18.Bölüm

206 11 1
                                    

BAŞAK

İnanılmaz bir baş ağrısı ile uyandım. Sanki beynimin içinde bir fil vardı,ağır hareketlerle yürüyordu. Gözlerimi göz kapaklarından ayırmam hiç de kolay olmadı,dilim de damağıma yapışmıştı. Tam anlamıyla uyanınca "Ne oluyor?" gibisinden sorular yönelttim kendime. Başımı sıvazlayarak doğrulduğumda "Ada! Ne oldu bana? Kafamın içinde bir fil var!" diye bağırmaya başladım. Yan yatağa baktığımda ise Ada yerine bir zarf gördüm. Merak edip açtım.

Uyurken çekilmiş fotoğrafım çıktı içinden. Bu sayede dün gece olanlar birer birer aktı geçti gözümün önünden. "Orospu Burkay!" diye bağırmam da cabası. Uyurken ayrı bir çirkin oluyormuşum meğerse. Ağzım,gözüm farklı yanlara kaymış,kollarım ile ayaklarım başka yönlere bakıyor...

 Fotoğrafı tam yırtıp atacakken arkasındaki not dikkatimi çekti:

'Günaydın sarhoş.Fotoğrafın sana dün olanları hatırlattı mı? Muhtemelen utancın baş ağrına bin bastı. Yastığın altında ağrı kesici var. Sabah görüşürüz.'

Notu defalarca okudum ve en sonunda "Gıcık!!!" diye kükredim.

Dün gece gerçekten sapıtmıştım. Burkay'ı öpmem! Burkay'a ilan-ı aşk etmem! Canberk'e dediklerim! Tüm bunları düşününce ağlayacak hale geliyordum. O an on bininci kez falan yemin ettim bir daha sarhoş olmamaya. Her şeyden kötüsü Burkay'ın yeni,yine ve yeniden eline düşmüştüm. Bu durumdan nasıl kurtulacağımı bende bilmiyordum. Ne yapacaktım,ayıya dayı mı diyecektim? 

Dün gece hakkında hatırladığım tek şey bunlar değildi üstelik. Melis'in itirafı,Burkay ile öpüştüğü gerçeği. Ben ona dokunamıyorken başka bir kızın -Melis'in,arkadaşımın- onu öpmesi ve bunu bir oyunda öğreniyor olmam,çok acı. Allahım,görüyorsun,kimseden isteyerek nefret etmek gibi bir çabam yok;onlar zorluyorlar. Arkadaşım sıfatına uygun gördüklerim neden hepiniz bu şekilde kazık atıyorsunuz?

Dün o kafayla algıda zorluk çekmişim demek ki,sinirini şu an çıkarıyorum. Burkay dün gece onu öpmeme izin vermemiş iyi ki. Melis'in bile yaptığı bir şeyi yapmak istemiyordum. Özel olmak istiyordum. O beni özel görmüyorken ben nasıl özel olacaksam artık. Ayrıca kim bilir daha kimler koklaştı öküz!

Kafamdaki Burkay ve Melis diyagramını başka boş bir zamanıma -belki matematik dersine- ertelemeyi düşündüm ve Burkay'ın bıraktığı ağrı kesiciyi aramaya koyuldum. Bulduğumda bir hışımla dudaklarıma götürüp en azından bu iyiliği yapmış olmasına sevinip şükrettim. 

Saatime bakıp Peroş -müdür yardımcısı- yoklama almaya çıkar diye düşünerek Ada'ya odaya gelmesi için mesaj atmaya başladım. Evet,yoklama alıyordu! Madem bir geziye getiriyorsun,tatil yapacağız,e huzur vermesini de bileceksin değil mi kardeşim? Ama yok,bu kadın illa uza gözlükleriyle tepemize dikilip koca bir haftayı bize zehir etmeyi kafasına koymuş! Utanmasa bizimle uyuyacak. 

On dakika geçince Ada'nın uyuyakaldığını düşündüm. Herkes benim gibi dakik (!) değildi sonuçta! Bartu'nun yanında olduğunu biliyordum,ben nasıl Burkay ile işi pişirmeye kalktıysam,büyük ihtimalle o da böyle bir işe kalkışmıştı yarım yamalak kafayla. Önümde iki seçenek duruyordu: Ada'yı almaya gidip o uygunsuz olabilecek manzarayla karşılaşmak veya etliğe sütlüğe karışmayıp kahvaltıya inmek... Mükemmel arkadaş genlerim tabii bu ikinci seçeneğe izin vermedi ben de paşa paşa 2451 numaralı odanın yolunu tuttum.

 Kapılarının önüne geldiğimde üstüme bir göz gezdirdim. Gerçekten berbat görünüyordum. Dünden kalmış kıyafetlerim leş gibi bira kokuyordu.Saçımı ve akmış rimelimi düşünemiyordum bile. Yine de nasıl bir deli cesaretiyse girdim odaya. Neyse ki Burkay yoktu odada.Beni bu paspal halimle görmeyecekti. Bartu ve Ada ise uyuyorlardı.

KeşkeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin