-12- Saat 3 Yönü

2.6K 312 91
                                    

Asansörden indiğimizde idillerin yanına gittik. Çağlar benden önce uyanmış ve sevgilisinin yanına gitmişti. Hala ona kızgınım. Insallah ici dolu çaydanlıkta tipine bakıp gülerken çay üstüne dökülür!

"Hala Çağlara kızgınsın dimi?"

Dedi deniz sadece benim duyabileceğim sesle.

"Çok mu belli oluyor?"

"Yani."

"Özgür. "

Adımı duymamla arkamı döndüm.  Annem beni çağırıyordu. Yanına gittim.

"Bugün sen de bizle geliyorsun, Çağlar ile kavga etmenizi istemiyorum. "

Ben olsam çocuklarım kavga etsin diye ortalığı karıştırırdım. Bu durumda annem mi anormal oluyor, yoksa ben mi?

"Kavga etmeyiz ki biz. Niyr kavga edelim canım,  a-aa ben hiç insanlarla kavga eder miyim?"

"Geliyorsun dedim, konu kapandı. "

Konu imanlı demek ki.

"Ama ben daha kahvaltı bile yapmadım. "dedim dudaklarımı büzerek.

"Sana poğaça alırız. "

Zalim qarı!

Annem kolumdan tuttuğu gibi beni kapıya sürükledi.

"Ben geliyorsam ipek de gelecek!"

"Tamam git getir onu da."

Koşarak ipekin yanına gittim.

"Benimle geliyorsun,  konuşmama hakkına sahipsin."

"Nereye?"

"Gidince görürsün."

***

"Allah belanı versin Özgür! Madem boka battın, beni niye getiriyorsun."

Annemlerle müze geziyorduk. Bence her müzeyi 8 kez falan gezmişlerdir.

"Bela okuma lan!"

"Okumuyorum ezberden söylüyorum."

Ona 'ben senin annenin ellerinden öpeyim' bakışımı atıp annemlerin baya gerisinde yürümeye devam ettim.

"Saat 3 yönünde bize doğru gelen bir gök taşı var."

Saate bakıp saat 3 yönünü bulmaya çalıştım ama yaptığım ufak hata bulmama engel oldu. Telefonun saatine bakmıştım.

Ipek koluma vurdu.

"Sa-"

"Yeter ya geldiğimizden beri vır vır vır, sus biraz da motorun soğusun!"

Biz böyle tartışırken ipekin 'gök taşı' olarak adlandırdığı çocuk yanımıza gelmişti.

"Kızlar? Gökhan ben, ya siz?"

Gök taşı dediğimiz çocuğun adının gökhan olduğunu duyduğumda hafifçe kıkırdadım ama gürültüden duymadı.

"Ben ipek bu da arkadaşım özgür."

Arkadaş? 

"Kuzeni özgür." dedim düzelterek.

"Seni sadece arkadaş olarak görüyorum özgür. "

"Siz gerçekten.. Tuhafsınız."dedi gökhan.

"Teşekkürler. "

Gökhan arkasına baktı ve birine el hareketi çekerek (küfür olanından) buraya gelmesini söyledi. Bu hareketi sadece ben yapıyorum sanıyordum.

Gelen kişiye bakarken ipek ile ikimizin de ağzından aynı kelime çıktı.

"Deniz?"

"Tanıyor musunuz?"

Ses tonu sanki 'tanıdığınızı biliyorum' der gibiydi.

"Hemde çok yakından. "Dedi ipek bana bakıp pis pis sırıtırken. O sırada yanımıza deniz geldi.

"Kızlar?  Sizin burda ne işiniz var?"

Yanıma gelip kolunu omzuma attı.

"Bilirsin, müzeler ilgi odağımdır(!)"

"Tahmin edeyim, Çağlar ile kavga etmemen için annen seni buraya getirdi. Ve sende ipeki beraberinde ateşe attın."

Adam zeki. Dağılın!

"Vay anasını! " dedi ipek ve ekledi.

"Çevrende onlarca zeki insan varken sen nasıl bu kadar salak oldun, anlamıyorum. "

"Genlerden."

Ne dediğimi anladığı an bana sinirle baktı.  Gökhan ve deniz iae gülüyordu.

"Ee siz burda ne arıyorsunuz?"

"Aslında sizin buraya geleceğinizi biliyorduk ve bu yüzden buraya geldik." dedi deniz ve kulağıma eğildi.

"Azra tüm arkadaşlarıma sevgili olduğumuzu söylemiş ve Gökhan ilk uçakla buraya gelmiş.  Sırf seni görmek için.  Sevgilim gibi davranman gerekiyor. Yaparsan sana minnettar kalırım. "

"Ooooo çifte kumrularımız birbirlerinden ayrı kalamıyor." dedi gökhan.

"Utandırmayın sevgilimi."

Gökhana çaktırmadan denizi cimcikledim. O ise gülüp beni daha çok kendine çekti.

Annemlere denizlerle kafeye gideceğimize dair bir mesaj çektim.

Bizi pembe, açık mavi, yeşil ve sarı renklerinin hakim olduğu bir kafeye getirmişlerdi. Karşımızdaki duvar boydan boya kitaplıktı ve herkes kitap okuyordu. Iste hayalimdeki yer!

Boş bir masaya oturduk. Garson sparisimizi alınca uçarak kitaplığa gittim ve elime gelen ilk kitabi aldım.

John Green-Aynı Yıldızın Altında

Bu kitabı daha önce de okumuştum ama canım bir daha okumak istiyordu.  Gülümseyerek diğerlerinin yanına gittim.

Gökhan ve Ipek hala kitap seçiyordu. Masada sadece deniz vardı ve o da çizgiroman okuyordu. Beni görünce bana 'farkım tarzım, tarzımın farkındayım' bakışı attı.  Gülerek yerime oturdum ve ilk sayfayi açtım.

***

Kitabı bitirdigimde hava kararmıştı ve ben ağlamı durduramiyordum. Izin isteyerek lavaboya gittim ve elimi yüzümü yıkayıp yüzümdeki kızarıklığı kapatmak adına hafif bir makyaj yaptım. Makyaj yapma konusunda berbattım ama bu seferki güzel olmuştu.

Labavodan çıktığımda koridordaki denizi gördüm.  Duvara yaslanmıştı ve karşıdaki duvara düşmanıymış gibi bakıyordu. Beni farkedince duvardan ayrılıp yanıma doğru yürümeye başladı.  Bakışları yumuşacıktı.

Yanıma ulaştığında çok geçmeden kollarını bana doladı.

"Bir daha ağlamanı istemiyorum,  sen ağlayınca canım acıyor. "

"Gökhan yada azra burada değil,  rol yapmana gerek yok."

"Rol yapmıyorum. Ben.. Ben galiba seni seviyorum. "

***

Arkadaslar artık haftada bir yb paylaşabileceğim. Evet edeceğiniz tüm küfürleri hakediyorum ama yapabileceğim bişey yok, üzgünüm.

@CansuStyless İmkansız'ın Şarkısı ve @Thegirlfromars Joseph kitaplarını beğenebileceğinizi düşünüyorum.  Bu arada baştan söyleyeyim,  joseph benim sevgilim, ayağınızı denk alın :D

@Thegirlfromars kanka Çağlara yazdığım küfür joseph için de geçerli,  ren geyiği oldum onun sayesinde.  Ama olsun, sen biran önce yb yaz :D

Sizi seviyorum <3

ÖzgürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin