Mary:
"Emma ben gerçekten sevdim.. Ben hiç bir şeyi olmayan hatta hiç kimsesi olmayan biriydim.. ilk defa kendimi birine ait hissettim uzun zamandan sonra.. İlk defa biri beni sever diye düşündüm.. Emma, ben senin gibi değilim doğduğumdan beri bu hayatı yaşamıyorum.. Villalarda oturup spor arabalara binerdim ailemin gözbebeğiydim ve uzun zamandır hasret kaldığım o sevgiyi buldum ama malesef aramızda bir tek sen vardın.. senin yokluğun belki beni sevdiğim kişiye daha çok yaklaştıracaktı.. Bu hasretin ne demek olduğunu bilemezsin. Sen oğluna nasıl hasretsen ben bu duyguya yıllardır hasretim anlıyor musun? Yıllardır!"Emma:
"Bunun benimle ne alakası var sevdiğinq kişiye ben ne zaman engel oldum, o yüzüğü bana bilerek mi verdin? Gerçeğin açığa çıkacağını bilmiyor muydun?"Lily:
"Mary? Bunu sen mi yaptın? O yüzüğü sen mi verdin? Bilerek mi verdin? Sana inanmıyorum gerçekten sana inanmıyorum."Mary:
"Hiç bir şey sandığınız gibi değil. Emma gerçekten anlamıyorsun. Benim hırstan gözüm dönmüştü, ne yapmamı bekliyorsun? Ne? Yeter! Benim sevilmeye hakkım yok mu? Tek istediğim biraz sevilmek!"
Emma:
"Hala anlamıyorum bana bu derece bir suç atacak sana ne yapmış olabilirim? Ne? Söyle bana? Gerçeği söyle."
Mary:
"O günden sonra benim gözüme uyku girdi mi sanıyorsun? Sana bunları yaparken aşkım için yapıyormuşum gibi hissediyordum ama seni kelepçeli bir şekilde gördükten sonraki gün başımı yastığa huzurla koydum mu sanıyorsun? Ben gidip itiraf etmeseydim eğer, şuan seni içeri almışlardı Emma!
Her zaman bütün gözler senin üzerinde oldu her zaman bana senin ismin soruldu.. herzaman önüme çıkıyordun, otelde kalan müşterilerde bazen bana 'Sarışın bir bayan var burda ismini biliyor musun?' diye soruyorlardı. Bunlardan sıkıldım ayrıca o yüzüğü başta kimse fark etmez sandım bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum unutulur gider ama unutulmazsa da aşkımın önüne geçen seni bi süreliğine görmememi sağlar diye düşündüm. Sonrasını düşünmedim anlamıyorsun, benim penceremden bakmıyorsun! Bu hayatta bende mutlu olmayı hak ediyorum! Artık gölgen olmak istemiyorum!"
Mary hıçkıra hıçkıra ağlıyordu, gerçekten o kadar ağladı ki derinlerde bir yerde bu acının derinden geldiği belliydi. Ama Emma bu derece olan bir öfkenin nereden kaynaklandığını anlamamıştı. Onun bu ağlamaklı duruşu Emma'nın kalbine biraz acıma eklese de bunu yansıtmadı. Kimi elinden almış olabilirdi?Mary:
"Adam'ı aradım buraya gelecek.."dedi hıçkıra hıçkıra..
Isabella yasemin çayı yapmıştı ve herkese dağıttı. Mary'e diyecek çok sözü vardı ama Mary öyle ağlıyordu ki Emma ne söylese Mary bunu anlamayacaktı. O yüzden sakinleşmesini beklediler.Bir saat sonra kapı çaldı.
Gelen Adam'dı.
Mary:
"Hoşgeldin aşkımm, iyi ki geldin."
Adam:
"Hoşbuldum canım, neler oluyor böyle? Neden ağladın?"Mary:
"Mutluluktan ağladım.. Mutluluktan.."Emma:
"Mutluluktan mı? Sen ne saç..."
Mary Emma'nın lafını kesti ve göz yaşlarını sildi..
Mary:
"Bizim size güzel bir haberimiz var."
Herkes afallamış ne olup bittiğine bir anlam vermeye çalışırken Mary'nın cümlesi bu düğümü biraz olsun çözmeye yetecekti:
"Biz evleniyoruzz!"
Isabella:
"Nee? Nasıl yani? Gerçekten mi? Mary bu kadar çabuk mu?gerçekten beni çok şaşırttın! Tebrik ederim ne zaman evleniyorsun?"
Tom.. lily.. Isabella.. Mary'e merak ettikleri bütün soruları soruyorlardı ne zamandır birlikteler.. nerde tanıştılar evlenmeye nasıl karar verdiler.. onlar tanışalı 2 sene olmuştu zaten..
Ama Emma tek kelime dahi edemedi. Mary'nin cümlelerini anlamlandırmaya çalışıyordu.
"Arada tek sen vardın.."
Bütün bunları düşünürken Emma Mary'nın evliliğine bir tepki verememişti.
Adam:
"Emma? Bir şey demedin? Sevinmedin galiba?"
Emma:
"Hayır! Senin adına çok sevindim. Mutluluklar. Sadece bu kadar hızlı olmasına şaşırdım."
Adam:
"Günümüzün çoğunu birlikte geçirirken onunlayken mutlu olduğumu anladım. Beni çok seviyor, neden olmasın dedim kendime."
Emma:
"Mutluluklar gerçekten..."
Adam:
"Başka bir şey söylemeyecek misin?"
Emma:
"Ne gibi ?"
Adam:
"Bilmiyorum.. içinden geçenleri mesela."
Emma'nın içinde volkanlar patlıyor yanardağlar alevleniyordu. Ama bunu burda yansıtamıyordu. Adam'ı çok seviyordu ve bu mutlu tabloyu bozmak istemiyordu. En yakın dostunu mutlu görmek Emma'ya iyi geliyordu... Emma'ya göre
sonuçta Adam uzun zaman sonra ilk defa birine aşık olmuştu ve şu dünyada mutlu olmayı hak eden ilk kişi oydu. Ve Mary onu deliler gibi seviyordu..
Adam ne zaman Emma'yı görse ona Mary'den ve yaşadıkları güzel anılardan bahsederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALİZ
ChickLitEmma Amerika'da yaşayan tek derdi oğluna güzel bir gelecek sağlamak olan bir annedir. Çalıştığı otel odasında bir valiz bulur ve bu valiz onun hayatını değiştirir. Emma'nın odalardan bulduğu eşyalarla istemeden de olsa değişen hayatına yeni bir solu...