldı.
"kendini korumak istiyor musun?"
cevap vermedim.
"eğer istiyorsan aiden ile arkadaşlık kuramazsın anladın mı beni? bizimkiler çocuğu rahat bırakmıyorlar. yanında yeni bir arkadaş görünce ne yaparlar sence?"
"kıçı kırık kabadayı çeten sikimde bile değil." dedim cesur bir tavırla.
"ateşle oynuyorsun ve saçmalıyorsun sadece. dimitri bugün seni gördü ve meraklandı bile. eğer aiden'ın yanında kalmaya devam edersen emin ol peşine takılacaklar."
"neden böyle aptal insanlarla arkadaşsın o zaman? beni uyaracağına kendine bak. sanki çok arkadaş olunası insanlarla birliktesin."
"aptallık etme. ve hiç kimseye kardeş olduğumuzu söyleme."
alnım kırıştı.
"zaten değiliz." dedim net bir sesle.
bunu yalnızca aiden'a söylemiştim ama neden söylememem gerekiyordu ki?
"kimse bilmemeli erez bu konuda çok netim beni anlıyorsun değil mi?"
"kes şunu senin kardeşin filan değilim ve benden bu kadar nefret ediyorsan muhatap olma."
efla alaycı bir tavırla güldü.
"bir sikimden haberin yok. neyi neden yaptığımı sana açıklamayacağım tamam mı? sadece aiden'dan uzak dur ve eğer dimitri sana laf atmaya kalkarsa sakın ama sakın onu tersleme."
"bana emir vermeyi kes."
"yaşamak istiyorsan emirlerimle hareket etmek zorundasın."
ve yatağına uzanıp arkasını döndü.
öylece kalakalmıştım. söylediği şeylerin hiçbir mantığı yoktu ve kafam büsbütün karışmıştı. yavaşça uzanıp derin bir nefes soludum.
işin daha da ilginç yanı şuydu. içimde sebebini bilmediğim bir dürtü ona itaat etmem gerektiğini söylüyordu.
"efla." diye fısıldadım ışıklar kapandıktan sonra. bedeniyle bana doğru dönüp aramızdaki otuz santimin diğer ucundan yüzüme baktı.
"ne oldu?" diye sordu düz sesiyle.
"dimitri bana laf atarsa ona nasıl davranmalıyım?"
efla gözlerini kaçırdı.
"onunla sevişmek için gönüllü olabilirmişsin gibi." dedi ses tonu gerginleşirken.
gözbebeklerim irileşirken nefesimi tuttum.
"peki ya bunu bir davet olarak algılarsa?" diye sorabildiğimde aradan bir iki dakika geçmişti.
"algılamayacaktır. o sadece onu istemeyen insanların peşine düşer."
bir süre daha sessizlik oldu.
"efla..."
"efendim?"
"bana neden yardım ediyorsun?"
"çünkü babama söz verdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFLA | BXB
Random"kolye gibi taşıyorum boynumda çaresizliği. bir de... seni efla. tam göğsümün üzerine denk gelen asker künyemde." 15.09.18