EFLA | BXB

29. BÖLÜM: "HAKİM?"

malzeme odasına giden yolda yürürken heyecandan bacaklarım titriyordu. bu asla değişmeyen bir kuraldı, efla'ya her gidişimde hızlanan kalbim ve titreyen bacaklarım.

kapıyı açıp arkamdan kilitledim ve her zamanki yerinde oturan yakışıklı çocuğa baktım. masanın kenarına doğru yürüyüp tam önünde dikildim.

yüzümü incelerken dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. elini ceketinin iç cebine sokup peynirli sandviç ve meyve suyu çıkardı. bana doğru uzattığında yavaşça alıp masanın diğer tarafına koydum ve bir adım daha sokuldum sevgilime.

"sadece seni yesem?" diye fısıldadım başımı eğerek. böyle konuşurken yüzüne bakamıyordum. efla kısık bir sesle kıkırdadı.

"senden yararlanıyormuş gibi gözükmem istemem." dedi ellerini geriye doğru yaslayıp kendini çekerken. alnım kırıştı ve ben de bir adım geri çekilip kollarımı birbirine doladım.

"öyle mi beyefendi?" dedim suratına bakarken. yüzümün hafifçe kızardığını hissediyordum.

efla eğleniyormuş gibi görünüyordu. yüzündeki ifade rahat ve keyifliydi.

"öyle." dedi sırtını dikleştirirken. "senden faydalandığımı düşünüyorsan benden uzak durmalısın küçük. normal insanlar öyle yapar."

"benden faydalandığını düşünmüyorum." dedim sakin kalmaya çalışırken. bu vurdumduymaz tavrına tezat oluşturan iğneleyici cümleleri beni sinirlendirmişti.

"her neyse." dedi. dili ingilizceye döndüğüne göre ciddileşmişti. masadan kayarak inip beni kollarımın altından tuttu ve sanki insan değilde bir tüymüşüm gibi kolaylıkla kaldırıp masaya, az önce kendi oturduğu yere oturttu.

sandviçi elime tutuştururken doğrudan yüzüme bakıyordu ama artık gülmüyordu.

"ye."

meyve suyunu alıp pipetini çıkardı ve benim için hazırladı. ben de sandviçimin şeffaf ambalajını açıp yemeye başladım. efla meyve suyunu uzatıp bana kendi eliyle içirdi.

"tavırlarımı bomboş yerlere çekme erez. sadece konuşuyorduk ve ben de sana soru sordum. amacım seksi kullanmak filan değildi. ki işler oraya geldikten sonra durabileceğimi sanıyor musun cidden?"

"söylediğin her şeye tamam diyorum zaten." dedim yavaşça. "ama bazen..."

"biliyorum." dedi ve saçımı okşadı gülümseyerek. "haklısın. tabii ki üzerinde sürekli hüküm süremem."

"üzerimdeki hükmünü istiyorum." dedim dudaklarım istemsizce yukarı doğru kıvrılırken. "ama farklı şekillerde."

efla işaret parmağını çeneme yerleştirip yüzümü yukarı doğru kaldırdı. şimdi gözlerimiz buluşmuştu ve ben tamamen kızardığımdan emindim.

"benden faydalanmaya mı çalışıyorsun yoksa?"

yüzüne doğru uzanıp burnumu onunkine sürttüm.

"evet."

dudaklarımız buluştuğunda içimde biriken arzu boğazıma kadar ulaştı ve efla'nın ağzına doğru inledim. kollarını bacaklarımın altından geçirip ayırdı ve tamamen yaklaştı. bacaklarımı beline dolayıp bedenimi yukarı doğru kaldırarak yavaşça sürtündüm. efla homurdanarak geri çekildi ve doğrudan gözlerimin içine baktı.

"kollarını boynumdan çek ve dizlerinin üstüne koy bebeğim." dedi sert bir duruş sergilemeye çalışarak. gülmemek için dudaklarımı ısırıp başımla onayladım ve söylediğini yaptım.

bacaklarımın arasından çekilip bir süre bedenimi süzdü.

"hangi derse gireceksin?" diye sordu buğulu sesiyle.

"ders değil eğitim."

başını düşünceli bir tavırla salladıktan sonra dudakları istemsizce yukarı doğru kıvrıldı.

"senin için bir bahane bulmamız gerekecek."

bu derse giremeyecek kadar uzun süre burada kalacağımız anlamına geliyordu. kalbim sıkıştı ve sonra göğüs kafesime sığmayacakmış kadar hızlı attı.

"soyun." diye buyurduğunda memnuniyetle gömleğimin eteklerini pantolonumun belinden çıkardım ve düğmelerimi açmaya başladım. efla neredeyse kımıldamadan duruyor ve az önceki öpüşmenin etkisiyle şişen dudakları hafifçe açılmışken kesik kesik nefesler alıyordu.

gömleğimi çıkarıp kenara koydum ve pantolonumun düğmesiyle fermuarını da bir çırpı da açtım. masanın üzerinde yalnızca iç çamaşırımla kaldığımda efla da kendi tişörtüyle pantolonunu çıkardı hızlıca. üzerime doğru yürüyüp aramızda mesafe bırakarak dikildi.

"üzgünüm daha fazla oyalanamayacağım." dedi iç çamaşırımı bir çırpıda indirirken. "senin için başka bir gün hakimcilik oynayabilirim."