-16- Sinan Akçıl

2.2K 250 36
                                    

"Tabi tabi kim seviyor belli, sana akıl da yeni mi geldi? Sözlerine koyup attığın o taşlar kafama değil başka yere geldi."

Sinan Akçıl'ın sesiyle güne başlamaktan daha kötü ne olabilir?

Yatakta doğrulup sesin kaynağına baktım. Kızlar ipeki ortalarına almış dans ediyorlardı. Tamam daha kötü şeyler de varmış.

Çaktırmadan odadan çıktım.  Şuan kendimi FBI ajanları gibi hissediyorum.  Pijamalı olanlarından.

Bizim odaya gidip kapıyı tık tıkladım, kapıyı yankı açtı.  Ya anlamıyorum bu çocuk nasıl bu kadar sevimli uyanıyor?  Ben uyanınca kertenkelelere benziyorum.

"Güna-. "

Çağlar'ın çift kişilik yatağında çaprazmala yatan berke ve Çağları görünce sustum. Ve Özgür Erez'e yakışacak bir şey yapıp fotoğraflarını çektim. 'Çünqü Özqür erez olmaq bunu qereqtirir' konusuna girerdim ama onu bile yapasım gelmiyor. Bu manzarayı görseniz sizde aynı durumda olurdunuz.

Kendi yatağımın boş kısmına-yankı yatağıma uzanmıştı- oturdum.

"Kızlar sizin odada gün yapıyor. "

Anlamamış gibi bana baktı.

"Sinan Akçıl çalıp dans ediyorlar."

"Ece de içinde mi?"

Ece ne alaka ya? Yoksa yankı eceyi? Yov dostum yov! O rüyadan sonra olmaz!

"Dikkat etmedim. Ee siz ne yaptınız dün? "

"Korku filmi izledik."

"Bensiz?"

"Evet çok eğlenceliydi."

Kafasına vurmaya başladım.

"Bu benim için,  bu ipek için, bu sevipte kavuşamayanlar için,  bu senin için! "

"Benim için niye vuruyorsun ya?"

"Düşünceli insanım işte,  daha ne?"

"Saol ya (!)"

"Rica ederim kamki her zaman."

Bakışlarım Çağlar ve berkeye kaydı.  Icimdeki Fatih Sultan Mehmet 'uyandır onları sipaydi de istanbulu fethedelim' diyordu. Sinan Akçıl beni pek iyi etkilemiyor demek ki.

Çağlar'ın bordo tişörtünü başıma bağlayıp azcık Yeniçeriler gibi olunca mehter marşını son ses açıp uyanmalarını seyrettim. Ve tam da düşündüğüm gibi ikisi de yere düştü.

"Bu ne hal özgür? " dedi Çağlar kahkahalarının arasında. Omuz silktim.

"Hadi defolun odamdan ya, yatağımla hasret gidereceğim ben." dedim ve yatağa zıpladım. Ama Çağlar ayağımdan çekince yere düştüm.  Hayatım öküzün önünden geçen tren gibi gözlerimin önünden geçti.  Bu durumda ben de öküz oluyorum sanırım.

"Hiç uyuyayım deme çünkü kahvaltıya ineceğiz."

"Yemek!" diye bağırıp giyeceklerimi elime aldım. Yankı ve berke odalarına gitmişlerdi sanırım. Banyoda giyinip koridora çıktım.  Çağlar hala süslenmesini bitirememişti.

Sonunda odadan çıktığında gerçekten yakışıklı olmuştu ama beni bekletmesinin intikamını alacaktım.

"Bir de kadınlara gec hazırlanıyor dersi-"

"Başımda bir tane feminist belası var lütfen bir de sen eklenme."

Ona 'tabi tabi kim seviyor belli' bakışımı attım. Biri beni öldürsün.

Asansöre gelince çağırma tuşuna binlerce kez bastım.

"Bir kez basınca geliyor özgür. "

"Hıı çok biliyorsun sen. "

"Çok biliyorum tabi, ben senin gibi cahil miyim? "

Ona 'ciddi misin' bakışımı attım ve asansöre bindim. Ne oldu bilin bakalım.  Çok zor değil ya bulabilirsiniz.  ASANSÖR DURDU!

"Ağağağa imdat! Beni bu malla aynı asansörde bırakamazsınız. Bu bana İlber Ortaylı gibi 'çok cahilsin keşke ölsen' muhabbeti yapar. Kurtarın beni!"

Dışarıdan bir ses geldi.

"İçeride misiniz?"

"Yok asansörün kablolarından ajan misali kayarak en alt kata indik! Ordan da çıktık!"

"Sakin olun sizi kurtaracağız."

Oflayarak yere oturdum.

"Kaldık mı başbaşa cahil?"

Biri beni kurtarsın!

***

Arkadaşlar normalde bölümü daha geç paylaşacaktım ama önümüzdeki günlerde pek musait olmadığım için bugün paylaşayım dedim :) Doğum günümü kutlayan herkese sonsuz teşekkürler,  iyi ki varsınız <3

ÖzgürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin